HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

PKK, 18. yıl gerçeğinde zafere en yakın olmayı kanıtlamıştır. Büyük parti davamız en az donanımla ve fazla gelişkin olmayan iddialarla ne olduğu ne olacağı fazla belirgin olmayan bir grupla, Amed’in Fis köyünde adım attığında, günümüze kadar destansı diyebileceğimiz bir süreci yaşamanın adıdır.

Şüphesiz parti tarihimizin daha öncesi de vardır. 1973 baharı, partileşmemizin daha alt düzeyde rüşeym haliydi. Bu da bir ciddi adımdı ve daha sonraları her yılın böyle kuruluş anlamında bir yeri vardır. Nasıl ki, her bahar yeni bir yaşamın başlangıcı ise, yeşerme, filizlenme ve tohuma gelmede, her yılın kesinlikle böyle bir anlamı vardır. Hem her yıl filizlenir, tohuma gelir, hem de yalnız bir yıl için değil, ikinci yılda daha değişik bir ürün ve üçüncüsünde de daha fazla... Şimdi on sekizinci yılındayız. Ürünleri çok çeşitlidir, hem de oldukça niteliklidir. Bu zenginleşme içinde PKK’yi buraya kadar getirdik.

Salt ulusal kurtuluş ürününü vermiyor, salt parti ürünü vermiyor, salt savaş ürünü vermiyor; buna benzer birçok ürün veriyor. Bugün en iddialı sosyalizmin de ürünlerini veriyor, kadın özgürlüğünün ürününü veriyor. Tarihte eşine ender rastlanan bir özel savaşa karşı ayakta durmanın ürününü veriyor. Dünya da birleşse, başarılabileceğinin imkanını, ürününü veriyor. Bunlar parti davasında iddialı olanların, eşsiz hazineler olarak görüp değerlendireceği, sınırsız zafer umudu ve tutumuyla kendini silahlandıracağı büyük değerlerdir.

Parti davasının önemini anlayamamanız veya bütün kapsamıyla değerlendirip gereğini yerine getirememeniz, sizin için gerçek bir yetersizlik ve dolayısıyla bir üzüntü kaynağı olmalıdır. Parti ülküsü kadar, bu aşamada, bu kapsamda hiçbir ülkünün ve değerli bir çalışmanın olacağını sanmıyorum. Düşünün, ben çoğunuzun yaptığı gibi ne kitleler içinde ne sıcak savaşım alanlarında çaba harcama imkanına kavuştum. Ama bir parti üzerinde, bir partinin fikri örgütlenmesi üzerinde, özellikle kadro çalışması üzerinde yoğunlaştığımda ne destanlar yaratılabileceğini gösterdim. Bundan daha değerli çalışma olabilir mi? Çok zor koşullarda olan bu çalışmanın bile nelere kadir olabileceğini şimdi görebilirseniz, “parti davası çok büyük bir olay, partileşmek en büyük bir güçtür” diyeceksiniz.

Düşünün, benim başka güç kaynağım var mı? Yok! Tüm gücümü partileşmekten alıyorum. Parti üzerine yoğunlaşmak, partinin ilkelerine göre yaşamak, partinin örgütleşmesine güç vermek, tüm güçlerin esasıdır. Bu çok açık! Parti kadroları olarak gerçekten yüklenmek istiyorsunuz, etkili olmak istiyorsunuz! Bunun adı, yolu; partileşmek ve ilkelerine göre gerekli kıldığı tarza ulaşmaktır. Bunu gösterdiğinizde güçlüsünüz. Başka bu ülkede, ordu içinde ve hatta tüm düşmanlarımıza karşı güçlenmenin yolu düşünülemez. Tekrar partinin Önderlik çizgisi diyorsunuz. İşte, partileşmenin yoluna kendini yatırmanın gücüdür. Daha da açarsak; ilkeleri var, onunla tutarlı çabaları var. Çabaların yerli yerinde, ustaca sergilenmesi var. İşte Önderlik, işte başarı!

Son zamanlarda sıkça görüyorum; “parti ölçüleri aşındı, gerilla da aşındı, yurtdışında Avrupa’da yaşam aşındı!” diyorsunuz. Bir PKK kadrosu için bu sözleri söylemek ve söyleyip de acı duymamak kadar, acı duyup da kendisine karşı savaşmamak kadar tehlikeli bir tutum olamaz. Ama ne yazık ki, sadece bunları söylemekle yetinmiyor ve olumsuzu yaşıyorsunuz. Bana göre kaybetmenizin en temel nedeni bu.

Ben PKK’nin bütün şehitlerinin anısına belirtirim ki, partileşmek kadar değerli hiçbir çaba yoktur! Parti ölçülerinde ısrar, parti yaşam tarzında ısrar, parti görevlerinde ısrar, cephede kazanacağınız en son nihai zaferden bile daha değerlidir! Nihai bir zafer gelip geçicidir, belki ardından bir yenilgi de gelebilir, ama kapsamlı bir partileşmenin önünde her zaman başarı vardır ve süreklidir. Kapsamlı partileşen nihai zafere kadar kazanır. Onun için zafer kişiliğinde ısrarlı olan, önce partileşmenin tüm gereklerine ulaşmalıdır. Buna hiç fazla sözle anlam vermeme gerek yok. Benim pratiğime bakın; daracık bir yerde ve çok kısır olanaklarla yürüttüğümüz parti çalışmaları bugün bizi nereye götürdü, bizi nerelere taşırdı. Başarılarımız ne kadardı, hesaplayabiliyor musunuz?

O halde, parti tarihinden öğreneceğiniz en temel husus varsa, o da bütün başarıların sırrı partileşmededir; partinin ölçülerine, tarzına, temposuna, ahlakına sahip olmadadır. Bunda karar, bunda ısrardadır. Çok yapıldığı için fazla tekrarlamak istemiyorum ama, çok yalın parti tarihinden ne sonuçlar çıkarılmalıdır derseniz veya PKK tarihi nasıl anlaşılmalıdır sorusu sorulursa; bu tarihin dönemleri vardır, her yılı vardır, hatta her saati vardır. Her bir saati kesinlikle diğerinden daha değerlidir. Bir zincirin halkaları gibi, sürekli göğe yükselen helezonvari sütun gibi, hep birbirlerini ilerletir, bağlar amacına ulaşıncaya kadar dur-durak bilmez, kopukluklar yoktur, sistemsizlik yoktur. Tarz, tempo kesindir, düşmanın ulaşamayacağı kadar, dağıtamayacağı kadardır…

Önder APO

26 Kasım 1996