Basına ve Kamuoyuna!
1. 3 Mayıs günü 11.00-13.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Partizan Tepesi , Alanış Köyü ile Geliyê Pisaxa Vadisine yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 3 Mayıs günü (bugün) 05.00-06.00 saaleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin'in Geliyê Pisaxa alanına yönelik olarak TC ordusu tarafınan havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
26 Nisan günü Dersim’in Pülümür ilçesine bağlı Sevdin alanda göreve giden bir grup arkadaşımız ile operasyona çıkmış olan düşman güçleri arasında bir çatışma yaşanmıştır. İki gün süren çatışmada düşmanın yoğun teknik kullanımı sonucu 7 arkadaşımız şehit düşmüştür. Konuya ilişkin detaylı bilgileri en kısa sürede kamuoyuyla paylaşacağız
- Ayrıntılar
1 Mayıs, işçilerin ve emekçilerin bayramı olarak dünyanın dört bir yanında kutlanır. Ve adaletsizlik, eşitsizlik, özgürlüksüzlük var oldukça da bu bayram kutlanmaya devam edilecektir.
1886 yılından bu yana çok şey değişti. İşçi sınıfı eski işçi sınıfı olmadığı kesindir. Ancak kapitalistlerde eski kapitalistler olmadığı bir o kadar kesindir.
Emperyalizmin kapitalistleri, dünyada kendilerine karşı geliştirilmiş olan tüm direnişleri özenle inceleyerek tedbirlerini almaya çalışırlar. Tedbirlerini ya ezerek alırlar, ya tarafsız kılarak alırlar ya da kendilerine katarak alırlar. Her halükarda direnişleri söndürmek hatta direnişleri kendi potalarına kanalize etmek için epey hünerlidirler.
Emperyalist para babalarının liberalizm versiyonu oldukça maharetlidir. Öyle ki geçmişte en radikal direniş göstermiş olanları bile kendi abı-hayatı haline getirerek yaşamaya devam ederler.
Bugün batı dünyasına baktığımızda ne söylemek istediğimiz daha iyi anlaşılır. Hatta bulunduğumuz Ortadoğu’ya baktığımızda da iyi görülecek durumları yaşıyoruzdur.
1886 yılında Chicago’da direnişin sembolü olan Parsonslar, Fischerler, Spiessler ve Engelsler işçi sınıfı için hayatını ortaya atarlarken kesinlikle dar aile ve sınıf çıkarlarını düşünerek bu direnişi göstermemişlerdir. Onlar gelecek aydın yarınlar ve tüm insanlığın geleceği için canlarını feda ettiler. Kesinlikle dediğimiz gibi dar bireyci, bireysel çıkar için bunu yapmadılar. Onların tüm insanlığı kendi yüreklerin içerisinde hissederek direnişe geçtiklerini onların bize bıraktıkları yazılarından biliyoruz.
Örneğin bir August Spies, “Burada bir kıvılcımı ezeceksiniz, ama şurada, burada veya orada, arkanızda -ve önünüzde ve her yerde alevler yükseliyor. Bu gizli bir ateş. Bunu asla söndüremezsiniz. Öyle bir zaman gelecek ki; bizim suskunluğumuz, sizin bugün ipe çektiğiniz, seslerden daha güçlü olacaktır” diyor ve gelecek yarınlara kendisini nasıl kilitlediğini gösteriyor.
Albert R Persons daha çarpıcı sözlere yukarıda dile getirdiklerimizi haykırıyor ve “Bütün dünya biliyor, suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım. “ ve devamla çocuklarına bıraktığı mektupta “…Sevdiklerimiz için yaşamakla gösteririz sevgimizi ve gerektiğinde sevdiklerimiz için ölmekle de gösterebiliriz sevgimizi. Benim hayatımı ve doğal olmayan haksız ölümümü başkalarından öğreneceksiniz. Babanız özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır. Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum... Onu koruyun, bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o vakit başkalarına karşı sahte olamazsınız... “ diyerek ölümün üstüne yürümesini biliyor.
Evet, büyük 1 Mayıs direnişçileri böyle ölüm sehpasına yürüyorlar. Tüm insanlık için yürüyorlar. İlerici insanlık için haykırıyorlar.
Batı dünyasına ve hatta kendi topraklarımıza baktığımızda 1 Mayıs kutlamaları ne kadar bu ruha uygun ele alınıyor doğrusu tartışmalıktır. Kürdistan’da devasa bir direniş mücadelesi gelişirken, Kürdistan faşizmin en yeşil olanını her gün meydanlarda Kürt halkına reva görürken, tek bir ses söylemeyerek, mitinglerde özgürlük mücadelesinin yanında yer almayarak ve yeşil faşizmin karşısında dik durmayarak sergilenen tutum ve davranışlar asla ve asla 1 Mayıs ruhuyla bağdaşmamaktadır. Aynısı batı dünyasındaki işçi sınıfı içinde geçerlidir. Batının emperyalist devletleri her gün Kürdistan özgürlük hareketine karşı görülmemiş yeni kirli oyunlarla piyasaya çıkarak saldırırken tek ses çıkartmamaları doğrusu 1 Mayıs işçi ve emekçilerin bayramına terstir. Bu duruş bir tezatlığı oluşturuyor.
Yukarıda dile getirmiştik emperyalist kapitalist blok kendi karşıtlarını da kendi potasına alarak kendisine hizmet eder hale getirmesini iyi bilmektedir. Ve bundandır ki hem Türkiye’deki işçi ve emekçi sınıfı hem de birçok işçi ve emek sendikası bugün Kürdistan’da olup bitenlere lakayt kalmaktadır.
Hâlbuki bizlere 1 Mayısı bırakan işçi önderleri halkların özgürlükleri için inadına direnmişlerdi. İnadına halkların kardeşliği demişlerdir. İnadına dayanışma ve birliktelik çağrısı yapmışlardı.
Ve biz bugün 1 Mayıslarda meydanlara çıkıyorsak ve de büyük işçi sınıfı öncülerini anıyorsak öncelikle onların eylemlerini kendi eylemimiz bilerek bir aktivite içerisinde olmamız gerekir.
Evet, Parsons’un belirttiği gibi “Babanız özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır. Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum... Onu koruyun, bu yolda yürüyün” diyerek haykıralım.
Onurlu bir kardeşlik ve dayanışma için yaşasın 1 Mayıs işçilerin, emekçilerin ve cümle cemaat tüm insanlığı seven insanların bayramı, bizim bayramımız.
Hayri Engin
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 30 Nisan günü 05.00-06.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zagros'un Biyê Köyü, Şetanus ile Avaşin hattına yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
19 Nisan gününden beri Amasya’nın Taşova ilçesi kırsalına yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır. Çevre köylerin çevresine yönelik olarak pusulamalarında yoğunlaştığı operasyon halen devam etmektedir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
27 Nisan günü 11.00-18.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Girê Nêriya, Kato Sûlê, Dola Bêtalma, Girê Bêtalma, Dola Xantur, Geliyê Pisaxa ile Girê Partizan alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
27 Nisan günü (bugün) 01.00-03.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Bêtalma Vadisi ile Şehît Şêxmus Tepesine yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
23 Nisan günü Bingöl'ün Genç ilçesine bağlı Akdağ alanının Suveren, Sekamerg, Mahabê, Haşber ile Talê alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır. 24 Nisan günü gerillalarımız ile operasyona çıkan düşman askerleri arasında bir çatışma yaşanmış, yaşanan çatışma sonucunda düşmanın 3 askeri gerillalarımız tarafından öldürülürken 1 düşman askeri de yaralanmıştır.
- Ayrıntılar
Halkların kendi renginde, iradesiyle, öz gücü ve örgütlülüğüne dayanan doğrudan demokrasiyi gerektiren bir sistemdir demokratik özerk sistem. İçinde yaşadığımız çağ ve taşıdığı sistemsel özellik göz önünde bulundurulduğunda Kürtler ve bölge halkları açısından statü belirleyen bu tarzda sistemler geliştirme ve öncülüğü yapma süreç açısından olmazsa olmaz nitelikte çalışmalardır. Bu sistem en çok kadının Ortadoğu da, Türkiye de ve Kürdistan da içinde bulunduğu kölelik statüsünü aşmasına yol açacak, özgürlük alanını genişletecek ve bu anlamda mücadele tarzı, yol, yöntemi zenginleştirecektir. Kadın 21.yy.da toplumsal hayatın her kesitinde, evde, iş yerinde, siyasal, sosyal alanda statüsüzlüğünü demokratik özerk özgür sistemle kazanabilme şansını yakalayabilecektir. Bu gün yaşadığımız çağda erkeğin sınırsız sömürüsünü uyguladığı, iktidarını sinsi ve kurnazca güçlendirdiği, köleliği bin bir maskelerle, cilalarla dayattığı güç kadın gücüdür. Kapitalist uygarlık sistemiyle birlikte katlanarak gelişen ve derinleşen kölelik statüsü kadının artık taşıyabileceği, altından kalkabileceği bir yük olmayıp tarih sahnesinden silinmesi gereken ve artık insanlığın kurtulmak istediği bir cenderedir. Devletçi, iktidarcı sistem zihniyetinin yarattığı geri, egemenlikli erkek karakteri, zihniyeti ve sistemi özgürlük felsefesi karşısında iflasın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Artık toplumların, halkların kendi rengiyle, kadınların öz gücüne dayanarak yaratıkları yaşam seçeneğiyle insanlığa ekmek ve sudan daha gerekli bir sistemdir demokratik özerk sistem. Özü halkların kendi iradeleriyle ve öz güçlerine dayalı kendi yaşamsal alanlarını örgütlemek, ihtiyaçlarını belirleyebilmek, sorunlarına herkesimin katılacağı çözüm gücünü açığa çıkarmak, özgürlükçü, komünal yaşam biçimini oturtmaktır. Toplumdan her kesimin kendi rengiyle ve gücü oranında katılım sağladığı, farklılıkların özgünlüğünün tanındığı, toplumsal ahlakın esaslarına dayandırılan bir sistemdir bahsedilen. Devletle uzaktan yakından ilişkilenmez yine iktidarla, sınırlarla işi yoktur. Bu sistemde bu kavramlara yer yoktur çünkü halkların öz yeterliliğine dayandığından bu kavramlarla pek işleri olmaz. Sadece toplumsal huzur, kardeşlik ve özgürlük getirecektir. Halklar artık mevcut durumda varlıklarını tehdit eden bu egemenlikli, sömürüye ve haksızlığa uğramış, inkâr ve imha politikalarıyla yüz yüze kalmış statüden çıkmak ve böyle yaşamak istemediklerini beyan etmişlerdir. Kürtler Türkiye’de yaşayan tüm halk kesimlerini, farklı inançları olan, farklı kültürel özellikler taşıyan, her kesimden halklara hizmet edecek, bin yıllardır yaşadıkları acıları dindirecek, yaraları saracak bir sistem yaratma arayışı içerisinde bulunmaktadırlar. Çok güçlü kökenlere dayanan bir tarihsel ve kültürel birikime sahip olan Kürtler bu sistemin aslında çok yabancısı değil, tam tersine tarih incelenirse halkların, emekçilerin ve kadınların tarihine bakılırsa görülecektir ki hep var olmuş, toplumsal hafızadan hiç silinmemiş, tarihin derinliklerinde saklı kalmış, toplumun komünal değer yargılarını temsil eden, canlılığını hep koruyan bir değerler toplamından bahsediyoruz. Toplumların yaşam biçiminden tarihten bu güne kendisini taşırabilmiş, kabile, aşiret, etnisite yapılanmalarında var olmuş, öz gücünü, öz yeterliliğini esas alan, kendi sorunlarını kendisi çözebilen, her anlamda toplumunun ihtiyacını tespit edip kendi imkânlarıyla dayanışma içinde giderebilen bir sistem. Demokratik özerklik sistemi en çok ta kadının özgürlük statüsünü belirleyecek, devletin her türlü tecavüzcü sistemini felç edecek, iktidarcı, eril zihniyetin uygulanma zeminini ortadan kaldıracak özgün bir sistemdir. Hem kapitalist sömürgeci sistemin hem devletçi ve iktidarcı sistemin beş bin yıldır kadına dayattığı tarz ve kadını kullanma zihniyeti çokça çözümlenip yazılmış, tartışılmıştır. Bu anlam da tekrarlamayacağım. Ama demokratik özerklik statüsünün kadınlara, halklara, emekçi kesimlere ve özellikle Türkiye ye neler kazandıracak tartışmaları daha da önemli olmakta diye düşünüyorum. Şimdi bu tartışılan sistem esasta kadın eksenli bir yapı taşıdığından daha esnek, çok renkliliği, çok kültürlülüğü, zenginliği kendi karakterinde taşımaktadır. Kadın bu surece hazırlıklı olur, donanımlı karşılarsa, köy, semt, mahalle ve kentlerde örgütlülüğünü geliştirir, derinleştirirse, kendi öz sistemini işletir ve birbirini muhatap alıp sürece yönelirse kazanımlar elde edebilir. Kadının demokratik özerk sistem içerisinde örgütlenmesi Türkiye’nin yaşadığı sorunları temelden çözecek, demokratikleşme hareketini geliştirip derinleştirerek, halklar ve kadın da bu nimetten nasibini alacaktır. Bu sistemin geliştirilip oturtulması için en çok kadının emek harcaması ve en çok bu çalışmada kadının değer yaratması gerek. Neden çünkü kadın bu sistemin en eski yürütücü gücü, sahibi. Demokratik, komünal, barışçıl sistem kadının toplumsallıkta çok uzun süreli yaşadığı ve hâkim kıldığı, kendisinin yarattığı bir sistemdir. Toplumsal değişim, dönüşümde, ahlaki ve politik toplum gerçeğini yaratmada, demokratik özerklik inşasında bu anlamda en kalıcı ve değerli çalışmayı bu anlamda kadın yürütebilir.
Ferzê
- Ayrıntılar