Halkımıza ve Kamuoyuna!
Son zamanlarda TC devletinin silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçleri başta korucular olmak üzere sivil insanlarımıza dönük katletme eylemleri çok planlı bir şekilde geliştirilmektedir.
Daha önceleri halkımız ve demokratik kamuoyuyla paylaştığımız bir iki hususu yeniden tekrarlama gereği duyuyoruz:
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 23 Haziran günü saat 21.30 sularında Van’ın Çatak ilçesine bağlı Gırê Sor karakolunun güvenliğini tutan nizamiye ve mevzilere yönelik olarak gerillalarımız tarafından bir eylem gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen eylem sonucunda düşmanın ölü ve yaralıları tarafımızca netleştirilememiştir. Gerçekleştirilen eylemden sonra korucuların olduğu alana yönelik olarak TC ordusu tarafından bilinçli olarak havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 25 Haziran günü 05.00-16.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Girê Buhokê, Mila Bayê, Duavê, Duavê vadisi, Deşta Bırka ve Koordine ve Zendorê Biçûk tepelerine yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Dağlar ve insan arasındaki ince bağın kökeni, dağların insanı koruyan, kollayan ve doyuran özelliğinden alıyor. Dağlar insan için ana gibidir, evet dağları bir anaya benzetmek yerinde olur. Dağlar insanlık için önemli bir yer ifade ederken bütün uygarlıklar dağların etrafında, suların kenarlarında gelişirler. İlk uygarlığın Mezopotamya’da yani Zağros ve Toros eteklerinde olması, bu coğrafyanın önemini artırmaktadır. Niye diyecek olursak; arkeolojik kazılar ve ortaya çıkardığı bulgular ışığında, MÖ. 12000’lerden itibaren uygarlık beşiğinin merkezi Zağroslar demek abartı olmaz.
Yine ‘niye Zağroslar’ sorusuna cevap olarak, ilk devrimcilik tohumu burada atıldı. Duvar duvar evler burada şekil buldu. İlk ekinler özenilerek burada toplanıldı. İlk yaban hayvanları burada evcilleştirildi. Bu bölgenin kadınlarının elinden su içti bütün canlılar. El emeği ile kaba taşlara şekil verdi. İlk ateşi bu dağlarda yaktı. İnsanı ısıtan, yemeği çiğ yenmesinden kurtarandı. Mağaralarda iletişim için resim çizen insanlardı. İlk balta-kazma gibi aletleri yapandı. Çamurdan çanak çömlek yapıldı, kadınların elleriyle bu dağlarda. Ağıtlar yakıldı, bu gün adına müzik denilen. Zağroslar bu kadar ilki besledi bağrında. Ziraat ve tarım devrimi, aletler devrimi, Zağrosların destanında örüldü. Ondandır ki, tarihi Zağros’tan ele almak yerinde olur. Şimdi diyebiliriz ki insanın hayal ettiği, ütopyanın temiz ve doğal yaşamı burada mevcuttur. Ve bu dağların yaratıcılığı Sümerlerle zigguratlara kapatıldı, Sargonların kılıcı ile ekinleri toplatıldı.
Yok sayılmak istense de bu dağın ihtişamı, bazen bir rüyada, bazen bir şarkıda da, şiirde ya da destan ve öykülerde insanlık ütopyasında yaşatıldı. Kimi sosyalizm dedi, kimi de komünizm diyerek bu güne taşıdı. Yine maskesi deyişmiş sargonlar ve rahipler, özgürlük ütopyalarına saldırdı. İnsanlık, kimi Nuh’un gemisiyle kimi Dicle ve Fıtrat’la akarak, dağ eteklerinde toplanıp Zağroslara tırmandı. Çünkü burada geçmiş zamanın güzelliklerini, eşitliğini, özgürlüğünü içine çekebiliyordu.
Kartal yuvası, gerilla barınağı, insanlık tarihi gibi gerillanın güncesi içinde büyük anlam gülüdür. Ki ben, bugün Zağroslardayım. Bir tarafımda Cilo, bir tarafımda Çarçella, bir tarafımda Govendê. Bir yanı düşman istilasında. Türkiye, İran, Irak Kürdistan topraklarından da sınır oluşturur. Dört bir yanı sularlarla çevrilidir Zağros’un.
Tarihin avlusunda güneşe yürümektir Zağroslarda gerilla olmak. Emekle tarihi taşımaktır bugüne. Zağroslarda engin çetin ve sarp araziye direnç göstermektir, gerilla olmak. Serin, ay ışığında mehtapla gülüşmendir, Zağros’ta umuda sevdalanmak. Satê göllerinin etrafında papatya gibi sarı sarı renk vermektir evrene. Zağros’ta gerilla olmak dağ keçileri gibi uçurumlara tırmanmaktır. Bir uçtan bir uca, bir bulut gibi inmek ovalara, Avaşin maviliğine göz kırpmaktır, Zağroslarda gerilla olmak.
Zağros’ta gerilla olmak, kanından yaşam yaratmaktır geleceğe. Kanat açmak göklere, adım adım yürümektir Govendê’ye. Patikalar açmaktır zirveye ulaştıran, Zağros’ta gerillacılık. Düşman siperlerine keskin bakışlarla bakmak, ensesinde gölge olmaktır faşist jandarmanın. Varlığınla korku salmak zalimin gönlüne, yetim hakkına ilişene dur demektir. Kawa’nın örsü olmak Dehakların beyninde, Mazlumlaşmak üç çubukla Amed’de. Zilan’ın şarapneli olmaktır, üniformalı-sömürgeci bedene. Namludan çıkan bir kurşunun bir mevziyi devirmesidir Zağros’ta gerilla olmak…
Şerizat Rajan
- Ayrıntılar
Bugünkü ders çözümleme. Başkan giriyor derse. İşlenecek konuları belirttikten sonra giriş yapmaya başladı. Belliydi Zeynep Kınacı arkadaş üzerine konuşacağı.
"...
Parti içinde yaşanan müthiş biçimsizliğe bahane olamaz.
Çaresizlerin yeri, çaresizlerin yurdudur.
Hizmete layık olmayanlar semtimize bile uğramamalı.
Sizler için büyük sabrediyoruz. Bugüne kadar halen sizi anlamış değilim.
Bütün yaptıklarımla yetinmiyorum. Peki siz neyinize güvenip böyle rahat olabiliyorsunuz?
Sizin bu kişilik tarzınızla üç saniye bile yaşayamam..."
Bu ön girişten sonra Dersim intihar eyleminin büyük şehidi üzerine durmak istiyor Başkan Apo. Zeynep yoldaşın yazdığı raporun okunması ardından, değerlendirmenin daha iyi olacağını söylüyor. Başkan, kendisi okuyor. Göz gezdirir gibi, belirli, gerekli yerlerini okuyor.
"Bu mektup davaya bağlılığın bir manifestosuna daha da eklemek haddimize değildir. Ama manevi sorumluluğumuzun bir gereği, birkaç söz söylemek gerekiyor.
Bir intihar eyleminden çok, ileri bir saldırı boyutu olarak değerlendirmek gerekiyor.
Bu eylemin PKK'nin silahlı eylem çizgisinde en ileri ve belirgin yeri vardır. Bunu değil, diğer eylemleri intihar eylemleri olarak değerlendirmek gerekiyor.
Eylem, PKK'nin ideolojik-politik hattından kopuk değil.
PKK'nin adına eylem yapmanın, PKK'nin özünü kavramaktan geçtiğini gördük.
Mükemmel bir tarih özetlemesi yapıyor. Bunu görmüştür.
Gerçek PKK'liler böyle olur.
Biz, baharda insanlarımızı bir patlayabilecek bomba haline getireceğiz demiştik. Mesaj bu söylediklerimizin nasıl anlaşılması gerektiğini ortaya koyuyor.
Evet, bu bir intihar değil, ciddi bir saldırıdır. Diğer türlü değerlendirmek haksızlık ve hakaret olur.
Örgütsel bir bombadır. Yerinde ve etkileyicidir.
Burada bir kişi olarak, çok büyük bir gerçekleştirme düzeyidir.
Partinin zaferini kesinleştiren bir eylem çizgisidir.
Tarz nasıl olmalı, sorusuna cevaptır bu eylem.
Düşman genelkurmayının yıpratma savaşı bile, eylemin büyüklüğünü ve etkisini gösteriyor.
Döneme dayatılan eylemin en doğrusudur!
Artık sadece TC'nin değil, emperyalist güçlerin rahatları kaçacaktır.
Buna rağmen, verecek başka şeyimiz olsaydı, diyor.
En büyük eylemciler güvendikleri ve inandıkları değerlerden güç alarak yaparlar.
Kabul edilebilir yaşamın sınırlarına yürüyor.
Erkek de yapabilirdi, ama yapan kadındır. Kadının yaşadığı gerçeklikle ilgilidir.
Yaşamdan vazgeçenler asla böyle büyük eylemler yapamazlar.
Siz yenildikten sonra, her şeyi kaybettikten sonra ölmek için intihar eylemine giriyorsunuz.
Zaferin yakın olduğuna inanıyor.
Canımdan vazgeçip eyleme gidiyorum, bu kölelerin işidir.
Anlamlı bir yaşam için büyük bir eylemin bağlantısı vardır.
Bu yoldaşımın anısına bağlı kalacaksam; sözkonusu şerefsizlerin benim adıma saflarda bulunması bir hakarettir. Biri davanın kutsal ateşinde kendisini eritecek, diğeri de yaşama hakaret için saflarda rahatlık peşinde olacak!
Peki sizin yoldaşlığınız nasıl cevap verecek? Siz nasıl bağlılığınızı kanıtlayacaksınız? Sizin adınıza biraz endişeleniyorum.
Sizin erkekliğinizle bu arkadaşın kadınlığını yan yana getirdiğimizde, en karıcıl durumu yaşayan sizin bu erkekliğinizdir.
Dünyanın yardımıyla kazanamayacağımızı, bu çağrıya kulak vermekle, bu çağrıya bağlı kalmakla başarabiliriz."
Saat on bir buçukta Başkan'ın yaptığı çözümleme sonuçlandı.
Saat öğle iki buçukta tekrar sınıfa girdik. Bu kez Cuma arkadaş verdiği tarih dersine kaldığı yerden devam etti.
Hava çok sıcak.
PKK'nin Zindan Konferansı'nı yapması ciddi ve riskli bir olaydı. Ayrıca ulusal kurtuluş hareketleri içinde yapılan bir ilkti.
Zindan Konferansı neden riskliydi? On yılın üzerinde direniş, yine bu süre içerisinde bitmeyen işkence, zulüm, baskı ve ölüm vardı. Şimdi PKK zindan tutsaklarını el üstünde tutmuyor. Zindanda şekillenen kişiliği sorguluyor. Direnişleri değerlendiriyor, sapmaları düzeltiyor. Zindanlardan çıkan arkadaşlar beklediklerini değil, başka bir şey buluyorlar. Tepki gösteriyorlar. Bir kısmı partinin eleştirilerine anlam verip bütünleşirken, bir kısmı da yeni durumu kabullenemiyor.
Daha sonra Zindan Direniş Konferansı sonuçları, cezaevlerine de aktırılıyor ve orada da konferanslar yapılıyor.
Tehlike şurada: Tutsaklar, partinin bu tutumuna karşı çıkabilirdi. Ama sessiz kalmak, zindan kişiliğine dokunmamak daha tehlikeliydi. Örneğin Selim Çürükkaya, Cuma arkadaşa "bizden iki kişi Türk ordusuna gitseydi, bu orduyu rahat bozabilirdi" diyor.
Başkan Apo, zindandan çıkan arkadaşları kendi denetiminde eğitimden geçirmeden gerillaya ya da başka sahalara göndermedi. Böyle olması şarttı.
1990-91 ve sonrasında sık sık kepenk kapatma taktiğini eleştiriyor Cuma arkadaş. Bunun sık sık yapılması ve tekrarlanması, eylemin hem etkisini azaltıyordu ve hem de halkı ekonomik vd. yönlerden zor durumda bırakıyordu.
Savaşlarda bir dizi taktik-pratik saldırılar başarılmadan, stratejik saldırı gerçekleştirilemez. Dünyanın benzer savaşlarında da böyledir. Bu örnek, Güney Savaşı vesilesiyle verildi. Hatırlayın '92 yılını. Yani Ekim '92'de Güney Savaşı başlamadan önce, Şırnak'a baskın yapıldı. Hakkari'ye saldırıldı. Newroz'da katliam yapıldı. Ve daha başka yerlerde devlet güçleri terör estirdi. Amacına ulaşmayacaktı.
Kaldığımız yerden devam etmek üzere, dersi öğleden sonra saat beşi on geçe bırakıyoruz.
Akşam saatlerinde tur atarken, bir ara Kendal arkadaş bir türkü seslendirmeye başladı. Sordu bana: "Klam biliyor musun?", Hiç bilmediğimi ve bu konularda yeteneksiz olduğumu söyleyince, "Cudî" isimli türküye başlamıştı. Bir şehit arkadaş üzerine olan bu türkü müthiş güzeldi. Bunun üzerine bir Kürtçe şiir okudu. Bu şiir de güzeldi. Kürdistan kokuyordu, hem türkü ve hem de şiir... Kendal arkadaş şiir ve türkü üzerine açıklamalar da yaptı. Konuşkan bir arkadaş. Bir de Kürdistan'ın güzel coğrafyasından bahsetti. Hele Kürdistan şelalelerinden, dik ve derin vadilerinden bahsetmesi var ya, nasıl Kürdistan özlemini ayaklandırıyordu.
Saat akşam on sıralarında koğuşumuzun arkasında iki-üç arkadaş sohbet ediyordu. Bunlardan biri Medeni arkadaştı. Küçük Sabri arkadaş da vardı. O da çok konuşkan ve güler yüzlü bir arkadaşımızdı. Medeni arkadaş nereli olduğumu ve hangi eyalete gitmek istediğimi sordu. Cevap verdikten sonra, ben de kendisinin nereli olduğunu, nerede ve ne kadar sürede savaşta kaldığını sordum. Üç buçuk yıl savaşta kaldığını söyledi. Bingöl ve Palu'nun da, yeni oluşturulan Erzurum Eyaleti'ne dâhil olduğunu söyledi. Ayrıca bu eyaletin müthiş güzel coğrafyası olduğundan bahsetti.
Tercih bana kalırsa, Erzurum Eyaleti'ne gitmek isterdim, uzun yıllardır biriktirdiğim özlemini gidermek için. Başka ciddi hiçbir nedeni yok. Asıl önemsediğim Kürdistan'dır. Kürdistan kurtuluş savaşında yer almak diye bir hedefim vardır.
Bizde çoğunlukla Kürdistan'a duygusal bağlılık var. Olmasın demiyorum, yanlış görüp reddetmiyorum, ama tek başına yetmez duygusal bağlılık. Bağlılığın gerekleri bilimselleştirilmelidir. Yine bu yaklaşımlara politik perspektif egemen kılınmalıdır.
Eksik olan; politik ve tarihsel perspektiftir. Bir PKK'li için elde silah, güzel Kürdistan dağlarında savaşmak yetmiyor. Bir yurtseverin böyle bir hedefi olabilir, çok doğaldır, ama bir PKK'linin bu kadar daraltılmış bir hedefi olamaz. PKK'li savaşın komutasından daha aşağısını kabul etmemelidir. PKK'liliğin şartları ve gereklerini unutmamak gerekiyor.
Büyük bir olay olan Kürdistan, büyük insanlar ister.
Ş.Selçuk Şahan arkadaş
5 Temmuz '96
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 21 Haziran günü saat 20.00 sularında Amed’in Silvan ilçesine bağlı Başnık Karakoluna yönelik olarak gerillalarımız tarafından bir eylem gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen eylem esnasında düşman askerleri ile gerillalarımız arasında yaklaşık bir saatlik bir çatışma yaşanmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 15 Haziran günü Bingöl’ün Yayladere ilçesine bağlı Sımsor alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından kobra tipi taarruz helikopterlerle bombalandıktan sonra alanda bir operasyon başlatılmıştır. 22 Haziran günü operasyon sonuçsuz bir şekilde geri çekilmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 22 Haziran günü(bugün) Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Arûşê köyüne yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır. Operasyon hakkında ayrıntılı bilgi netleştirildiğinde kamuoyuna açıklanacaktır.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
19 Haziran günü saat 02.00 sularında Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Garê karakoluna yönelik olarak gerillalarımız tarafından gerçekleştirilen eylem sırasında Kurtay (Barış Elver) yoldaşımızın şahadete ulaştığını kamuoyuna duyurmuştur. Ağır savaş koşulları ve isim benzerliğinden kaynaklı şehit düşen arkadaşımız değil, yaşayan bir arkadaşımız ilan edilmiştir. Bahsi geçen eylemde şahadete ulaşan arkadaşımız Kurtay (Necati Güneş)’dır. HPG-BİM olarak yapmış olduğumuz bu hatalı ilanı düzeltir ve Elver ailesi şahsında tüm halkımızdan özür dileriz.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
15 Haziran günü Medya Savunma Alanlarına bağlı Kandil alanında görev yapmakta olan değerli yoldaşımız Bager (Sinan İlhan) geçirmiş olduğu kalp krizi sonucunda şahadete ulaşmıştır.
- Ayrıntılar