Her halkın tarihinde kader belirleyici günler vardır. Sovyetlerde 17 Ekim 1917, Mao’nun önderliğinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1 Ekim 1949, 1 Ocak 1959 ‘da Castro’nun Havana’ya girip bağımsızlığını ilan etmesi gibi, Kürt Özgürlük Mücadelesinde de 15 Ağustos Atılımının çok önemli bir yeri olduğu biliniyor.
O tarihe kadar adeta Kürtlerin varlığı bile kabul edilmezken Agit Yoldaş komutasında başlatılan 15 Ağustos hamlesi Kürtler için yeniden dirilişin adı oluyor. Rêber Apo şehitlere bağlılığın en iyi onların mücadelesini yükseltmekle gösterilebileceğini yaşamı ve temposuyla mükemmel bir şekilde göstermiştir. Nasıl ki Haki Karer Yoldaşın şahadetine verdiği yanıt PKK’nin ilanı olmuşsa, Amed Zindanında yapılan sindirme, bastırma, ihaneti dayatma ve en insanlık dışı uygulamalara karşı görkemli direnişe verdiği yanıt Kürdistan’da gerilla savaşını başlatmak ve geliştirmek olmuştur. Yine 15 Ağustos’un büyük komutanı Agit Yoldaşın şahadetine verdiği yanıtta ARGK’yi kurmak olmuştur. Yani şehit düşen yoldaşlarında yükünü omuzlamış oluyor.
15 Ağustos Kürtler için adeta bir milat, yeniden dirilişin adı olmuştur. Öncesinde Kürt olduğunu söylemenin suç sayıldığı, Kürt olmaktan utanılan bir durum yaşanırken, düşmanın Kürt varlığını inkar ettiği bir dönemde 15 Ağustos Atılımıyla Kürtlerin adı tüm dünyaya ulaştırılmıştır. Artık Kürt olmak utanılacak bir durumdan uğruna büyük bedellerin verildiği ve varlığını tüm dünyaya ispatladığı bir olgu olmuştur. Rêber Apo bu konuda yaptığı bir değerlendirmede ‘Şimdiye kadar doğru dürüst bir sorun olarak görülmek istenmeyen Kürt sorunu artık en temel yüzyılın belki de son en büyük devrimi olarak değerlendiriliyor.’ tespitinde bulunmuştur.
1 Haziran 2004 tarihinde Kürt Özgürlük Hareketimiz 2’nci 15 Ağustos Hamlesi olarak değerlendirdiği stratejik bir hamlenin ilanını yapmıştır. Bu hamleyle birlikte tasfiyecilere büyük darbe vurulmasının yanında herkesin Hareketimiz için artık savaşamaz dediği bir süreçte büyük bir çıkış ve direniş sergilemiştir. Kürt Özgürlük Hareketi kuruluşundan günümüze hep büyük bedeller vererek önemli kazanımlar elde ederek Kürt halkının örgütlülüğünü güçlendirmiş, düşmana ve tüm dünyaya göstermiştir ki; Apocu militanlar olarak ne kadar Önder Apo’nun ideolojisinde derinleşir, şehitlerden devraldığımız bayrağı daha da ileriye götürürsek zafer direnen Kürt halkının olacaktır. Geçen altı yılda büyük şehitler verilmiş, büyük kahramanlıklar sergilenmiştir. Bu süreçte Adıl, Nûda, Kurtay, Ferhat, Halil ve Delilalar gibi bini aşkın kahraman fedai militanı şahadete ulaştı. TC’nin Kürdistan’ı adeta bir savaş alanına çevirdiği bu süreçte Kürt Özgürlük Mücadelesinin kahraman şehitleri düşmana büyük darbeler vurarak Apocu Hareketin yenilmezliğini canlarını vererek ispatlamışlardır.
Meşru Savunma çizgisinde verilen büyük mücadeleyle Kürt halkının Demokratik Komünal örgütlülüğünü inşa etme ve TC’ye Kürt sorunun demokratik çözümünün dayatıldığı bu dönemde Türk devletinin verdiği yanıt ise hep operasyon, tutuklama ve baskı oldu. Rêber Apo’nun ve Kürt Özgürlük Hareketinin tüm demokratik girişimleri hep bir zayıflık olarak yansıtılmaya çalışıldı. Tüm demokratik yolların tıkandığı bu döneme Önder Apo, 3’üncü dönemin bittiği artık 4’üncü dönemin başladığını ilan etti. Kürt Özgürlük Hareketi bu dönemi; ‘Varlığını koruma ve özgürlüğünü kazanma dönemi’ olarak tanımladı. Yine tüm demokratik çözüm çabalarına rağmen TC hep kandırma ve oyalama temelinde yaklaştı. Bu yüzden bu yeni dönemin temel mantığı da siyasi diyalogla çözüm aramaktan çok, demokratik toplum örgütlülüğünü geliştirerek Kürt Halkının çözümünü yine halkımızın özgücüyle sağlamak olacaktır.
Önder Apo 10 Şubat 2010 tarihli görüşme notunda komplonun boşa çıkartıldığını belirtmişti. Yani komplo 12’nci yılına girerken Önder Apo’nun eşsiz direnişi, halkımızın serhildanları ve kahraman şehitlerin mücadeleleriyle uluslararası komplo tarihin derinliklerine gömülecektir. 1 Haziran Hamlesinin temel hedeflerinden biri de uluslararası komployu boşa çıkararak halkımızın demokratik örgütlülüğünü yaratmak olmuştur. 1 Haziran Hamlesinin kahraman şehitlerinden devraldığımız bayrağı 4’üncü dönemde daha da ileriye götürmek en temel görevimizdir. Bu görevin ağırlığını bilerek mücadeleye daha da sarılmalıyız. Unutmayalım attığımız her adım bizi zafere biraz daha yaklaştıracaktır.
Boran Mercan