Kürdistan’da her zamankinden çok ileri düzeyde bir sıcaklık yaşanıyor. Ve bu sıcaklık sadece bir yazın sıcaklığı değildir elbette. Bu sıcaklık 14 Temmuz’dan bizlere bugünlere kalan bir sıcaklık. Öyle ki 30 yıl önce sergilenen direniş bugünlere büyük bir meşale olarak yansıyor. Ve aynen o günlerdeki gibi bizlere umut saçıyor. Boşuna büyük insan ve büyük devrimci militan Mehmet Hayri Durmuş yoldaşımız bu en zor koşullarda “Kürdistan Vietnamlaşıyor duyuyor musunuz?” dememiştir. Ve boşuna büyük militan Kemal Pir yoldaş: “Yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz” da dememiştir.
Evet, onlar 30 yıl önce Mazlum Doğan yoldaşın çaktığı ilk kibrit ateşini bedenlerini açlıklara vererek devasa bir direniş mirası ekerlerken biliyorlardı ki aynen temmuz aylarında, yine sıcak bir yaz gününde Kürdistan TC faşist devletine mezar olacaktı. Ve onlar biliyorlardı ki 23 Temmuz 2012 gününde bugüne Şemzinan’da başlayan gerilla direniş adım adım, karış karış tüm Kürdistan’a yayılmanın fitili olacaktır. Ve onlar biliyorlardı ki direnişleri “ihanetin göğsüne hançer gibi saplandı” ve saplanacaktı.
Evet, bugünlerde Kürdistan sıcak geçiyor. Ve dediğimiz gibi bu sıcaklık sadece ve sadece yazın sıcaklığı değildir. Gerçi biz Kürtler ve belki de tüm Ortadoğular yazın sıcaklıklarından tez canlı oluruz. Canlanırız. Hareketleniriz. Ve belki de bu hareketlenmeyi buralı insanlar önceden baharla başlarlar. Sonradan bu bahar atikliğini adım adım yaza taşırlar. Ve bir yaz olmayı görsün artık hiç kimse buralı insanların sıcaklığını durduramaz.
Bu sıcaklıklara birde halkların baharını tetikleyen başka halkların özgürlük yürüyüşleri eklensin. Yani Arap baharı gibi, Ortadoğu baharı gibi. Siz artık buralı insanın duracağını düşünüyorsanız büyük hatta işliyorsunuzdur. Ve hele birde Kürt halk önderliğinin yıllar önce hem de çok yıllar önce halkların baharının geleceğini bilerek buralı halkı bu gelecek bahar günleri için nefes nefese hazırladığını da keşke bir bilseniz!
İşte o zaman 2012 yılının bu günlerinde Kürdistan’da yaşanan sıcaklıkları anlardınız. Bu sıcaklıkların dediğimiz gibi sadece mevsimle ilişkili olmadığını da anlardınız. Ve sizler bu sıcaklıkların bir halkın umudunun giderek zirvelere taşıyarak artık köle zincirlerini kabul etmediğini ve giderek kendi yolunu çizmek için daha büyük adımlar atmaya hazır olduğunu da anlardınız. Ve artık bir halkın tümden özgürlük için tırnağını dişine takarak kavganın tam ortasına atıldığını anlardınız.
Evet, Kürdistan’da bu ağustos her yıldan daha fazla sıcak geçiyor. Ve öyle görülüyor ki bu sıcaklar Kürdistan’da bu yıl eylüle ve ardından da ekime sarkacaktır. Çünkü bu sıcaklıklar insan ruhunu ısıtan sıcaklıklardır. Çünkü bu sıcaklıklar umut taşıyan sıcaklıklardır. Ve çünkü bu sıcaklıklar bir halkın kaderini tayin etmenin arifesinde yaşanan sıcaklıklardır.
Bunun için diyoruz ki bu yaz aylarının sıcaklığını daha da arttırmak için her Kürdistanlı, her Türkiyeli demokrat, her sosyalist, her faşizm karşıtı kesim ve kişiler, her bu sistemden rahatsız olan birey ve kurumlar ve tabii her insan olmak için direnen tüm toplumsal kesimler hep bir elden güçleri oranında bu bir şeyler yapmalı. Boşuna zamanında bir şair; “bir şeyler yapmalı” dememiştir.
Evet, bir şeyler yapmak isteyenler, geçmiş yılların eksikliklerini telafi etmek isteyenler, vicdan kirlenmesini aşmak isteyenler, kendilerini kendi vicdanları karşısında af ettirmek isteyenler mutlaka ama mutlaka bu yaz sıcaklıklarına destek sunarak özgürlük savaşçılarının yanında bir halkın özgürlük umudunu pratikleştirmenin tüm çabasını sergilemelidirler.
Ve unutulmasın ki bir halkın umudunu gerçekleştirmek hele bir de bu halkın adı Kürt halkı ise her şeyden önce kendi umudunu ve hayallini gerçekleştirmek olacaktır. Nedeni ise basittir, Kemal Pir yoldaşımız yıllar önce: “Türkiye halklarının kurtuluşu Kürt halkının özgürlüğünde geçmektedir” derken kast ettiği Kürt halkın özgürlüğünün mutlaka ama mutlaka beraberinde bu coğrafyalarda başka halkların özgürlüğünü de getireceğidir.
Ve işte bunun için yeniden diyoruz ki; ağustosun bu sıcağında dağlarla yeniden daha güçlü buluşmak için Türkiyeli, bu coğrafyalı ve tabii ki Kürdistanlı tüm gençleri yanımıza davet ediyoruz. Dağlara davet ediyoruz. Özgürlük dağlarına davet ediyoruz.
Engin Sincer