HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

balyozcularGündemin temel iki konusu var; biri bölgedeki mücadele-çatışmalar, diğeri de balyoz davasının sonuçları… Yargılamanın sonucunda hem tutuklu olanlar, hem de tutuksuz yargılananların aldığı ceza, birçok çevre için şok etkisi yarattı.

Konu hakkında uzun boylu değerlendirmeye ya da kılı kırk yaran detaylara girmeye gerek yok… Zaten ortalıkta bunu bol bol yapan var, konu hakkında hem sakala göre, hem de bıyığa göre değerlendirme yapanlar çoktur! Alınan cezalar ve uygulanan yargılama sürecinin karakteri ve içeriği bizim konumuzun dışında kalıyor…

Önemli olan bu konuyla dolaylı bağlantısı olan ise gündemin diğer konusu olmaktadır. Yani bölge de yaşanan çatışmalar ve ortaya çıkan stratejist bozuntuları eşliğinde, AKP’nin yeni dönem politikaları! Bazı kesimlerin dediği gibi bu çatışmayı kimin çıkardığını aramak ya da Oslo’da kimin masaya tekme attığını aramak, şu an için çatışmalarda ve yaşanan can kayıplarında herhangi bir değişikliğe neden olmayacaktır…

Bu durum anlaşıldığı kadarıyla ebed olmasa da, belli bir süre daha devam edeceğe benzemektedir…

İşte burada doğal olarak konunun önemi ve yeni hüviyeti biraz da olsa irdelenmeyi hak etmektedir…

Ulusalcıların dediği gibi askerlerin cezaevine gönderilmeleri ardından yeni dönemde, özellikle bölgedeki operasyonlarda generallerin devreye girmesi ne anlama gelmektedir? Yine bunun yanında; askerlerin ne gibi sorunu var ki, artık generaller eylemleri yürütmeye çalışmakta!

Sadece bu konu üzerinden bile anlamaktayız ki, ordu artık AKP’nin siyasi konsomatrisi olmuş durumda… Bazı emekli ve muvazzaf generallerin mahpusu boylamalarının ardından AKP’nin gözüne girme derdi içinde Kimyasal Özel ve ekibi soluğu operasyon alanlarında almaya başladı…

Tabi sadece mesele AKP’nin gözüne girmek değil!

Aynı zamanda “gariban halk çocuğu” söylemli siyasete de malzeme vermemek için generaller kendilerini göstermelik de olsa operasyon alanlarına inmeye mecburi hissediyor. Daha geçtiğimiz hafta onlarca cenaze yerden kalktığı için yüksek tansiyonu düşürme adına girişilen beyhude bir çabadır aslında bu generallerin yaptığı. Aksi halde ortada bir kabiliyet ya da üstün başarının temel bir kuralı olarak gerçekleştirilmek istenen bir durum yoktur.

Generallerin bu hareketlerinin belki de en önemlisi; askere moral vermek ve onları savaşmaya ikna etmektir. Bunun da ordunun değil, daha çok AKP’nin bir isteği olarak görmek ve okumak gerekir.

Siyasi iradenin bu konuda gözü dönmüşlüğü karşısında konsomatris konumdaki ordunun yapabileceği pek fazla da bir şey yok! Tipik bir müşteri memnuniyeti, kadeh tokuşturma işte…

Yaşanan bu durumun yeniliği veya getireceği herhangi bir siyasi sonuç olur mu diye sorulursa; aklı olan herkesin vereceği cevap elbette “hayır” olacaktır…

Belki AKP’nin kana susamışlığına, kamuoyunun yüksek tansiyonuna ve bazı çevrelerin artık gizlemedikleri rahatsızlıkları karşısında belki bir nebze de olsa bir şeyleri değiştiriyormuş gibi bir manzara ortaya çıkartabilir.

Ama özünde; daha köklü bir sorunu da beraberinde getirecektir! Bu anlamıyla da ordunun bu dönemden itibaren herhangi bir saygınlığı ve prestijinin olduğunu söylemek neredeyse imkansızdır. Çünkü yapması gerekenlerin çok dışında bir pratiğin içine girmiş ve bu durumdan önüne atılanla yetinmeyi öğrenmiştir…

Bazı liberallerin “siyasetteki vesayetinden” duyduğu rahatsızlığı kalmamıştır artık ordunun. Bunun yerine ordu siyasi vesayetin hizmetinde basit bir emir eri olmuştur…

Böyle bir ordu gerçeğinin başarılı olabileceğini düşünmek, hele hele “kandil’e bayrak dikmesini” telaffuz etmek en amiyane tabirle işgüzarlık olmaktadır.

Balyozcuları “!” mahpusa gönderen siyasi vesayetin baronları, ordunun geri kalanını da peyderpey operasyon alanına sürmektedir… Bu haliyle de; AKP’nin bugünün ordusuyla olan ilişkisini gözden geçirmek ve tartışmak durumun aciliyetini de gözler önüne sermektedir…

Sanıldığının aksine ordunun büyük bir çoğunluğu, yaşanan çatışmalara ve süre giden bu şiddet iklimine karşıdır. Zaten bundan dolayı koordineli mücadele denilen bir zırtapozluğu AKP icat etmiş ve onunla sonuç almaya çalışmıştır. Polisi, özel harekatçısı, jandarmayı, bahriyelileri de çatışmaların içine çekmekten çekinmemiştir. Her ne kadar oluşturulan bu konsepte başarısız olsa da, ordu’da AKP’nin bu gözü dönmüşlüğü karşısında ayak diretenler, müebbet cezalarla/18 yıllarla cezaevlerine atılırken, dışarıda kalan embesil takımıysa AKP’ye şirin görünmek ve onun hışmından kaçınmak için soluğu operasyon meydanında almıştır…

Anlaşılan yakın gelecekte; çatışmalarda can veren generallerin cenazeleri ile yüzleşmek kaçınılmaz olacaktır. Bu işin tabiatında bu var; içeri atılanlar oltu taşlarından hediyelik eşyalar-tespihler yapacakken, dışarıda duranların elleri armut mu toplayacak? Elbette onlar da operasyonlara çıkacak! Hem boşuna mı dedi Erdoğan; “terörle mücadele, boğazda keyif çatmaya benzemez” diye…

Toprak Cemgil