HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

gerila toren 1TC devletinin sadece ve sadece yalan üzerine kurulu olduğunu hep söyledik. Ancak TC devleti tarihinde yalanların en sunturlusunu atan ise hiç şüphe yoktur ki RTE’dir. Öyle ki yalanları kuyrukludur. Böyle olunca her söylediği yalan henüz yadsıya kadar gitmeden açığa çıkıyor.

 

Evet, TC devleti gerçekten de yalanlar üzerine kurulmuştur. Yalanlarının en meşhur olan Sakarya Zaferidir. Yani hep 30 ağustos günlerinde kutlanan Zafer bayramlarının tarihte karşılığı yoktur. Sanal bir zafer icat ederek sözde Türk ve Türkiye halkları işgalcilere karşı motive edilmeye çalışılmıştır. Sonuç alındığı ise arada 90 yıl geçmesine rağmen halen bu günün bir Zafer bayramı olarak kutlanmasında görüyoruz. Benzer bir yalan da Sarıkamış seferinde Enver Paşa tarafında ölüme gönderilen yaklaşık 100 bin askerin katledilişini bugünlerde bir zafer olarak kutlamalarıdır.

 

Evet, TC devleti böyle binlerce yalan üzerine kurulmuştur. Yalan söyleme bunun için TC devletinde siyaset yapanların da bir karakteri haline gelmiştir. Siyaset sahnesine atılan, yalanın en iyisini atması gerekir ki siyaset yapabilsin. Nitekim toplumda, siyaset derken yalan sanatını aklına getiriyor. “Palavracı” sözü en çok siyasetle uğraşanlar için söyleniyor.

 

Halbuki siyaset kutsal bir eylem biçimidir. Siyaset: "tartışabilmek" demektir; sorunları konuşarak çözmek, kararları müzakere ederek almak demektir. Siyaset "iletişim" demektir... Siyaset bir toplumdaki farklı beklenti, öneri ve taleplerin belirli kurallar ve yasalar çerçevesinde karşı karşıya gelmeleri "birbirlerini etkileyerek, birbirlerinden beslenerek, birbirlerini çürüterek", kararlara zemin oluşturması demektir. Siyaset, farklı kesim ve talepler arasındaki fikir alışverişinin ve ortak payda arayışının tek vasıtası olan "düşünce özgürlüğü" demektir. Tartışmanın, konuşmanın, düşünce özgürlüğünün bittiği yerde siyaset de biter, anlamını yitirir.”

 

“Siyaset tam da böyle bir şeydir. Ele geçen fırsatı değerlendirme sanatı. Toplumun birikmiş sorunlarına yeni dil kazandırma, yeni ufuklar ilham etme.” Yani: ““bugünkü ve gelecekteki kararlara yön verebilmek için birçok alternatif arasından seçilen belirli bir yol veya davranış tarzı” veya “genel amaçlar ve kabul edilebilir yöntemleri kapsayan uzun süreli genel bir plan.”

 

Şimdi siyaset bu olurken yani bir nevi kutsal bir çalışma olurken Türkiye’de özelde de son dönemin en ileri düzeyindeki Zübük kişiliği olan RTE bu sanatı tümden bir yalan üzerine kuruyor.

 

Hatırlayanlar bilir, birkaç gün önceydi, RTE, Cedide Abalıoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde, yaptığı bir konuşmada, “Hakkari valiliğimiz de açıkladı, sadece son 10 gün içinde 123 terörist etkisiz hale getirildi. Şubat ve Ağustos ayları arasında 373 terörist etkisiz hale getirildi. Son bir ay içinde toplamda 500 terörist etkisiz hale getirildi” demişti.

 

Kendilerince bu yalan sözler Türkiye toplumlarının -ki egemenlere göre balık hafızalı oldukları için –bir müddet uyutmasını bildikleri için rollerini oynamışlardır. Ne de olsa Türkiye toplumlarının hafızaları onlara göre 15 saniye sonra unutmaya yüz tutan bir hafızadır.

 

Evet, böyle olduğu için arada bir müddet geçtikten sonra bu kez 26 Eylül günü ekranlarda:

 

"2012 yılı itibari ile olay sayısı bin 926, toplam şehit ise 144, asker 107, polis 24, köy korucusu 13 şehit, ölen terörist sayısı 239”dır diyebiliyor.

 

Evet, insan yalan söyler de bu kadar mı söyler. “Son bir ay içinde toplamda 500 terörist etkisiz hale getirildi” nerede, “2012 yılı itibari ile 239” nerede.

 

Ve tabii tümden yalanlar üzerine kurulu olan bir sistemin ordusu ve genelkurmay başkanının da yapacağı sadece ve sadece yalan söylemek ve yalan üretmek olacağı da açıktır. Hatırlayanlar bilir 11 Eylül TSK’nin yaptığı açıklamaya göre Genelkurmay Başkanlığı, “son 5 ayda 373 terörist etkisiz hale getirildi” demişti.

 

Evet, bu kadar yalan yetmemiş olmalıdır ki: “Toplam 10 gün süren operasyon sonucunda 137 terörist öldürüldü, 1 terörist yakalandı. Bu sayının bölgedeki teröristlerin yüzde 60’ı olduğu belirtildi. Uydulardan ve hava keşif araçlarından alınan görüntülere göre Kuzey Irak’taki örgüt mezarlıklarında açılan mezar sayısında da artış tespit edildi.”

 

Bu kadar yalan gerçekten de fazladır. Haydi, anladık sizler toplumları balık hafızalı biliyorsunuz, ona inanıyorsunuz. Öyle de toplumlara yaklaşıyoruz. Ancak yine de attığınız yalanların bir ölçüsü olması gerekmez mi? Yalanları atarken biraz desteklere ihtiyaç duyulmaz mı? Ne bilelim hani diyorlar ya “Minareyi çalan kılıfını uydurur” misali, yalan atarken hiç mi kılıflarını hazırlamayı düşünmezsiniz?

 

Siyasetle uğraşıyorsunuz, toplumların sorunlarını çözmek için başa gelmişsiniz. Halk size bunun için oy vermiştir. Halkı günlük olarak haşlanan kurbağa misali derece derece suyun ısısını yükselterek bu halkın tüm reflekslerini öldürdünüz. Bu halkın yalanlarınıza inanmasına ve yalanlara karşı duyarsız olmasına götürdünüz.

 

Unutmayın ki halklara verdiğiniz bu zararla insanlık adına büyük bir suç işlemiş oluyorsunuz. Çünkü sizler bu yalan siyasetinizle halkların duygularıyla ve karakteriyle oynamış oluyorsunuz. Ki bu asla ama asla af edilecek bir suç olamaz.

Kasım Engin