HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

vahset tc askeriTürkiye devletinin askeri güçleri ve güvenlik güçleri kadar insanlığa karşı suç işleyen az güvenlik gücü vardır. Dünyanın neresine giderseniz gidin askeri güçler kendiişlerini kendileri yapar. Kendiişlerini başkalarına yaptırmazlar. Hele hele sivillere hiç yaptırmazlar. Nedeni açıktır: askerlik ciddi bir iştir.

Askerlik ciddi bir iş olduğu için bu işe siviller karıştırılmaz, bulaştırılmaz. Hele hele bir yerde savaş yaşanıyorsa orada siviller hiç mi hiç bu işe bulaştırılmaz. Bunun da nedeni açıktır: savaşa sivillerin bulaştırılması uluslar arası sözleşmelere göre suçtur.

TC devleti sıkça Kürdistan özgürlük gerillasını “kalleş” olmakla itham ediyor. Kalleşliği: “Sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan; birine gizlice kötülük eden” manasında kullanabiliriz. Yani güya gerilla TC devletine gizlice kötülük ediyor.

Halbuki bizler bir savaşın tam ortasındayız. Savaş ise bir hile sanatı olarak biliniyor. Bunu Hz. Muhammed peygamberimiz bile söylemiştir. Yani hileyi savaş içerisinde kullana bilirsin. Hatta savaşın kendisi bir nevi kurnazlık, zekada kıvraklık ve de inisiyatif olayı olarak ele alınıyor. Savaşın kendisi budur.

Ancak Türk egemenleri tarihte Kürtleri hep istedikleri gibi kullanabildikleri, kandırabildikleri için Kürtler az bir şey kandırılma dışına çıktılar mı hemen “kalleş” oluyorlar.

Kürtler feodal bir toplum olarak biliniyorlar. Birde neolitik değerlerin yaratıcıları olarak biliniyorlar. Feodalizmde savaş meydanında “erlik” vardır. Hani “er meydanı” diyorlar ya. Ahmet Arif’in belirttiği: “Teke tek dövüştü yenilmediler” tespiti feodal çağlardaki kahramanlık gerçekliğidir. Ancak Köroğlu bu yiğitlik tarzının “tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” sözüyle bu zamanın, yani feodal dönemdeki mertliğin geçtiğini yıllar önce söylemişti. Yani teke tek dövüşü kılıçlarla, süngülerle, hançerlerle yapabilirdin, ancak top ve tüfeğin olduğu bir yüzyılda böyle bir savaş tarzı sadece ve sadece Donkişotluk olduğu açıktır. Ve birde dediğimiz gibi Kürtler neolitik değerlerin yaratıcıları olarak hep temiz ve saf kalmışlardır. Başka bir deyimle kurnazlar, Kürtleri hep kandırmasını bilmişlerdir.

İşte şimdi Kürtler er meydanına feodal çağlardaki gibi çıkmıyor. Yine saflığını politik bilince dönüştürerek hemen kandırılmıyor. Bu durumu ise TC devleti yetkilileri ve sözde siyasetçileri “kalleşlik” olarak ele alıyorlar. Neymiş Kürtler artık savaşırken yüreğin yani o bilinen Kürtlerin meşhur bireysel yiğitliklerinin yanına birde aklı koyarak savaşı savaşın gereklerine göre, yani peygamberimizin “hile” dediği olguyu da katarak yürütüyorlar.

Özgürlük hareketi olarak uzun yıllar TC faşist devlet yapısına karşı savaşırken hep bireysel mertliği esas alarak savaştık. Her ne kadar Başkan Apo bu tarzı hep eleştirse de bizler bir nevi atalarımızda bize kültürel bir miras olarak genlerimize işleyen bu durumu uzun yıllar aşamadık. Hep bir şekilde eski Kürt kavgacılığı denilen olaya kaydık. Bu ise hep az sonuç almamıza yol açtı. Büyük fedakarlıkların karşılığı az oldu.

Kürt özgürlük hareketi uzun yıllar bu sorun üzerinde dura dura kürdü akıl ile yüreğini birleştirerek savaşır hale getirdi. Her ne kadar yine yer yer eski tarz kimi yoldaşımız tarafından yaşatılsa da, artık Kürtler savaşın nasıl yürütüldüğünü öğrendiler. Savaşın bir hile işi, gizli kapaklı yürütülen bir çalışma, sağ gösterip sol vurma, küçük bir güçle nasıl bir büyük gücü vurma, arkadan dolanma derken bu işin nasıl bir iş olduğunu öğrendiler. Hatta kilometrelerce uzakta oturarak, bir düğmeye basarak birkaç aracı havaya uçurmasını da öğrendiler. Çok uzaklara yerleşerek uzun namlulu silahlarla tek tek götürmesini de öğrendiler. Ve tabii başka şeylerde öğrendiler.

TC devleti dünyanın en pahalı silahlarını alıp Kürt özgürlük gerillasına karşı kullanır. Uçak kullanır. Top kullanır. Kobra kullanır. Kimyasal kullanır. İnsansız hava uçakları kullanır. Tank kullanır. Füze kullanır. Milyonluk ordusuyla utanmadan birkaç bin gerillanın üstüne dediğimiz gibi dünyanın en ileri tekniğiyle gelir ve “kalleş” olmaz, ancak gerilla hiç kimsenin beklemediği bir yerde, bir anda vurursa “kalleş” olur.

TC devleti kendi erzakını kendi araçlarıyla karakolluna götürmeye korkar, bunun için sivillere yaptırır, yani sivilleri hedef haline getirir. Ancak TC devleti bu marifetinden dolayı “kalleş” olmaz.

Operasyonlara gelirken korkudan kendi araçlarını kullanmaz, sivil araç kullanır. Hatta şoförlüğünü sivillere yaptırır. Yani yine sivilleri hedef yapar, ama TC devleti “kalleş” olmaz.

Şehirlerde vurulmamak için sivil araç kullanır, gerillalarda bu kalleşçe tarzı hedeflediğinde, sivilleri hedef haline getiren TC devleti “kalleş” olmaz.

Ve tabii karakol binalarını, yolları, yol güvenlikleri derken hepsini sivillerle yaptırarak sivilleri hedef haline getiren TC devleti “kalleş” olmaz.

Dahası bir yerden bir yere giderken korkudan çoğu zaman askerlerine sivil elbise giydiren bu TC devleti “kalleş” olmaz.

Ama Kürt özgürlük gerillası bir tane uzakta komandolu mayın döşediğinde ki komandosu vardır yani gerillanın kontrollünde bir eylemdir-vay “hainler, kalleşçe vurdular, vurup kaçtılar” gibi oldukça ahlaktan yoksun söylemlerle saldırmaya başlarlar.

Evet, TC devleti kalleş bir devlettir. Hem de köküne kadar kalleştir. Savaşın bir hile işi olduğunu hadi anladık. Ancak savaşlarda sivilleri hedef tahtasına koymanın bir insanlık suçu olduğunu size kimse öğretmedi mi kalleşler.

Hayri Engin