HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

sehildan fotooTürkiye’de yeni bir süreç başlamıştır. Bu sürece biz Türkiye’nin en büyük demokratik hamlesi diyoruz.
Türkiye’de en büyük sorun Kürt sorunudur. Kürtlere karşı uygulana gelen tüm politikalar özü itibariyle Türkiye’nin önünü alan politikalar olmuştur. Türkiye’de eğer demokrasiye dönük bir gelişme sağlanmıyorsa, sağlanmamışsa bunun en temel nedeni Kürt sorununa karşı takılan tavır ya da tavırsızlık olmuştur.
Kürt sorunu Türkiye’de tüm sorunların anasıdır. Mihenk taşıdır. Kürt sorununa karşı gösterilecek tutum kesinlikle demokrasiye, çoğulculuğa, farklı renklere ve farklı düşüncelere karşı gösterilecek olan yaklaşımdır.
Dikkat edilirse Türkiye’de yaklaşık 90 yıldır yok sayılan bir halk gerçekliği vardır. Bu halk gerçekliği sadece yok sayılmamış, sürekli yok edilmek için baskılara, zulümlere ve çoğu zaman katliamlara uğramıştır. Yine bu gerçeklik adeta sürekli Türkiye’nin olağanüstü bir durumda tutulmasının da temel nedeni haline getirilmiştir.
Dünyanın birçok yerinde görülen birilerini sorun göstererek diğer tüm toplumsal kesimleri tutsak alma gerçeğini Türkiye’de iktidara gelenlerin tümü halklara ve farklı kesimlere karşı iyi kullanmasını bilmişlerdir. Öyle ki Kürtlere karşı sürekli “milli cepheler” oluşturularak toplum tutsak almışlardır.
Örneğin Suriye tam 40 yıldır sözde İsrail’e karşı mücadele için olağanüstü yasalarla yürütülmektedir. İsrail’e karşı sözde alınan özel yasalar esasta tüm Suriye toplumlarına karşı çok kötü kullanılarak tümden tutsak alınmaya çalışılmıştır.
Benzer bir durumu bizler İran rejimi içinde söyleyebiliriz. İran İslami cumhuriyetini emperyalistlere karşı kollamak ve korumak için oluşturulan tüm özel ve olağanüstü yasalar esasta İran’da yaşayan tüm toplumlara ve topluluklara karşı çok çirkin bir şekilde halen kullanılmaktadır.
Yine 11 Eylül 2011’den bu yana sözde çok ileri demokrasilere sahip olan batı devletleri “terörü” gerekçe göstererek kendi toplumları başta olmak üzere diğer tüm toplumları ve toplulukları korkunç bir şekilde terörize etmektedirler.
Çıkarılan özel yasalar –gerekçeleri ne olursa olsun-kesinlikle son tahlilde kendi toplum ve topluluklarını teslim almak için alınmış ve çıkarılmış yasalar olduklarını da tüm dünya deneyimleri bize gösteriyor.
Yeniden konumuza dönecek olursak, Türkiye’de demokratikleşmenin, hoşgörünün, çoğulculuğun gelişmemesinin temel nedeni Kürt sorununa karşı alınan yok sayma zihniyetidir. Kürt sorununa karşı geliştirilen ve de adına “resmi ideoloji” dedikleri inkar ve imha siyaseti terk edilirse Türkiye’de birçok faşizan uygulamanın önü adım adım alınacaktır. Bu bağlamda Türkiye’de demokratikleşmenin önünü açacak olan Kürt sorununa karşı gösterilecek olan yaklaşımlar belirleyicidir.
Türkiye’de -ne kadar samimidirler onu süreç gösterecektir-yeni bir süreç başlıyor. Kürtlerin inkar ve imhasının terk edildiği söyleniyor. Kürtlerin kabul edildikleri söyleniyor. Bu ise kesinlikle yeni bir tarihi momentumdur. Kimisi buna milat diyor.
Artık kim ne derse desin, bu topraklarda tekçi zihniyetin aşılacağının, bunun da kesinlikle Türkiye’de yepyeni gelişmelere ebelik edeceğinin tarihi an’ını yaşıyoruz.
Kürt halk önderliği bu tarihi momentuma:
“Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır.
Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır.
Kürdistan ve Anadolu tarihine yaraşır şekilde tüm halkların ve Kültürlerin eşit, özgür ve demokratik ülkesinin oluşması için herkese büyük sorumluluk düşüyor. Bu Newroz münasebetiyle en az Kürtler kadar Ermenileri, Türkmenleri, Asurları, Arapları ve diğer halk topluluklarını da yakılan ateşten kaynaklı özgürlük ve eşitlik ışıklarını, kendi öz eşitlik ve özgürlük ışıkları olarak görmeye ve yaşamaya çağırıyorum” dediği momentumdur.
Bu: “Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler için Dicle ile Fırat, Sakarya ve Meriç'in kardeşidir. Ağrı ve Cudi Dağı, Kaçkar ve Erciyes'in dostudur. Halay ve Delilo, Horon ve Zeybek'le hısım-akrabadır” gerçeğinin yeniden yenilenmesidir.
Ve bu kesinlikle: “Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor”un çok güçlü bir şekilde dile getirilmesi oluyor.
Gerillalar olarak daha güçlü bir mücadeleye hazırlanırken, gerillaya yıllardır dostluk yapmış, gerillaya düşünceleriyle ışık tutmuş, aydınlatmış tüm sol, sosyalist, demokrat ve de özgürlük hareketinin hoşgörü kültüründen dolayı özgürlük hareketine yakın durmuş tüm çevreleri bu tarihi sürece katılmaya ve destek sunmaya çağırıyoruz.
Bizler özgürlük gerillaları olarak yeni tarihi bir sürece adım atarken, onların bunların söylediklerinden dolayı atmıyoruz, bizler öncelikle kendimize, halkımıza olan güvenimizden ve de bize yıllarca hem yakın durmuş hem de düşünceleriyle bize yol gösteren ve destek sunan dostlarımızdan atıyoruz.
Bu bilinçle tüm dost çevreleri görüşleriyle, fikirleriyle, önerileriyle bu süreci desteklemeye çağırıyoruz.
Bizim site ve gençlik içindir
Şıho Dirlik