Özgürlük saflarına gelenler sıradan yaşayan ve sıradan yaşamak isteyenler değildirler. Büyük arayışları olan ve bu arayışlarını pratikleştirmek isteyen büyük yüreklerin yerleri olarak sistemin dışında ama sistemin karşısında yer alma cesaretini gösterenler dağların doruklarına çıkar.
Dağlar yürek isteyen mekanlardır. Dağlar derken dağlarda yaşanacak zorluklardan bahsedilmiyor, dağlar derken var olan ve yıkılması gerekli olan bir sistemin karşısında durmaktan söz ediliyor.
5000 yıllık iktidarcı bir geleneği yıkmaya kalkıştığınızda orada karşınızda duracak olan yerelde karşı olduğunuz güç tek olmayacaktır, cümle cemaat bu kirli sistemi korumak isteyenlerin tümü, dünyanın öbür ucunda da olsalar size karşı duracak ve sizi boğmak için her şeyi yapmayı planlayacaklardır.
İşte devrimciliğe adım attığınızda-özelde de burası Kürdistan ise-dünyanın tüm zulüm merkezlerine kafa tutmuşsunuzdur demektir. Bu ise zorluk demektir. Bu ise inanılmaz ölçüde baskı demektir. Ve tabii dünyanın her yerinde egemenlerce aforoz edilmek demektir.
Buna karşı söyleyecekleriniz varsa o zaman inadınıza, yüreğinize, beyninize ve ne kadar yaşam emaresi gösteren hücreniz varsa yüklendikçe yükleneceksiniz.
Dağlara Kürdistan’a bu şart altında çıkılıyor. Devrimciliğe bu temelde katılım yapılıyor.
Denilecek ki herkes böyle bir çıkışı ve katılımı yapmıyor...
Herkes gelirken söylediklerimizin tümünü hesaplamaya biliyor. Lakin dağlara gelinmiş ise, az bir şey PKK'nin suyunu içmeye başlamış ise, burada devrimcilik artık öğrenilmeye başlanacak ve bu işin ne kadar zor olduğunu da bilince çıkaracaktır. Çünkü dağlarda yaşamın kendisi yeniden ele alınıyor. İnsanlığın kaybettiği daha doğrusu bir avuç çapulcu tarafında tarihin ilk şafaklarından sonra kaybettirildiği o eşitlikçi, adaletçi ve ortakçı yaşam dağlarda yeniden kuruluyor, yeniden inşa ediliyor.
Bunun için diyoruz ki, dağlar arayışları büyük olanların yeridir. Dağlara sıradan olanlar gelemez. Gelseler bile buralar onlar için değildir. Başkaları gibi ev barkla uğraşmak isteyenler, para pul peşinde koşmak isteyenler, mal mülkü kendilerine dert edenler, bireysel ilişki peşinde koşanlar buralarda uzak dursunlar.
Yok, bunların tümünü elinin tersiyle itenler bir adım öne çıksınlar.
Yeni bir yaşam için yürekleri atanlar bir adım öne çıksınlar.
Özgürlük arayışlarını hayata geçirmek isteyenler bir adım öne çıksınlar.
Hayalleri varsa ve bu hayallere bağlı yaşamak istiyorlarsa ve bu hayallerini haksızlıklara karşı mücadelelerle birleştirmek isteyenler bir adım öne çıksınlar.
Çığlıklarını tüm dünyanın duymasını istiyorlarsa, haykırışları Kürdistan’da ta dünyanın öbür ucuna kadar ulaştırmak istiyorlarsa bir adım öne çıksınlar.
Evet, yürekleri dağların dorukları gibi atanlar, yürekleri şahikalarda atanların tümü bir adım öne çıkıp dağların yolunu tutsunlar.
Çünkü dağlar böyle olanların yeridir. Hayal dünyalarını gerçekleştirmek isteyenlerin yeridir. Romantizmi derinliğine yaşamak isteyenlerin yeridir.
Nihayetinde özgürlüğe inadına aşık olanların yeridir. Dağlarının ve dağlılarının aşkına güvenmenin yeridir.
Ve bunun için diyoruz ki, arayışları yüksek olanlar dağlara hem de dağların zirvelerine…
Dağlara, özgürlüğün ve barışın teminatı için dağlara…
K. Nuda