İktidarda olduğu on yıla aşkın süreden beri sanal bir dünya yaratarak Türkiye’yi tozpembe hayallerde yaşatan AKP, aslında dış politikada Türkiye halklarının her türlü maddi ve manevi değerlerini emperyalist güçlere peşkeş çekerek elde ettiği nakit krediyi içte Türk-İslam faşist zihniyetiyle birleştirerek başta Kürt Özgürlük hareketi ve onun şahsında Kürt halkı olmak üzere tüm halkların kanının emmiştir, emmeye devam etmektedir. Bir yanda başta Kürt halkı olmak üzere yoksul Türk halkı, işçiler, emekçiler, köylüler, kadınlar, öğrenciler, farklı etnik ve inanca sahip halklar kısacası ülkenin büyük çoğunluğu kan kaybederken, diğer tarafta ise başta Erdoğan olmak üzere AKP çevresinin göbekleri ve cepleri bu kanla şişmektedir. Ülke çoğunluğunu sömüren bu azınlığın gözünü çıkar hırsı o kadar bürümüştür ki, Erdoğan adeta kendini Tanrı ilan ederek herkesi “hizaya çekmeye” çalışmaktadır. Yani çılgın sömürgeci egosunu tatmin etmek için devletin tüm imkânlarını arkasına alan Erdoğan, Machavelli’yi aratmamaktadır.
Erdoğan’ın ve AKP çevrelerinin doymak bilmeyen egoları yüzünde Türkiye’nin adım adım bir felakete gittiğini, çatlakların her geçen gün genişlediğini, yıkılmanın an meselesi olduğunu artık herkes biliyor. Öyle ki Türkiye halkları her an yıkılma olasılığı olan AKP enkazının altında ne yapacağını bilememektedir. APO’cu Kürt halkı dışında neredeyse ülkenin çoğu, kesilmeyi bekleyen kurbanlık gibi kendini Tanrı- Kral Erdoğan’ın iki dudağı arasında çıkacakların insafına terk etmiş bulunmaktadır. Açıkça dilendiremezlerse de AKP’nin sanal cilalarının derinleşen çatlakları gizlemeyeceğinin farkındalar. Ülke gerçekliği böyle iken, AKP enkazından ilk nasibini alan insanlık olmaktadır.
Bildiğiniz gibi birkaç gün önce Wan’da meydana gelen şiddetli depremin ardında ortaya çıkan dramatik manzara, AKP enkazında insanlığın nasıl ezildiğini tüm dünya görmek durumunda kaldı: Deprem olmuş, yüzlerce insan göçük altında, binlercesi evsiz kalmış, hava soğuk, insanlar zor durumda ve çaresiz...Fakat derhal orada olup insanlara yardım edecek devlet yani hükümet yani AKP ortalıkta yok. Halkın en ufak demokratik gösterisinde bile oraya binlerce asker, polis, ajan, görevli gönderen Erdoğan, adeta sıra kadem basarak deprem rantını hesaplıyor.
Yaşananları anlatmak o kadar zor ve insanlık için utanç verici ki, insan ne söyleyeceğini bilemiyor…
Erdoğan, makamıyla, hükümetiyle, valisiyle, medyasıyla, faşist zihniyetlileriyle kısacası tüm gücüyle Wan halkı şahsında Kürtlerden intikam alayım derken aslında insanlığı utandırmakta ve öldürmektedir.
Erdoğan, üşüyen elleriyle ıslanan iri siyah gözlerini silmeye çalışan Wanlı Kürt çocuğunun ızdırabından haz alacak kadar aşağılaşmış ve insanlığı da aşağılamaktadır.
Erdoğan, insanın tüylerini diken diken eden Wan soğuğunda Wanlı aileye gelen yardımı çalarak, iktidarının çıkarına saklayacak kadar insanlık hırsızı olmuştur.
Erdoğan, Wan’daki insanlık dramını saklayarak ve yandaş medya ile manipüle ederek, insanlığı diri diri gömmekte ve onun üzerine saltanatını inşa etmektedir.
Erdoğan, dünyanın her yerinde gelen insani yardımları elinin tersiyle iterek, insanlığı kendi sömürgeci ve intikamcı egosuyla ayaklar altına almaktadır.
Erdoğan, tüm Kürt halkını yasa boğan Wan acısına aldırmadan askeri, siyasi, ekonomik savaşına hız vererek, insanlığa savaş açmaktadır.
İnsanlık kiri ve katili olan Erdoğan listesini kitaplarca uzatabiliriz. Fakat kısacası, iktidara geldiği günden Wan depremine kadarki sürede Erdoğan pratiğini yani AKP’yi eleğe vurduğumuz zaman ortaya çıkan yegane sonuç: ERDOĞAN, İNSANLIK İÇİN BİR UTANÇTIR VE ERDOĞAN GİBİLERİNE İNSAN DENDİKÇE HAYVAN OLMAK TERCİHTİR!
Mem AMED