HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

9 Temmuz 2011 günü HPG gerillalarımız iki rütbeli TC askerini esir almışlardır.

Esir askerlere karşı geçmişten beri izlediğimiz muamele biliniyor. Onlarca kez esir aldığımız askerleri aracılık yapan heyetlere teslim etmişizdir. En son 2007 Oramar’da 8 TC askerini ve daha önce de Dersim’de bir TC askerini aracılık yapan insan hakları derneklerine, aydınlara, sivil toplum örgütlerine ve siyasal partilere güvenlikli ve sağlıklı bir şekilde teslim etmişizdir. Dediğimiz gibi önceki yıllarda da onlarca kez bu sağlıklı ve güvenlikli teslim etme işlemini yapmışızdır.

Ancak durumu yakinen bilenler ve izleyenler bilir ki her defasında TC devleti adeta kendi askerlerinin ölmesi için her şeyi yapmışlardır. Hatta çoğu kez teslim edilen yani devlete iade edilen askerlerine karşı davalar açarak onları tutuklamışlardır.

En son 2007 yılında Oramar eyleminde esir alınan askerlere karşı TC devletinin ve özelde de ordusunun yaptığını herkes kendi gözleriyle görmüştür. Bu kadar insani özden uzak, yoksun ve asosyal bir ordu yapısını dünya da göremezsiniz. “Neden teslim oldular, ölselerdi ya” demeleri hatırlardadır.

Şimdi iki rütbeli asker yeniden gerillalarımızın elinde bulunmaktadır. Ve şunu da açıkça söyleyelim: bundan sonra daha fazla asker Kürdistan yollarında esir alınacaktır. Buna polislerde dâhil edileceklerdir. Nedeni ise Kürdistan’da bu şekilde baskı, zulüm ve operasyonlar devam ettikçe kimse bizden daha başka bir yaklaşım beklememelidir. Bu birinci husus.

İkinci husus öncelikli olarak TC devleti ve askeri güçleri bizim amacımızın asker öldürmek olmadığını da iyi bileceklerdir. Öldürmek istesek her gün bu tür eylemlerle Kürdistan’da ve de Türkiye’de askeri rütbelilere yaşamı haram ederiz. Bu ülkede en kolay iş herhalde budur. Ancak bizler Kürdistan gerillaları olarak amaçlarımıza uygun hareket etmeyi ilkesel olarak benimsemiş bir gücüz. Bu ilkelerimizin önemli bir tanesi halkların kardeşliğine olan inancımızdır. Bunun için öncelikli hedefimiz öldürmek değildir. Kangrenleşmiş siyasal bir sorunun, TC devletine, yıllardır süregeldiği faşizan yöntemlerle çözülemeyeceğini göstermektir.

Üçüncü husus ise; TC askerliğine gidenlerin bundan böyle bu durumu bilerek askerlik yapmalarını istiyoruz. Hiçbir yerde Kürdistan’da TC devleti adına savaşmak için gelenlerin yaşamlarının garantisi yoktur. Ve yukarıda da belirttiğimiz gibi bu giderek daha fazla gelişecektir. Bunun için hiçbir kimse Kürdistan’da askerlik yapmaya gelmesin. En azından bugün ki koşullarda faşizan uygulamalar gündemdeyken ve Kürt sorunu gibi tarihi bir sorunu devlet ve hükümet çözmeye yanaşmazken hiçbir Türk genci Kürdistan’da askerlik yapmaya gelmemelidir.

Dördüncü olarak ise; yukarıda söylediklerimiz polisler için de geçerlidir. Kürdistan’da var olan sorun çözülmedikçe hiçbir kimse Kürdistan’da polislik yapmamalıdır. Polislik yapanlar ortaya çıkacak tablo karşısında kendileri sorumlu olacaklardır.

Beşinci husus olarak ise; biz esir aldığımız askerlere her zaman Cenevre sözleşmeleri temelinde bir yaklaşımı esas aldık. Ve bundan sonra da bu yaklaşımımız devam edecektir. Ne var ki TC devleti askerlerin esir alındıkları alanlara çok yoğun saldırı operasyonları yapmaktadır. Bu durum askerlerin yaşamlarını tehlikeye atmaktadır. Gelişecek olası bir çarpışmada kimse askerlerin yaşamasının garantisini veremez. Kaldı ki faşizan yöntemleri uygulayan bu ordu gücü çok yoğun savaş araçları kullanmaktadır. Öyle ki rasgele arazileri taramakta ve yakıp yıkmaktadır. Bu durumda dediğimiz gibi kimse ama kimse askerlerin hayatta kalacağı güvencesini veremez. Gerillanın, TC devletinin yürüttüğü saldırılar altında askerleri koruması oldukça zor olacaktır.

İşte bunun için diyoruz ki öncelikli olarak esir alınan askerlerin aileleri, insan haklarına duyarlı çevreler ile bizatihi siyasal cephenin temsilcileri araya girerek askeri operasyonları durdurmalı ve esir askerleri teslim alabilmek için inisiyatif kullanmalıdırlar. Esir alınan askerlerin sağlam bir şekilde ailelerine teslim edilmeleri için bu inisiyatif şarttır.

Kendi cephemizden şunu belirtiyoruz; gerillalarımız geçmişten beri Cenevre Sözleşmelerine sadık kalmışlardır bundan böyle de bu sadakatini koruyacaklardır.

Hayri Engin