İşgalcinin Kimyasını Bozmak
Herhalde dünyada bir insanı ya da toplumu yok saymanın en kötü tarzı o bireyin ya da toplumun düşüncede bile olmadığını düşünmektir. Düşünce de bile olmayan birilerine gösterilecek yaklaşım ise umursamazlık olacaktır.
Birilerini ezebilirsiniz, bastırabilirsiniz, olmaması için elime edebilirsiniz, yok edersiniz, sömürebilirsiniz. Daha başka anti insani yaklaşımlarda da bulunabilirsiniz. Ancak bu anti insani duruma karşı bireyler yada toplumlar refleks gösterirler. Kimileri en sert direnişe geçerek, kimileri içine kapanarak, kimileri çocuk doğurmayarak, kimileri intihar ederek, kimileri bu baskıyı, sömürüyü kabul etmediğini başka başka yöntemlerle hissettirerek bunu yapar.
Ancak siz bir bireyi ya da toplumu umursamazsanız orada ortaya çıkacak tablo çok daha kötü bir şekilde tahripkârdır. Zamanında İsmail Beşikçi Hoca bu durumu devletlerarası sömürge statüsü olarak değerlendirdi. Kimisi buna sömürge bile denilmeyecek kadar dıştalamak ve umursamazlık dedi.
Umursanmamışlık belki de dünya da psikolojik özel savaşın en derinidir. Özel savaşların anası gibi bir durumdur. Birilerinin var olduğunu hiç görmemekten gelerek, o “var olanının var olmadığının” hissiyatını yaratarak birilerini hiçleştirmedir.
Hiçlilik psikolojisi korkunç bir durumdur. Bir insanı bitirmek istiyorsanız, bir bireyi ruhsal olarak çökertmek istiyorsanız, bir bireyi kendisiyle kavga eder hale getirmek istiyorsanız, bir bireyi kendisine karşı öz güvensiz kılmak istiyorsanız, bir bireyi hasta ve patolojik kılmak istiyorsanız, öyle bir bireyin olmadığını, öyle bir bireyin bir hiç olduğunun durumunu yaratın, gerisi yukarda dile gelenlerin gelişmesi ve yaşanmasıdır.
Kürdistan’da işgalciler çok bilinçli bir şekilde bir halka karşı umursamazlık politikasını geliştirmişlerdir. Ve bu politikayı da ısrarla sürdürmek istiyorlar. Kürt halkını ne kadar umursamazlarsa o kadar Kürt halkını ruhsal sahada kendilerine bağlı kılacaklarını düşünmektedirler. Yukarıda dile getirdik; umursanmayanların psikolojisi ağırlıklı olarak ilgi beklemeye dönük, çaresizlik psikolojisidir. Bir kere bu yaratıldı mı bu psikolojiyi yaşayanları kendi merkezi ekseninde tutmak zor olmamaktadır.
İlgi bekleyenleri tatmin etmek kolaydır. Kandırmak rahattır. Yönlendirmek basittir. Bir şeylere razı etmek zor değildir.
Aynı biçimde bu kez tersinden umursamayanlar kendilerine son derece güvenirler, rahat olurlar, üstün bir psikolojileri vardır. Yaptıklarını hak görürler. Onlar ilgilenecek olanlardır. Onlar buyurgan olanlardır. Onlar bu toprakların sahibidirler. Onlar efendidirler. Onlar her şeydirler.
İşte bu durumu tersine çevirmek gerekiyor. Özgürlük hareketi tam 30 yıldır bu durumu tersine çevirmek için amansız bir mücadele vermiştir. Bunun için 20 bin gerilla can vermiştir. 20 bine yakın yurtsever insanımız katledilmiştir. 4 bin köyümüz yakılmıştır. Düşman Kürdistan’ın adeta virane çevirmek için her şeyi yapmıştır. Buna rağmen mücadele durdurulamamış ve Kürt halkı kendisini hissettirecek duruma getirmiştir. Kürt halkı artık umursanan hale gelmiştir. Kürt halkı kendi farkına vararak, kendine güvensiz olan ruh halini aşmaya dönük ciddi bir mücadele içerisine girmiştir. Kendi kaderini artık kendi eline almıştır. Artık kendine güvenmektedir. Ve kimsenin ona tepeden bakılmasına izin vermeyecektir. Ve buna kimsenin cüret etmesine de izin vermeyecektir.
Ancak Kürt halkının kendisine bu kadar güvenmesi yeterli değildir. Bu kendisi olma durumu, işgalcilerin Kürdistan’da kendilerini işgalci görmelerine yetecek kadar değildir. Bunun için öncelikli olarak işgalcinin kimyasını bozulması gerekiyor. Umursamazlık psikolojisinin yıkılması gerekiyor. Umursamayanın umursanmadığının hissettirilmesi gerekiyor. Bunun yolu ise Kürdistan’da işgal konumda olan polisine, askerine, öğretmenine, savcısına, memuruna özcesi her türlü devlet görevlisine öyle bir umursamazlık yaklaşımı gösterilmelidir ki, bu işgalci gücün memurları kendilerini bu ülkede yabancı ve işgalci hissetsinler. Bu işgalci memurlara karşı sadece ve sadece kendi dilimizle konuşulmalıdır. Kendi dilimizle konuşmasak bile bu işgalci memurlarla konuşulmamalıdır. İşgalci memurlar, burada bu tavırlarıyla ya yabancı olacaklar ya da sağlıklı bir insan gibi Kürt halkıyla el ele onun özgürlük mücadelesinin yanında yer alarak bu toprakların baş tacı olacaklardır.
Evet, işgalcinin kimyasını bozmak gerekir. Bunu yapacak olan ise yıllardır dimdik ayakta duran onurlu direnişiyle destan yaratan halkımız olacaktır. Onun genci, onu çocuğu, onun anası, onun kadını, onun babası, onun imamı. Özcesi komple Kürt halkı olacaktır.
Kasım Engin
- Ayrıntılar