HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

gerillanin basarisiKürdistan gerillası 30 yıllık emeği ve çabasının bir ürünü olarak bugün tarihinin en sonuç alıcı noktasına gelmiş bulunuyor. Kürdistan Özgürlük Hareketi, içinde bulunulan dönemi bir final dönemi olarak niteliyor ve sorunun çözüm noktasına geldiğini belirtiyor.

Bir heyecan tüm Kürdistan dağlarını ve sokaklarını sarıyor.

Dağlarda gerillanın yaktığı devrim ateşi, dalga dalga yayılıyor. İşçisi, emekçisi, memuru, öğrencisi, esnafı, siyasetçisi, hukukçusu, gazetecisi, ev kadını, yerel yöneticisi, zindandaki tutsakları ve tüm toplumsal kesimleriyle bir halk bu ateş etrafında toplanıyor; özgürlüğe koşuyor.

Çelê’de, Şemzînan’da, Elkî’de ve Oramar’da alan hakimiyetini kuran gerilla, halka saldıran faşist unsurlara aman vermiyor. Kavuşmuş olduğu yüksek kabiliyetle, gerilla Bingöl’de ve Kürdistan’ın hemen hemen tüm şehirlerinde devlet güçlerinin halka yaptığı saldırıya anında yanıt veriyor.

Gerillanın bu askeri performansı, kış boyunca Kürt Özgürlük Hareketi’ni Sri Lankavari yöntemlerle yok etmeyi hükümete telkin eden danışmanların yüzünü kara çalıyor.

Kuzey Kürdistan şehirlerinde Kürt halkı çocuklarını asimilasyon odağı olan Türk okullarına göndermiyor, devletle Türkçe konuşmuyor, çocuklarını askere göndermiyor, mahkemelere gitmiyor ve devletin kendisine bomba yağdırmak için zorla almış olduğu vergi adı altındaki haracı ödemiyor. Kendisine faşizmi ve ölümü reva gören zihniyete karşı, halk olmaktan doğan doğal haklarını, yani onurunu savunuyor.

Bütün bunlarla birlikte, Batı Kürdistan halkı özgürlüğünü garantileme yolunda Kuzey, Güney ve Doğu’daki kardeşlerini selamlıyor.

Yani dünyadaki, bölgedeki ve ülkemizdeki siyasi ve askeri gidişat, PKK Meclisi’nin 2012 yılı başında yapmış olduğu tespitlerin ne kadar da doğru olduğunu kanıtlamış oluyor.

Yani Kürt Özgürlük Hareketi, yalnızca kendini imha etmek isteyenlere askeri olarak yanıt vermiş olmuyor, aynı zamanda siyasi olarak da süreci daha iyi okuması sonucu en doğru adımları atarak sonuç alıyor.

*****

Önder Apo’nun etrafında kenetlenen Kürt halkı, sömürgeci Türk faşizmini temizlemeye başladı. Ruhlarda öldürülen sömürgecilik, artık yaşamın her alanında yalnızlığa terk ediliyor.

Kış sürecinde özgürlük gerillalarına ölümü dayatanlar, bugün Bingöl’de, Çelê’de, Şemzînan’da, Oramar’da ve Elkî’de olduğu gibi kışlalarından çıkamaz bir halde hesap veriyorlar.

Tek çare olarak gerçekleri halktan gizlemeyi, bu çerçevede de; Sahte operasyon haberleri vermeyi ve bu haberlerde kendi vermiş oldukları kayıpları sanki gerilla vermiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Ama bunu da yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar.

AKP’nin bütün kabinesinin yüz ifadesi, Ağustos ayının başında “Şemdinli’de 115 terörist öldürüldü” diyen R. T. Erdoğan’ın o anki yüz ifadesini almış durumda.

Pardon! Biri hariç.

İçişleri Bakanı İ. Naim Şahin, diğerlerinin aksine, Angelina Jolie’yi ne kadar sevdiğini göstermek için takla atarak kahkahalar inletirken memlekette neler olduğundan pek haberdar değil galiba.

****

AKP hükümetinin temsil ettiği Türk sömürgeciliği bir yıkılış sürecine girmiş bulunuyor.

Böylesi bir yıkılış sürecinde, ortaya koyduğu bütün projeleri hezeyana uğrayan, Başbakan’ın Başdanışmanı ise sırf kendini haklı çıkarabilmek için Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin yönetimine dil uzatıyor.

Bir halkın özgürlüğü için tüm yaşamını feda eden, bu halkın öz evlatlarına dil uzatmak yerine, danışmanı olduğu zat’a ve kuruma aklıselim telkinlerde bulunsa en doğru davranışı yerine getirmiş olacak. Ancak halkların eşit-özgürlüğünü ve kardeşliğini değil de, ırkçı-milliyetçiliği kendisine temel ilke edinmiş faşist zihniyetli bir dalkavuktan böyle erdemli bir davranışı beklemek biraz saflık olur.

***

Bu nedenle bu yazımda kendisiyle polemik yapmak ve sayfalarca yazıyla (hem bizim zamanımız gitmesin, hem de okuyucu çok yorulmasın) ona hak yolunu anlatmak yerine, aşağıda linkini verdiğim Zagros parçasını eklemeyi daha uygun gördüm.

Âdem olan anlayacaktır.

Erdal Pîr