Öncelikli olarak dünya emekçi ve özgürlükçü kadınların 8 Mart bayramını kutluyor, tüm günlerin 8 Mart olmasını dileyerek başlamak istiyorum.
Yıllar önce gerillanın kadın kimliğine yaklaşımını ele alan bir makale kaleme almıştım. Bu makaleyi olduğu gibi buraya alarak, gerillanın kadın özgürlüğüne ve onun mücadelesine yaklaşımını ne olduğunu anlatmaya çalışacağız.
“Gerilla Cins Özgürlükçü Kimliktir
Gerillayı neredeyse tüm toplum askeri bir güç olarak bilir. Dünyanın başka sahalarında bu böyle olabilir, ancak dünyanın birçok sahasında gerillanın kimliği askeri olmaktan ziyade, siyasal bir kimlik olduğunu da hepimiz biliriz. Ve biz biliriz ki birçok yerde romantizmin, kültürleşmenin, başkaldırmanın, kendisi olmanın, insan olmanın kimliğidir de gerilla.
İlk elden Che’yi gösterebiliriz. Che hiçbir zaman askeri bir kimlik olmamıştır. O her zaman halkların yanında, egemenlere onun deyimiyle Yankeelere karşı başkaldırının sesi olmasını bilmiştir. Bir de biz Che’nin ne kadar romantik olduğunu da hep okuyarak, dinleyerek gerillanın büyüdüğü biliriz.
Kürdistan dağlarına adım atarken de biz, PKK’nin askeri kimliğinden dolayı yola çıkmadık. Bu bizim içerimizde -belki de Kürdistan gerillasının yüzde 95’inde-vardır. Sadece savaş için ve askerlik için gelenler de elbette vardır, belki de halen o biçimde katılanlar da vardır. Bu da yadırganan bir durum değildir. Bu kadar zulme ve baskıya karşı insanın kendi içerisindeki haykıran sesi dindirmesi her zaman olanaklı olmadığını da biliyoruz. Bunun için de dağların yolunu tutarak yılların intikamını almak için mavzere yüklenmek anlaşılırdır da.
Gerilla ezilenin sesi olarak ezilene ses kazandırmanın adıdır bizde. Gerilla körleştirilmiş gözlere göz olmanın kendisidir. Sağırlaşmış kulaklara duyma yetisi kazandıran en büyük insan eylemi olarak, yeni insanı yaratmanın en etkili ve sonuç alan politik eylemidir.
Ancak Kürdistan’da gerilla bunların daha ötesinde bir gerçekliğe sahiptir. Başka halkların gerillasında eşitlik, adalet, ekmek, özgürlük gibi kutsal kavramlar çok önemli yerler tutarlar. Hiç şüphe yok ki bu özgürlük mücadelesinde de o kadar önemlidir. Dediğim gibi özgürlük mücadelesinin ancak’ları vardır.
Bu ancakların başında gerillanın dünyaya felsefik bakışıdır.
1-Mal ve mülkten gözü olmayan dervişten daha derviş, bir lokma bir hırka felsefesinin daha da ötesinde bir mülksüzlüğü savunur ve ona göre yaşar gerilla.
2-Canını inandığı davaya hiç gözünü kırpmadan feda eden bir eylemcidir. Öyle ki gerillanın en büyük komutanlarından Kemal Pir “yaşamı uğruna ölecek kadar çok seviyoruz” diyerek geleceğin güzel ve özgür yarınları için seve seve ölümün üzerine gitmişlerdir. Hani Che’nin o meşhur “eğer sesimiz cepheden cepheye yankılanacaksa… Ölüm nerede gelirse gelsin hoş gelir sefa gelir” sözü var ya öyledir özgürlük savaşçıları.
3-Kadın-erkek ilişkilerinde klasik ailesel ilişkileri reddederek her türden kölecileştirici ilişkilerde öcü gibi kaçar gerilla. Toplum gerillanın bu özelliğinden dolayı birçok alanda evliyalara benzetir onları.
Bu üç felsefik bakışın üçüncüsü dünya ölçeğinde ele alınacak olursa çok ayrıksı duruyor. Belki birincisi de öyle duruyor. Ancak biz biliyoruz ki birinci şıka göre yaşamak isteyen çok gerilla ve devrimci vardır. İnsanlık var oldukça da böyle kendisini kir pastan uzak tutmak isteyen insanlar hep var olacaktır. Dediğimiz gibi üçüncü husus neredeyse sadece ve sadece Kürdistan özgürlük mücadelesine ait bir yaklaşımdır. Halkımız gerillanın bu özelliğinden dolayı kutsallık mertebesine taşırırken gerillayı, emperyalist güçler gerillanın bu özelliğinden dolayı aforoz ediyorlar onları. Ve çok ilginçtir ama bir dönemler gerillokluk yapanlarında en çok zorlandıkları hususta budur. Gerilladan kaçan tiplerin yüzde 99’u Kürdistan gerillasının bu temel felsefik bakışını yeterince kendilerine yediremedikleri için kaçmışlardır. Kimisi tam hain olmuş, kimisi ihanet etmiş, kimisinin de tüpü biterek gidip bir köşelere çekilmişlerdir. Böylesine tiplerin gerilla sahasından ayrılmaları tuhaf değildir, tuhaflık o dur ki bu enerjileri bitmiş, barutları kalmamış gerillokların kaçış ve ihanet ediş nedenlerini oraya buraya bağlamalarıdır. Hâlbuki temel nedenlerin başından bu husus gelmektedir.
Gerillanın en temel özelliğinin dayandığı tarihi bir arka planı vardır. Bu arka planı aydınlatan Önder Apo’dur. Daha doğrusu gerillaya özellik olarak kazandıran Önder Apo’dur.
O da: insanlığın kadın rengiyle başlamış olmasıdır. Gerilla insanın toplumsallaşmasını sağlayan temel gücün ana yanlı sistem olduğuna inanır. O insansı özeliklerini tümü ana yanlı sistemle hayat bulmuştur. Adalet, eşitlik, özgürlük, paylaşımcılık, ortaklık, komünallik, kolektiflik, kardeşlik, şefkat, açıklık, duygusallık. Ve tabii ki daha insanın ruhu ile ilgili ne kadar güzel yan varsa onu da sayın.
Gerilla insanlığın üçlü kirli ittifak olarak bilinen; şaman yani rahip, askeri şef yani avcı erkek ve anaların yanında ve gölgesinde tecrübe kazanmış ihtiyar erkek yani gerontokratların ortaklaşması ve kadına karşı geliştirdikleri komplolarla kirlendiğine ve bozulduğunu da inanır. Ardından da hiyerarşi, tahakküm, sınıf, devlet, sömürge, köle, vahşet, kan-revan, katliamlarla kirletilmiş bir insanlık.
Tarihin yeniden güzel, eşit, paylaşımcı, adaletli, özgürlükçü, komünal günlere geri dönmesi için ana yanlı özelliklere sarılmayı savunur gerilla. Bu bağlamda gerilla ana yanlı bir ideolojik, felsefik, politik ve kültürel zihniyete sahiptir. Bu ise kadına yakın durmak demektir. Gerilla kadına yakın duran ve ona karşı saygıyı en yükseklerde tutan gizemli güçtür.
Denilecek ki kadına saygıda kusur eden yok mudur? Vardır ama onların da ne halde olduğu bilen bilir. Özgürlük dağlarında hiç kimse ama hiç kimse dudak bükerek kadınla konuşamaz, kem gözle bir kadın gerillaya yaklaşamaz. Bunu yapan gerilla yıllarca sosyal tecridi göze alacak gerilladır, daha doğrusu gerilloktur. Çünkü gerillanın temel mantalitesi kadına saygı temelinde inşa edilmiştir. Hiçbir güç resmi ortamlarda kadın özgürlük çizgisini tartışamaz, dil uzatamaz. Gayri meşru ortamlarda dedikodular yaparak, ya da verilen yetkileri kötüye kullanarak bunu yapanlar var mıdır? Vardır, ancak böyleleri ya gerillok olurlar ya da verilen yetkileri hızla ellerinde geri alınır. Özcesi özgürlük dağlarında herkes kadına saygı duymak zorundadır. Bu temel bir zihniyet yapılanmasıdır gerillanın zihin yapısı.
Gerilla cins özgürlükçü kimliktir dedik. Her gerilla yoldaşına başka gözle bakamaz. Bakmaz da. Bu yaklaşım da elbette yetmez. Kimilerine göre bu yaklaşım ileri bir yaklaşım olabilir. Ancak Kürdistan gerillası için bu da yetmez. Yoldaşı bir kadın gerillaysa, kadın olduğunu bilerek ona saygıda kusur etmemeye özen göstermekle görevlidir. Ve karşısındaki yoldaşın bir kadın olduğu bilinciyle de ona eşit, kendisine, denk hatta geleceğin yaratılmasına en ciddi rol oynayacak gücün kadın olduğunu bilerek sonuna kadar pozitif yaklaşmasını da bilecektir. Ona öncülük rolü veren Başkan APO’ya saygıdan ve de kadına olan inançtan da bu saygılı yaklaşımı korur gerilla.
Kadının özgürlüğü için bir erkek gerillanın yeterince gücü yoksa kadına katacağı teorik ideolojik gücü yoksa o erkek gerilla, kadın özgürlük çizgisine zarar vermemek ve bir kadın yoldaşının gelişmesi önünde engel olmamak için kadın özgürlük çizgisine ve kadına saygılı yaklaşmasını bilerek kadın cinsine saygıda kusur etmemeye özen gösteren gücün kendisidir. Ve bu yaklaşımıyla dünya da gerillanın eşi benzeri yoktur. Uzun yıllar da böyle kalacaktır.”
Yeniden, tüm dünya kadınlarının yeni bir 8 Mart’ı kutlarken, tüm günlerin gerilla renginde kadın günü olması dileğiyle…
Kasım Engin