HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Kendisi olamayanların, yani özgüvenden yoksun olanların varacağı yer başkasına dayanarak yaşama arayışları olur. Bir kere insan kendisine güvensizliği yaşasın gelecek olan artık hep kendisine dayanak aramasıdır.

Son yazımızda belirttiğimiz gibi, “Çok uzatmadan böyleleri çok fazla öbür dünyalara bağlı yaşarlar, böyleleri çok fazla yalana dayalı yaşarlar, böyleleri çok fazla başkalarında yardım beklerler, böyleleri çok fazla tekniğe dayalı ya da çok fazla tekno manyak olarak yaşarlar, böyleleri çok fazla komplo teorileriyle yaşarlar” misali hep çarpık yaşarlar.

İnsan niçin tekniğe aşırı güvenerek yaşar, ya da tekniğe neden bu kadar bel bağlar, ya da neden teknik donanım yoksa insanlar kendilerini eksik ve yetersiz hissederler, ya da neden hep en iyi tekniği bulabilmek için olmadık taklalar atılır ya da ne bilelim neden tekno manyak olunur? Soruları böyle sıralamak mümkündür.

TC devlet yetkilileri oldum olası özgürlük hareketi karşısında en iyi teknik donanımla çıkmayı kendilerine en büyük baş arayış saymışlardır. Öyle ki gerillanın güçlülüğünü çoğu zaman gerillanın ellerinde bulunan büyük teknik donanıma bağlayanlarda doğrusu az olmamıştır. Hatırlayanlar bilir, dönemin sarışın faşist ABD ajanı hanım bizlerin Dersim eyaletinde helikopter hatta kobra tipinden kullandığımızı belirtmişti. Ve nice uçak savarlar, füzeler hem de Stinger türünden olanlarına sahip olduğumuzda doğrusu az söylenmedi. Ve güya ABD’liler bize hep en kaliteli olan M-16 silahlarını da bu zihniyet sahiplerine göre de az vermemişlerdir.

Bilemiyoruz ama Kürdistan’da geçmişte yaşanan birçok direnişte aynı söylemler tekrarlanmıştır. Örneğin Ararat direnişinde güya “binlerce Kürt isyancı katılmış da bunun için kahraman Türk askeri zorlanmış ve bunun için Ağrı direnişi geç ezilmiştir.” Onbinlerce Kürt direnişçisinden bahsediliyor tarihi belgelerinde. Ama direnişin lideri olan Nuri İhsan Paşa ise “bırakın on binlerce direnişçiyi keşke 500 savaşçım olsaydı” diye dert yanıyor. Demek istediğimiz şudur: kendine güvenmeyen zihniyetin, -belki de tarihe karşı haksız oluşundan dolayı duyduğu korkudur-  ki bu öz güvensizlik oluşmuş olsun-varacağı yer böyle hayal mahsullü senaryolar üretmesidir.

Evet, özgürlük gerillasının ne kadar gelişkin tekniğe sahip olduğunu, bunu söylemeyenler ise ne kadar dağla bir olduklarını, güya ne kadar dağa alıştıkları yine felaket eğitimlerde geçtiklerini, bu konuda hızını alamayanlar hemen dünya da TC devletiyle araları ne kadar kötü devlet varsa hepsinin de gerillaya eğitim veriyordur gibisine hayalli senaryolarda üretiyorlar. Bunun karşısında TC ordusunun tekniğinin ne kadar eski ve gereksiz olduğu, -son zamanlarda bunu polis teçhizatı için söyler oldular,- yine ne kadar eksik ve yetersiz ve eğitim gördükleri, yine ne kadar dağlarda uzak yaşadıkları derken dünyanın en fakir fukara asker tipini bize çizerler.

Tüm bu hikâyelerin varacağı yer nedir peki?

Öncelikli olarak dünyanın neresinde gelişmiş olan bir teknoloji varsa hemen onun peşinden koşulur, bunun için ne kadar gelişmiş ölüm tekniği varsa ne pahasına olursa olsun satın alınmak istenir, hatta bunun için kalas gibi olan adamlar takla bile atarlar. Silah ise silah, izleme teknikleri ise izleme teknikleri, savunma tekniği ise savunma tekniği, ileri teknoloji ise ileri teknoloji, yeter ki yeni marka olsun, yeter ki Ortadoğu’da bulunmasın, yeter ki biçimi güzel olsun, yeter ki başkalarının verdiği veriler göz kamaştırsın. Yeşil faşist olan başbakanın iki de bir predatörlerin, heronların, süper kobraların peşine nasıl takıldığını bilirler. TC’nin Mehmetçik ve polisçik basınına bakanlar ise neredeyse birçok sayfası dünyanın en gelişmiş ölüm tekniklerine ayırdıkları her halde gözlerden kaçmaz.

Evet, işte özgüvensizliğin yarattığı tekno manyakların varacakları sonuçlardan sadece birkaç tanesini sıraladık. Siz bu çökmüş ve dengesiz ruh haline bir de geri bırakılmış, eğitimsiz, donanımsız derken, küçüklük kompleksli durumu da eklerseniz ortaya çıkacak olan tümden kendisini pazara sunan, af buyurun ama kendisine alıcı arayan o maluma benzeyen bir durum ortaya çıkar.

TC devleti, hükümetleri, teknokratları, müsteşarları, cümle cemaat ordusu ve ne varsa hepsinin ortak fobileri; “yetersiziz, eksiğiz, geri kalmışız, tek başımızayız, dostumuz yok, herkes bize düşman, çevrelenmişiz, kuşatılmışız, bizi parçalamak ve bölmek istiyorlar” gibi hastalıklı fikirlere sahip olmalarıdır.

Siz düşünün böyle düşünen, böyle var olan, böyle yaşayan bir zihniyet, ruh halinin yapacağı ilk elden ne olabilir? İlk elden böylelerinin yapacakları ellerini uzatarak yardım aramalarıdır. Ve bu yardımı da tabii ki kimden isteyeceklerdir diye sorarsak, verilecek cevap kesinlikle bu dünyanın en vurucu güçlerinden denilecektir.

İşte tekno manyaklık dediğimiz durumun kendisi de zaten budur. TC devleti ve yetkililerinin kendilerine güvensizliklerinden kaynaklı dünyanın neredeyse her yerine kendilerini pazarlayarak sözde güven tazeliyorlar. Hâlbuki öz güvensizlik teknikle giderilmez. Giderilemez de. Özgüvensizliğin giderilmesinin birinci yolu ruh halini düzelterek vicdanen rahatlamaktan geçer. Öncelikli olarak suçlu durumdan kendini çıkararak rahatlamaktan geçer. Başka halklara karşı işlenen onca suçu itiraf ederek kendisiyle yüzleşmekten geçer. Belki de TC devlet geleneğinde merhamet yoktur. Ama unutulmasın ki bu coğrafyada yaşayan Ermeniler kadar merhametli kimseyi bulamazsınız, Asurîler kadar kimseyi merhametli bulamazsınız, Kürtler kadar kimseyi merhametli bulamazsınız, Yunanlar kadar kimseyi merhametli bulamazsınız, evet Romenler gibi, Araplar gibi, Türkmenler gibi, Lazlar gibi, Çerkezler gibi, Aleviler gibi, Yezidiler gibi ve gerçekten bu toprakların ne kadar renkli kavmi ve dini inanç gurubu varsa hepsinin merhametli olduklarına inanarak kendinizle yüzleşerek, suçlarınızı itiraf ederek kendinize gelirseniz, öz güvensizliği aşacak ve biraz da olsa güven dolu olarak tekno manyak olmaktan kendinizi kurtararak normal insan olmayı başarabileceksiniz.

Kasım Engin