HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

gizlioperasyon parisParis katliamı üzerindeki sis perdesi önemli ölçüde kalkmış durumda. Gerçi AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in daha olayı hiç kimse duymadan açıklama yapması ve bir suçluluk psikolojisiyle “PKK içi infaz” diyerek suçu PKK’ye atmaya çalışması bizim için olayın aydınlanmasını sağlamıştı. Başbakan Tayyip Erdoğan ile AKP yandaşı basın da aynı yönde açıklamalar yapmışlardı. Biz bunları değerlendirerek, hem Paris katliamının AKP işi olduğunu tespit etmiş, hem de başka ne kadar benzer saldırı planlamış olduğunu AKP’lilere sormuştuk.

Şimdi Fransız Savcılığından yapılan açıklama bizi doğrulamış bulunuyor. Olayı soruşturan Savcılık, suçlu olarak Sivas-Şarkışlalı Ömer Güney isimli bir kişiyi tespit edip tutuklamış durumda. Bu kişinin uzun süredir Avrupa’da oturduğu ve son bir-iki yıldır bazı Kürt kurumlarına girip çıktığı ifade ediliyor. Buna da dayanarak AKP’liler, eski savlarını yineliyorlar ve bu durumu kanıt gösteriyorlar. Tutuklanan kişinin yakınları ise Ömer Güney’in “Asla PKK’li olamayacağını” belirtiyorlar.

Böylece olay önemli oranda aydınlanmış ve büyük ihtimalle katil bulunup yakalanmış oluyor. Açıklanmış mevcut bilgiler dikkatle değerlendirilirse, bizce katilin bu kişi olması büyük bir ihtimaldir. Bu değilse bile ancak benzer özellikler taşıyan kişi veya kişiler olabilir. Mevcut verilerle katliam aydınlanmıştır: Ömer Güney Şarkışlalı bir şoven Türk milliyetçisi ve Kürt düşmanıdır. Türk istihbaratı ve kontrgerillası tarafından eğitilip örgütlenerek Avrupa’ya yerleştirilmiş ve kirli işlerde kullanılmak üzere bir ajan-provokatör olarak Kürt kurumlarına sızdırılmıştır. Şimdiye kadar neler yapmış olduğu henüz bilinmemektedir. Son olarak AKP’nin “PKK’yi imha ve tasfiye planı” çerçevesinde PKK Kurucularından Sakine Cansız’ı katletmek üzere AKP’den aldığı emri uygulamıştır. Bunların hepsini yaptıkları ve bildikleri için AKP’nin üst yöneticileri, herkesten önce açıklama yapıp “Olay içi infaz” diyebilmiştir. Sanki PKK’yi AKP yönetimi yönetiyor gibi! Olay bu kadar açıktır.

Bizim bu görüşlerimizi son olarak AKP’nin başka bir genel başkan yardımcısı olan M. Ali Şahin’in yaptığı açıklamalar da doğrulamaktadır. Hem de üstüne basa basa! M. Ali Şahin’in acayip sözleri, insana Truva Savaşlarındaki Aşil’in uygulamalarını hatırlatmaktadır. Bilindiği gibi Aşil, küçük kardeşini öldürdüğü için Hektor’un kapısına gider ve onu düelloya davet eder. Çaresiz düelloyu kabul etmek zorunda kalan Hektor savaşta yenilir. Hasmını öldüren Aşil, cenazesini getirdiği arabaya bağlayarak sürüyüp kendi mekânına götürür. Yani gitmiş, avını vurmuş, alıp götürmüştür. M. Ali Şahin’in Sakine Cansız için söyledikleri de bu söze benzemektedir: “Avrupa devletlerinden iadelerini istedik, vermediler, sonunu gördüler” demektedir. Cinayeti üslenmenin bundan daha net bir açıklaması olabilir mi? “İstedik vermediler, vurduk götürdük” demeye geliyor.

AKP Genel Başkan Yardımcısı M. Ali Şahin’in bizi doğrulayan açıklaması bununla da sınırlı kalmıyor. “Benzer olaylar yakında Almanya’da da olabilir” diyor. Allah söyletiyor derler ya, işte öyle bir açıklama! Peki kirli bir cinayet serisi örgütlemiş olduklarının bundan daha net bir açıklaması olabilir mi? Bu durum savcıları harekete geçirmesi gereken samimi suç itirafı değil mi?

Eğer M. Ali Şahin’in kendisi örgütlememişse, nerden biliyor Almanya’da da Paris’tekine benzer bir katliam olacağını? Almanya’daki PKK’yi M. Ali Şahin mi yönetiyor? Yoksa Almanya’daki Kürt kurumları içine de mi M. Ali Şahin’in ajan-provokatörlerini yerleştirdi? Öyle ya, bu iddiada bulunmanın başka yolu olamaz. PKK’yi M. Ali Şahin yönetmediğine göre, Kürt kurumlarına ajan-provokatör yerleştirmiş, onları yönetiyor. Ajan olarak Kürtlerin içine sızdırılmış profesyonel cinayet şebekeleriyle bu tür katliamlar tezgâhlıyor.

O halde M. Ali Şahin’in söyledikleri gerçekleşirse hiç şaşmamak lazım. Yakında Almanya’da da, başka yerlerde de benzer AKP saldırıları ve katliamları yaşanabilir. M. Ali Şahin’in itirafları bunu açıkça gösteriyor. Biz bu konuyu Hüseyin Çelik’e sormuştuk. Cevabı görev ortağı M. Ali Şahin’den aldık. Ustaları Tayyip Erdoğan da bu cinayet orkestrasını koordine etmeye devam ediyor.

Başta Kürt halkı olmak üzere tüm kamuoyu şu gerçeği çok iyi bilmeli: Entegre strateji politikası temelinde AKP, çok kirli bir “PKK’yi imha ve tasfiye planını” devreye koymuş durumda. Bu plana göre, Paris katliamına benzer bir biçimde belli sayıdaki PKK yöneticisi katledilecek! Bu liste hazırlanmış, plan yapılmış, cinayet timleri örgütlenip gönderilmiş durumda. Nasılki Tansu Çiller’in cebinde “Kürt işadamlarının listesi” var idiyse, şimdi de Tayyip Erdoğan’ın cebinde öldürülecek PKK yöneticilerinin listesi var. Her an Avrupa ülkelerinde olabileceği gibi, Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta veya İran’da, PKK’lilerin bulunduğu her yerde yeni PKK yöneticileri AKP planı doğrultusunda vurulabilir. M. Ali Şahin’in sözleri işte bu anlama gelmektedir.

Yanılmamak lazım, İmralı’da görüşme yapılıyor olması bunun önünde engel değildir. İşte görüşmeler var, barış oluyor, AKP bu tür saldırılar yapmaz dememek gerekli. Tersine Beşir Atalay’ın çizdiği entegre stratejinin gereği bu. Dahası İmralı’da görüşmeler yapıldığını bol bol propaganda ederek AKP, Kürt toplumunu ve demokratik çevreleri gevşetiyor ve beklenti içine sokuyor. Bu da kirli plan doğrultusunda yönetici katledebilmek için daha elverişli ortam yaratıyor. Tıpkı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yöneltilen komplo saldırısında yapıldığı gibi.

Özellikle Kürtler, AKP’nin bu kirli katliam planı karşısında duyarlı ve net olmalı. Bu konuda herhangi bir kuşku duyup yetersiz tutum içine kesinlikle girilmemeli. Tersinden herhangi bir panik, çevreden aşırı kuşku duyma gibi tutum ve davranışlar içine de düşmemek gerekir. Her alandaki Kürtler, son derece soğukkanlı, duyarlı ve örgütlü bir yaklaşımla önce AKP’nin kirli imha ve tasfiye planını tüm yönleriyle iyi kavramalı, ardından da gereken tedbirleri gecikmeden ve sağlam bir biçimde almalıdır. Özellikle PKK yönetici ve kadrolarının böyle bir duyarlılığı büyük bir ciddiyetle göstermesi şarttır. “Osmanlı’da oyun çok” deyimini hiç kimse unutmamalıdır.

Belliki savaş cephelerinde gerilla karşısında tutunamayan ve 2012 yılında ağır kayıplar veren AKP, benzer katliamlar yapmak için elinden gelen çabayı harcayacaktır. Çiller döneminde uygulanan kirli savaşa geri dönülmüştür. AKP’nin çıldırması gibi bir şey yaşanmaktadır. Şimdilik NATO ve ABD gibi güçlerden yoğun destek almakta ve hep böyle olacağını sanmaktadır. Oysaki sıranın kendisine geleceği dönem de yaklaşmaktadır.

Nasılki Evren ve Çiller faşist yönetimleri Kürt halkının direnişi karşısında yenilmekten kurtulamadıysa, Tayyip faşizmi de yenilecek ve tarihin çöp sepetine atılacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Ama bu, kendiliğinden değil, özgürlükçü güçlerin büyük mücadelesiyle başarılacaktır. O halde gün, AKP’nin kirli oyunlarına karşı olma ve başarıyla direnme günüdür. Böyle bir direnişi geliştirenler ancak Sara, Rojbin ve Ronahi’nin anılarına doğru sahip çıkmış olurlar!..

Selahattin ERDEM

Yeni ÖzgürPolitika