HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Maraş katliamının üzerinden 33 yıl geçti, 34. yılına giriyoruz. Bilindiği gibi Kürdistan’da sömürgeci Türk devleti tarafından yapılan büyük katliamlardan birisi de Maraş katliamıdır. Katliamın yıldönümü vesilesiyle bir kez daha katliamda yaşamını kaybeden insanları anıyoruz. Büyük ve ısrarlı bir mücadele ile Kürdistan’da meydana gelen katliamlara son vereceğimizin sözünü veriyoruz. Hareket olarak bu konuda kararlıyız. Kürdistan artık sahipsiz değildir.

Bir Kürt genci olan Fırat İzgi arkadaş Önderlik üzerinde acımasız bir tecride karşı, yine Kürdistan üzerinde siyasi, askeri, toplumsal anlamda yürütülen soykırıma karşı bir cevap oldu. Bir Kürt genci, bir Kürt kahramanı, küçük bir general olarak büyük bir cesaretle, fedai bir ruhla kendini Kürdistan halkı için feda etti. Önder APO’ya bağlılığını, Kürdistan toprağına bağlılığını, Kürdistan’ın özgürlüğüne olan inancını bu eylemi ile gerçekleştirdi. Bu eylem bir çağrıdır, bir çığlıktır. Duyarsız, istenen düzeyde mücadele etmeyen, değerlerine sahip çıkmayan kesimlere ve bizim için bir çığlıktır, çağrıdır. Bu münasebetle bu kahramanca eylemin sahibi olan Fırat İzgi arkadaşın önünde saygı ile eğiliyorum ve şehitlere karşı sözümü yineliyorum.

Tabi ki bu her iki olay birbirinden bağımsız değildir. Kürdistan’da sömürgeci Türk siyaseti hangi esaslar üzerinden oldu, hangi esaslar üzerinde kuruldu? Sömürgeci Türk siyasetinin oluşturulma sebebi bir tane dahi Kürt bırakmamak içindi. Fiziki olarak bitirdiklerini bitirecek, soykırım yapacak Dersim, Ağrı, Palu, Genç, Zilan, Sason gibi katledecek, diğer yandan dilini, kültürünü bitirerek Kürtleri asimile edip bitirecekti. Bu bir insanlık suçudur? Birleşmiş milletler yasalarına göre soykırım ve katliamlar birer insanlık suçudur. Ama Türk sömürgeciliği bunun üzerine kuruldu ve hâlâ da bunu devam ettiriyor. Maraş katliamı üzerinde derince durulmalı ve derin bir anlam verilmeli. Bazıları yüzeysel bir şekilde “mezhep kavgasıdır” diyordu, “Alevi ve Sünniler arasında bir tartışmaydı ve böyle sonuçlandı” diyorlardı. Ya da bir provokasyondu olarak değerlendirildi. Hâlâ da böyle değerlendirenler var. Bu olay olduğu zaman ben Adıyaman’a bağlı……ilçesinde öğretmen okulunda okuyordum. Ailesi Maraş’ta olan birçok arkadaşım vardı. O süreç yanımıza gidip geliyorlardı ve bize söyledikleri bazı şeyler vardı. O süreçten kalan ve şu anda mücadelemiz içinde yaşayan arkadaşlarımız da var. Maraş katliamı olduğunda bu katliam içinde mücadele yürüten arkadaşlar var, şehit düşen arkadaşlar var. Bu olay hakkında dergilerde, gazetelerde konuşmalar çıktı. Sonradan mahkemeler oldu. Yayımlanmayan raporlar ortaya çıktı. Bir şey ortaya çıkıyor burada; Maraş’ta yapılan katliam ne sıradan bir provokasyon, ne de iki mezhep arasında bir çatışmaydı. Bu bir siyasetti, Kürdistan toprakları üzerinde Kürtleri fiziki olarak katliamlarla bitirip, göç ettirmek ve bu temelde bir boşluk yaratıp çıkan boşluğu Türklerle doldurmak, azınlıklarla doldurmak Kürdistan’ı Türkleşme için bir saha yapmaktı. Eğer bu şekilde anlaşılmazsa, genel toplum, Kürtler, Alevi halkımız bu şekilde anlamazsa bu eksik kalır. Bu eksiklik de mücadelede zayıflığa yol açacaktır.

Maraş katliamı Kürdistan’da meydana gelen katliam zincirinin bir parçasıdır. Yapıldığı süreç ilginçtir. Kürdistan işgal edildikten sonra birçok katliam yapıldı, birçok sürgün oldu. Kürt sayısı ile oynandı, Kürt nüfusu azaltıldı, bunun yanında okullarda asimilasyon gerçekleştirildi, Kürt kültürü üzerinde baskı oluşturuldu. Kürdistan işgal edildi ve direnecek kimse bırakılmadı. Bu ne zamana kadar böyle devam etti? 70’lere kadar bu böyle devam etti. 73’ten sonra Önder APO öncülüğünde PKK hareketi çıktı. Türk sömürgeciliğinin “buralar artık Kürdistan değil” dediği, “Fırat’ın batı yakası” dediği yerler yani Maraş, Adıyaman, Antep, Kilis gibi yerler sömürgecilik tarafından Kürtlükten uzaklaştırılan, zafer kazanılan yerler olarak görülüyordu. PKK de özgür yaşamın ilk tohumlarını, özgür yaşam kararını buralarda aldı. Haki Karer ve Kemal Pir başta olmak üzere birçok PKK öncüsü çalışmalarını Antep, Adıyaman ve Maraş’ta yürüttüler. Buralardan ciddi bir katılım oldu. Maraş’ta özellikle de Pazarcık’ta ve diğer yerlerde yüzlerce PKK şehidi var. Bese Anuş, Battal Ersen, Abbas …. Gibi şahsiyetler var, aynı zamanda Antep’de öyleydi. Sömürgecilik baktı ki buralarda Kürt halkı uyanıyor, o yüzden Türk sömürgeciliği Kürtlüğü ve Aleviliği birbirinden koparmak istedi. Bunlar Türk devleti belgelerinde var, bizzat Türk generalleri buna el atmış “Kürtlüğü ve Aleviliği birbirinde koparmalıyız” demişlerdi. Bu temelde buralarda böyle bir siyaset yapmak istediler. Önemli olan ise özgürlük hareketi buralarda gelişti ve buralarda en çok katılım sağlayanlar da Alevi gençlerdi. Bu bölgenin birçok şehidi var. Mücadele yükseldi, gelişti, güçlendi, halk uyandı, bir örgütlenme gelişti, bir irade ortaya çıktı ve PKK’nin ilanı mücadelede büyük bir adım oldu. 27 Kasım’da PKK ilan edildi, 24 Aralık’ta ise bu katliam gerçekleşti. 18’inde, 19’unda başladı, 24’ünde ise bitti. O yüzden 24 Aralık Maraş katliamı olarak adlandırıldı. Bu PKK’nin kuruluşuna, Alevi halkımızın uyanışına, özellikle de Güney Batı Kürdistan’a karşı bir cevaptı. Uyanan, mücadeleye katılan halkımızı korkutmak istediler, yine öldürdüklerini öldürüp geri kalanını da korkutup, mücadeleyi boşa çıkarmak istediler. Maraş bölgesi, ilçeleri birçok yol-yöntemle boşaltıldı. Maraş katliamının sebebi aslında budur.

Katliam derin Türk devleti, MİT, MHP tarafından geliştirildi. Şimdi Erdoğan’ının yardımcısı olan Abdülkadir Aksu o zaman emniyet müdür idi. İçlerinde Avrupa Gladiosu da vardı. Yani bu siyaset burada PKK’ye bir cevap vermek, Kürt halkının uyanışına ve mücadelesine karşı Kürt halkını bitirmek ve Kürdistan’ı boşaltmak için yapıldı. Burada birkaç münafık kutsal dini, İslam dinini kullandı. Bizzat Maraş müftüsü, yine vicdanını satan birkaç münafık imam o zaman yaptıkları anonslarda bunu kullandılar. Bunlar belgeler ile ortaya çıktı. “Hacca gitmek isteyen biri bir Alevi öldürmeli. Siz tuttuğunuz oruç ile kıldığınız namaz ile cennete gidemezsiniz. Ancak bir alevi öldürerek cennete gidersiniz” dediler. Şimdi de Fettullah Gülen bunun fetvasını veriyor, bunun birbirinden hiçbir farkı yok. Yani zihniyet ve dil aynı. Zihniyet aynı olduğu için dil de aynı.

İlk başta iki tane öğretmen öldürüldü. Daha sonra solcu olan kesimler onların cenazesini kaldırmak istedi. O sırada camilerde “komünistler, solcular camilere saldıracak” dendi, bu temelde cenaze merasimine saldırıldı. Daha sonra Alevilerin oturduğu mahallelere saldırıldı. Kadınlara tecavüz edildi, hamile kadınların karınları kesildi, bazılarını yaktılar, bazılarının başları kesildi. Tam bir vahşetti, bunların görüntüleri, belgeleri var. Bu olayı canlı canlı yaşayan insanlar var. Türkleşmeye yer açılması için bu yapıldı. Bugün de bunun üzerine siyaset yapılıyor. Sözde CHP kendini Alevi halkımızın sözcüsü olarak görüyor, aslında Kürdistan halkının birliğini parçalamak istiyor. Hem batıda hem de Dersim’de bunu yapmak istiyor. Bu siyasetle Kürtleri parçalamak istiyor. Zaten bu süreçte bazıları bazı tezler atıyor ortaya “Kürt ayrı, Zaza ayrı, alevi ayrı” diyorlar. Özellikle de Seyfi Cengiz gibi kişiler 78’lerde, 79’larda bu hareketi bölmek için çok çalıştılar, bu tezin sözcüleriydiler. 60’lardan önce Türk generalleri bu şeyi yapıyorlardı. Bugün bir yandan CHP bu konuda çalışıyor, Kürt halkının birliğini bozmak istiyor, diğer yandan ise AKP ve Fettullah Gülen aynı siyaseti yürütüyor. Bunlar da Sünniliği esas alıyorlar, amaçları Kürt halkını parçalamaktır. Kendi Kürdünü, işbirlikçisini yaratmak istiyorlar. Amaçları Sünniliği, Aleviliği korumak değildir.

Tayyip Erdoğan Kürt katillerinden biridir, “özür dilemek lazım” dedi. Bazıları da bunu çok önemli ve büyük bir adım olarak tanımladı. Bu kendini kandırmadır. Bir yandan tek bayrak, tek devlet, tek dil, tek kültür, tek bayrak deniliyor, diğer yandan ise “özür dilenmeli” diyor. “Kimi kandırıyorsun” denmeli. Tek devletten geri adım atıyor musun, tek bayraktan geri adım atıyor musun, tek dilden geri adım atıyor musun, tek vatandan geri adım atıyor musun, hayır. Bu zihniyet Kürdistan’da Dersim, Maraş gibi katliamların olmasına neden oldu. Burada adım atılmıyor. Anayasa tartışmaları yapılıyor ama bazı kırmızıçizgiler var. Nedir bunlar? Tek devlet, tek dil, tek ülkedir. Maraş ve Dersim katliamları bu temelde oldu. Ağrı, Zilan bu yüzden oldu. Bugün de Fettullah Gülen bu temelde fetva veriyor. Bu yüzden genel halkımız ama özellikle de Alevi halkımız, Güney Batı halkımız yani Maraş, Adıyaman, Antep, Malatya, Kilis halkımız uyanmalı ve bu oyunlara gelmemelidir. Kendilerini güçlendirmeli, birliklerini güçlendirmeli, demokratik özerkliği geliştirmeli, ittihat kültürünü devam ettiren, Mustafa Kemal’den kalan ve şimdi İslam yolu ilen devam ettirilen yani AKP ve Fettullah Gülen cemaatinin siyasetini kırmalılar. Doğu Fırat’a geçmesine izin verilmemeli, batıda kırılmalı.

Maraş katliamı münasebeti ile bir kez daha hem bu katliamda yaşamını yitiren kişiler için hem de Güney Batı’da özellikle de Maraş’ta Kürt özgürlük hareketine katılıp şehit düşen kişileri bir kez daha anıyoruz. Bu katliamda rol oynayan, planlayan, parmağı olan kişileri nefretimiz ile lanetliyoruz. Halkımız birliğinin güçlendirip özgürlüğünü elde ederek, hem soykırımların hem de katliamların önünü almalılar. Yine ülke dışında yaşan halkımız ise kendi topraklarına geri dönmelidirler. Ulusal değerlere ve Önder APO’ya bu tarz bir ruhla sahip çıkılmalıdır. Önder APO’ya yapılan tecrit katliamda ısrardır, soykırımda ısrardır. Bu bilinçle bir kez daha halkımızı Önder APO üzerinde yürütülün tecride karşı, yine yürütülen soykırım operasyonlarına ve Türk işgalciliğine karşı serhildana çağırıyoruz.

Bozan Tekin