HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Dağların sırrı ve yaşama dair anlam dolu olan gerilla mücadelesini en iyi anlatan olgu “heval!” olsa gerek. “Heval”de yaratılan mücadele yoldaşlığı ve dostluğunun tanımını yapmak her baba yiğidin harcı olmadığı gibi buna hakkını vererek yaşayanlar bile anlatmak da zorlanırlar.

Yaptığı ve yaşadığı kadar konuşmayı yaşamsal bir ilke edinen gerilla için, “heval” akan suların durduğu ve uğruna her şeyi feda edeceğin bir ilişkidir. Sende can yoldaşların, yoldaşların da ise sen yaşam bulursun çünkü. En yalın şekilde söylemek gerekirse, yaşadığın hiçbir ilişki, dostluk ve arkadaşlık gerilladaki kadar güçlü ve sağlam bağlara sahip olamaz. Evet dünyanın hiçbir yerinde ve sisteminde, insanı böyle fetheden ve yaşamını anlamlı kılan arkadaşlıklar, bağlılıklar yakalanamayacağını yaşayarak öğrenmiş insanlar olarak bu konuda en şanslı insanlar olduğumuzu biliyoruz.

Sırrına erdiğim en yegâne hakikatlerden biri de “heval” olmanın yerini belki de hiçbir şeyin tutamayacağıdır.

Kelime anlamıyla “arkadaş” la, taa çocukluğumuzda tanışırız. Evet erken yaşlarda bize ezberden öğretilir, yaşamı kurtarmamıza yetecek kadar. Ama çoğu zaman almayı bilmeye ve uslu oynamaya dayalı öğretilir her nedense. Ana-babalarımızın akıllısı olarak bizim faydamıza olmalı arkadaşlığımız. Faydası yoksa ya da zararı olacaksa “aman ha” diyerek uzaklaşıp, sırt dönmeliyiz anlamındaki “arka-daş”lığa yani sır-sırtalığa rağmen.

Bunun için de arayışlarımızdan vazgeçmesek de, hep eksik, hep yarım ve hep biraz sırt dönmeyi içinde barındıran arkadaşlıklarımız olmasına rağmen arkadaşlık özlemiyle büyütülürüz.

Bunun içindir ki bir yanımız “heval” olma ve “heval” yaratma arayışında çıkarız gerilla yolculuğuna.

“Yaşamın anlamı nedir” diye yıllarca peşinden koştuğumuz o yürek yakan soruya hakkıyla cevabını verme şansına ulaşanların büyüklüğüne erişebilecek miyim, bilemiyorum. Ama yaşama tutunmamı ve anlamlı yaşamamı sağlayan en sağlam dalımın “heval” olduğunu hiçbir tereddüde girmeden yaşıyor yüreğim.

Bunları neden mi paylaşmak istedim?

Çünkü çirkin saldırılar her türlü yöntemle çıkıyor karşımıza. Haksız ve ahlaksız olarak kabul gören her türlü silah ve yöntem şimdi gerillaya karşı kullanılırken bu tüm kamuoyuna zafer gibi yutturulmaya çalışılıyor üstelik. Üstelik kimyasal silahlarla şehit düşürülen can yoldaşlarımıza karşı geliştirilen bu terör, tüm dünyanın gözleri önünde, sevgili Türk medyasının da üstün başarılarıyla yerine getirilmeye çalışılıyor.

Bununla birlikte yine son dönemde “teslim oldular, parkemizi giydirdik, bak ne kadar da seviyoruz, teslim olsalar biz öldürmeyeceğiz” diyerek yoğun bir özel savaş propagandasıyla sunulan yalan yanlış haberlerle zirveye çıkarılmak isteniyor. Evet AKP, her türlü savaş tekniğine rağmen kimyasal silahları ve özel savaş medyasıyla her şeyi kendine reva görerek tam gaz ilerlemeye çalışıyor.

Bu manzara ve psikolojiye yabancı değiliz. Yakın tarihin henüz yaraları kapanmamışken, tüm dokümanları elimizin altındayken sanki yaptıklarını kendisiyle başlatmaya çalışan özel savaş ve polis devleti AKP’nin neden böyle can havliyle saldırdığına yine en iyi biz anlam verebiliyoruz. İktidarların temel hastalığı, başarısızlığını ve sonunu önlemek için saldırmak, yok etmek, kıyım ve katliamlar gerçekleştirmektir. Tüm bunları yaparken izledikleri yol ve yöntemler, yarın suç olarak tartışılıp itiraf edilecek olsa bile, bugün ses çıkarmaya yürek gerektirecek cinstendir.

Yapabilecekleri ne kadar suç ve korkunç olursa olsun, bunların da bir sınırı olduğunu hemen hatırlatmak zorundayım. Her şeyi yapsanız bile gerillanın yarattığı yoldaşlık ve arkadaşlık ilkesiyle büyüttüğü direniş mücadelesini bitiremezsiniz. Her gün teslimiyeti geliştirmeye çalışan haber ve yorumlarınızla ne kadar da gözümüzden düştüğünüzü bir anlasanız, bunları böyle medyaya sızdırmazdınız belki de.

Evet gerilla yaşamını ve yoldaşlığını herkesin anlamasını bekleyemeyiz. Onun hayallerini, sevgisini, bağlılıklarını, yaşama biçtiği anlamı ve düşüncelerini, felsefesini herkes yaşayamaz. Ama bir kere bunları yaşayan ve anlayan biri için de vazgeçmek ve ihanet söz konusu olamaz. Çok yorulup, çalıştığınızı sadece bir kanalın haberlerine bakarak bile anlayabiliyoruz. Ve yarattığınız etkiyi gerçekten merak ediyor ve anlamak istiyorsanız çok açık bir şekilde söylemek istiyorum.

Böylesine vazgeçilemez bir yaşam ve arkadaş ortamına ulaşmışken, yarın ayıplanıp ve itirafı yapılacak suçlu ve çirkin bir özel savaşın neyini tercih edelim ki?

Hayır kalsın, biz onurumuzla ve çağımızın en şanslı gerillaları olarak yaşadığımız yaşamı uğruna ölecek kadar sevmeye devam edeceğiz!

Sıla Berfin