Toprakta kemikler fışkırmaya devam ediyor. Toprakta kemikler çıktıkça yürek burkan birçok hikâye ortaya çıkıyor. Birileri için hikâye olan bu durumlar birileri için dağlayıcı oluyor. Birileri için haber olan bu durum birileri için yaşamın ta kendisi, tüm hışmıyla insan yüreğine oturan gerçekliğin en sade ve çıplak hali oluyor.
Mardin'in Dargeçit ilçesi Bağözü köyü yakınlarındaki toplu mezar alanında yapılan kazılarda 11 kişiye ait kafatası, kemikler ve elbise parçaları bulunduğu yazıldı. Kemikler yeryüzüne fışkırdıkça gerçekler de bir bir ortaya çıkıyor.
2-6 Kasım 1995'te 57 yaşındaki Süleyman Seyhan ile tamamını yakını akraba ve köylülerden oluşan sekiz genç ve çocuk 20 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 20 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 18 yaşındaki Abdullah Olcay, 13 yaşındaki Nedim Akyol, 14 yaşındaki Seyhan Doğan ve 12 yaşındaki Davut Altınkaynak gözaltına alınır. Hazni Doğan ise 13 yaşındadır. İşkence gördükten sonra o zaman bırakılır.
Jandarma, kayıpların PKK'ye katıldığını ileri sürer. Ancak Süleyman Seyhan'ın başı gövdesinden ayrılmış ve yakılmış haldeki cesedi 3 Mart 1996'da bir köy kuyusunda bulunur. Tuhaf ama Süleyman Seyhan’ın naşı ortaya çıktıktan iki gün sonra da İlçe Jandarma'da çalışan Uzman Çavuş Bilal Batırır kaybedilir.
Abdulaziz Altınkaynak yani Davut Altınkaynak’ın babasına devlet tarafında oğlunun sigortasını yatırmadığına dönük 20 yıl sonra uyarı alır. Ve zamanında gerekli olan sigorta parası yatırılmazsa gerekli cezai yaptırımı da yapacaklarını unutmadan eklerler.
Davut Altınkaynak yaklaşık 17-18 yıldır katledilmiştir. Hem de hunharca. Bugünlerde kuyularda kemikleri çıkartılıyor. Birkaç gencin kemikleri çıkartılmıştır, daha da fazla kemik çıkacağa benziyor.
Evet, Kürtlere reva görülen gerçeklik bu oluyor. Evlatlarını alacaksın, bunlar sadece ve sadece 12 yaşında da olsalar katledeceksin ardından on yıllar geçse de neden vergisini yatırmadın diye de yargılayacaksın.
Evlatlarını alacaksın ve bunlar sadece ve sadece çocuk yaşta da olsa katledeceksin sonra da dönüp dağlara çocuklar gidiyor diye dünyanın her yerine utanmadan özgürlük savaşçılarını suçlayacaksın.
Evlatlarını alacaksın, çocuk yaşta da olsa işkencelerden geçireceksin Süleyman Seyhan olayında görüldüğü kafasını bedeninde kopartacaksın sonra da dönüp neden bu kadar çocuğun dağlara çıktığına şaşıracaksın.
Geçenlerde ““İnsanlık Bir Kuyuya Sığar Mı” diye ekranlarda dile getirilen cümleyi dile getirmiştik. Şimdi ise “oğlumun kemiklerini verin sigortasını yatırayım” diyen babanın cümlesini…
Toprak eşildikçe insanlığa karşı işlediğiniz suçlar bir bir yeryüzüne çıkacaktır. Kemiklerimizle mutlaka ama mutlaka yüzleşeceksiniz. Bunun başka yolu yoktur. Er ya da geç bu toprak altına aldıklarınız, asit kuyularında erittikleriniz, yakıp çöplere attıklarınız, topluca çukurlara attıklarınız, başlarını bedenlerinde korktuğunuz için kopardıklarınız, nehirlere taş bağlayarak bıraktıklarınız, betonların içine doldurduklarınız ve nice başka başka yöntemlerle katledip kaybettiğiniz yurtsever Kürt insanlarının kemikleriyle mutlaka yüzleşeceksiniz. Vahşi yöntemler işkence ederek katlettiğiniz insanlarımızın kemikleriyle yüzleşeceksiniz.
Oğullarının kemiklerini almak için buna sigorta parasını yatırarak yapsalar da bunun hesabını bu halk er ya da geç sizde soracaktır. Kim ki bu insanlık dışı uygulamalarda yerini almışsa er ya da halkın divanına çıkacaktır.
Nasıl ki 28 Şubatçılar, nasıl ki 12 Eylülcüler, nasıl ki 12 Martçılar, nasıl ki 27 Mayısçılar ve nice böyle suç işleyenler halkın divanında yargılanıyor ve yargılanacaksa sizde bu suçlara bulaşanlar, bu suçların açığa çıkmaması için engelleyenler, bu suçu işleyenler, hakikatlerin açığa çıkmaması için mecliste muhalefet edenler mutlaka ama mutlaka bir gün tarihin adaleti karşısında yargılanacaksınız. Bu hüküm sadece bize ait olmayan bir hükümdür. Bu hüküm tarihin kendi hükmüdür. Çünkü tarihi eni sonunda doğruları gün yüzüne çıkaracak ve adaleti yerine getirecektir.
K. Nuda
“Oğlumun Kemiklerini Verin Sigortasını Yatırayım”
- Ayrıntılar