HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

TC devletinin 12 Haziran seçimleriyle birlikte saldırı moduna geçtiği her geçen gün daha iyi görülüyor. Seçimlerden sonra 1 ay geçmiştir ve bu geçen süreçte TC devleti aralıksız olarak gerilla güçlerimize karşı saldırı operasyonları üzerine operasyonları gerçekleştiriyor. Ve bu operasyonlar dediğimiz gibi artarak devam ediyor.

Kendileri çok akılı bilen kimi özel savaş beyinleri ise gerillanın saldırı gerçekleştirdiğini utanmadan özenle işliyorlar. Daha da utanmayanları ise ölen askerlerin ne kadar mahsum olduklarını da ekliyorlar.

Öncelikli olarak belirtelim: Son bir aydan fazladır, tam olarakta 12 Haziran’dan bu yana TC devleti aralıksız saldırı operasyonları sürdürüyor. Ve bu imha operasyonları en büyük teknik donanımla gerçekleştiriliyor. Gerillanın üs alanlarına karşı bu teknik donanım kullanılıyor.

Dediğimiz gibi kendilerince çok akıllı geçinen, söylediklerin pratik gerçeklikle iç alakası olmayan bu özel savaş elemanları sıktıkça sıkıyorlar.

Munzurların ortasında TC askerlerinin ne işi var?

Koçgiri’de şehit düşen yoldaşlarımız zirvelerdedir bu operasyonların oralarda ne işi var?

Zagros’ta 3 gün boyunca süren operasyonlarda bu askerler ne arıyor?

Dersim’de 8 gün boyunca aralıksız süren bu operasyonlarda bu askerlerin ne işleri var?

Böyle “ne işleri var?” sorularını çoğaldıkça çoğaltabiliriz. Bu özel savaş elemanları TC askerinin Kürdistan dağlarında çiçek topladığını mı düşünüyor? Oraya sürülen askerler imha operasyonları yapıyorlar, saldırı içerisindedirler. Ve bunlar yetmiyor muşçusuna en büyük saldırı tekniklerini kullanarak bu “çiçek toplama” işlemi devam ediyorlar.

Öncelikli olarak şunu herkes bilecek: TC devleti tümden bir saldırı moduna geçmiştir. Öyle sanıldığı gibi sakin bir ortam yoktur. Tersi geçerlidir. Her gün onlarca operasyon kendilerinin söyledikleri gibi de olsa binlerce askerle sürdürülüyor. Böyle bir durumda gerilla nasıl çatışmasızlığı sürdürecektir? Bunu herkes bilmelidir. Bu şartlarda çatışmasızlık durumunu sürdürmek imkansızdır.

Şu da bilinmek zorundadır: TC devletinin sürdürdüğü saldırı operasyonlarında her zaman kayıplar yaşanmıyor. Kayıplar yaşanmayınca sanki ortam sakinmiş gibi bir hava estiriliyor. Yok öyle bir şey. Eğer her gün askerler ölmüyorsa bu gerillanın gösterdiği sağduyudan dolayı gerçekleşmiyor. Gerilla dağlara çıkarken birde bu halkın güvenliği için çıkmıştır. Eğer gerilla biraz da olsa bunu yapmaya kalkışsa her gün değil her saat başına çatışmalar yaşanacaktır. Bu bilinmelidir.

Yeniden belirtelim: kendilerini çok akılı sanan özel savaş merkezleri bu kirli yalana dayalı propagandayı terk edeceklerdir. Gerçekler neyse onu dile getireceklerdir. Gerçekler, TC devletinin 12 Haziran sonrası tümden bir saldırı moduna geçmiş olmasıdır.

TC devleti sadece Amed eyaletinde saldırılar yürütmüyor, adeta tüm Kürdistan sathında bu saldırılarını yürütüyor. Bunun için seyahat eden TC askerleri yine TC polisleri seyahatlerine ara vereceklerdir. Aksi taktirde gerilla güçlerimizin eline her gün yeni esir asker düşeceklerdir. Burası Kürdistan, bu kadar saldırı ve imha operasyonları yürütülürken hiçbir şey yokmuş gibi ortalarda dolaşmak ve gerilla güçlerimizin ellerine esir düştüklerinde kıyametleri koparmak tek kelimeyle ahlak dışıdır. Bir savaşın tam ortasında olunduğunu ve iki tarafının bulunduğunu unutuyorlar.

Esir alınan askerlere ilişkin de bir iki cümle belirtelim: TC devleti askerlerin salimen geri dönmesini istiyorsa önce Kürdistan’daki operasyonlarını durduracaktır. Operasyon yapmayacaktır. Askerlerini merkeze çekecektir. Ve ikide bir öldürücü tekniklerle rast gele arazileri bombalamayacaktır.

Kasım Engin