HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

eski gerilla_fotoHatırlamayanlar ya da bilmeyenler için belirtmekte fayda var; 1979 yılının karakışında İran’da islam devrimi yapıldığında; Tahran’da CIA bürosunu basmıştı göstericiler… Burada ortaya çıkan istihbarat raporlarında PKK hakkında yazılanlar; “…çok tehlikeli bir örgüttür. Sürekli takip edilmeli, mümkünse denetim altında tutulmalıdır” şeklindeydi. Hani geçtiğimiz sene “Argo” adıyla, Oscar ödüllerini alan sinema filminde de anlatılmaya çalışılan CIA’nin Tahran bürosunda bu belgelere ulaşılmıştı.

1980 yılının sonbaharında ise ABD destekli bir “eylül” darbesi Türkiye’de gerçekleştirildi. Hedef ise yine PKK’ydi… Hatta dönemin cunta lideri Evren; “…koşulların oluşmasını bekledik. Artık milli menfaatlerin çıkarları doğrultusunda bu müdahaleyi gerçekleştirmek temel görevimiz olmuştur” açıklaması ve bütün Kürt coğrafyasında gerçekleştirilen katliamlar-estirilen devlet terörü PKK’ye her yönüyle saldırıya geçmişti. Yine aynı Evren’in Amed cezaevinde direnen PKK’li önderler ve militanlar için söylediği “burada öyleleri var ki, kellesini kopartsanız düşüncesinden vazgeçmiyor” cümlesi, cuntacıların çaresizliğini de ortaya koyacaktı.

1992 yılında ise Kuzey’deki bütün Kürt illerinde ulu orta estirilen bir devlet terörü vardı. Yine aynı yılın sonbaharında Güney Kürdistan’a yönelik geliştirilen askeri operasyon da, hem yerel kürt grupları/hem de uluslararası güçler (İsrail/ABD başta olmak üzere) ortak hareket ederek “PKK’nin kökünü kurutmaya” çalışmışlardı…

Bu saldırılardan umduğunu bulamayanlar, bir sene sonrasında bu sefer İngiltere’nin destek verdiği yeni bir kök kurutma politikasına başvurmuşlardı. Dönemin genelkurmay başkanı D. Güreş; “bize yeşil ışık yakıldı” diyerek, başlatılan ortak operasyonu da dile getiriyordu. Ayrıca PKK’nin ’84 yılında gerçekleştirdiği ilk eylemde dönemin başbakanı olan Özal; “…birkaç eşkıyanın işidir, 24 saat içerisinde sorunu çözeriz” demişti. PKK’nin sorununu 24 saatte çözemeyen başbakan, 93 yılında Cumhurbaşkanıyken PKK sorunu yüzünden devlet tarafından katledilmişti. Kendi cumhurbaşkanını zehirleyen devlet aklında, binlerce köyün yakılıp yıkılmasına, on binlerce insanın katledilmesine ve JİTEM gibi paramiliter oluşumlarla yaşanan toplumsal travmaların açığa çıkarılmasına rağmen; PKK’nin kökünü kurutma politikaları yine sonuçsuz kaldı.

Durumu hastalık haline getiren bu kesimler, yenilgiye doymuyorlardı! Bu sefer 1996 yılında; Şam’da bomba yüklü bir taksiyle PKK’nin ve Kürt Halkının Önderine bir suikast girişiminde bulundular. Fakat bu girişimde, bu evdeki hesap da diğerleri gibi sonuçsuz kalmış ve PKK’nin kökü kurutulamamıştı.

Gerçekleşen bu başarısız suikast girişiminin ardından geçen bir yıl boyunca yeni bir planlama ve taktik üzerinde çalışan bu kesimler; 1997 yılının Mayıs ayında yine çok devletli ve yerel Kürt gruplarının da katıldığı bir saldırıyı devreye koymuşlardı. Konu yine aynıydı! Zap olarak bilinen alanda düşürülen bir Skorsky tipi helikopter ile bütün planlar ve ham hayaller yine başka bir bahara kalmıştı. Düşen helikopterin içindeki subay cenazelerinin içinde İsrail’li subayların olduğunu ilgili çevreler çok iyi bilmektedir…

1998 yılında ise PKK kuruluşunun yirminci yılını yaşamaktaydı. Hem kuruluşundan, hem de gerçekleştirdiği ilk eylemin üzerinden uzun yıllar geçmişti. 98 yılında Akdeniz kıyısına yerleşen ABD donanması, sınıra yığılan TC’nin 2. Ordusu bile PKK’nin kökünü kurutmaya yetmemişti…

1999 yılında hemen hemen bütün dünyanın ortak hareket ederek gerçekleştirdiği 15 Şubat komplosuyla, PKK’nin ve Kürt halkının önderi esaret altına alınmış ve PKK’nin bu sefer kökünün kuruyacağını sanmıştı bu çevreler… Aradan geçen 15 yıl tüm dünyaya ve bu çevrelere gösterdi ki; PKK’nin kökü kurumadı… Öyle kolay kolay kuruyacak gibi de değil!

PKK önümüzdeki günlerde sıktığı ilk kurşunun üzerinden geçen 29 yılı geride bırakacak! Bugün stratejik hamlesinden dolayı belki kurşun sıkmıyor ama bu sıkmayacak anlamına da gelmez… Dile kolay PKK parti olarak 36 yılını da geride bırakmıştır… Sayısız saldırıyı, türlü dalavereleri ve envai çeşitteki kulamparayı sonuçsuz bırakmış, heveslilerin kursaklarında bir yumruk gibi oturmuş bir harekettir.

Şimdi “dünün çocukları”, “ne oldukları belli olmayanlar” çıkmış, enselerine üfleyen batılı güçler tarafından öyle bir şişirilmişler ki; PKK’nin kökünü kurutacağız diyorlar. Ne diyelim…

Toprak Cemgil