Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın hazırladığı ve Newroz’da ilân ettiği siyasi hamle devam ediyor. Kürt halkı ve dostları benimsediği bu hamleyi zafer yolunda ilerletiyor. Önce 8 Mart kutlamalarında on günü aşan süre meydanları dolduran Kürt kadınları bu süreci sahiplendi. Ardından Amed Newroz meydanını dolduran milyonlar süreci zirveye taşıdı. İlk kez ‘Kürt Kahramanlık Haftası’ bu kadar kitlesel kutlandı. Sonunda 4 Nisan günü Halfeti ve Amara’yı dolduran onbinler Önder Abdullah Öcalan’ın nasıl halklaşmış olduğunu ve ilan ettiği siyasi mücadele hamlesinin nasıl sahiplenildiğini herkese gösterdi.
Kürtler, Önder Abdullah Öcalan’ın ilan ettiği bu siyasi hamle sürecinin adını da net olarak ortaya koydu: Demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa hamlesi! Demokratik kurtuluştan kastedilen Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü oluyor. Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi temelinde Kürt sorununun çözümünü ifade ediyor. Her alanda demokratik devrimlerin yapılmasını ve halkların kardeşliği temelinde demokratik birliğin yaratılmasını içeriyor.
Özgür yaşamı inşa demokratik toplumun yaratılmasını ifade ediyor. Başta kadınlar olmak üzere tüm ezilenlerin kendilerini örgütleyerek iradelerini ortaya koymalarını ve özgürce katılımlarını içeriyor. Özgür birey ve özgür toplumun yaratılmasını öngörüyor. Tüm geriliklerin ve gericiliklerin aşılmasını gerektiriyor. Özgür düşünce ve özgür davranış anlamına geliyor.
Bu gerçeği 4 Nisan doğum günü meydanında en çarpıcı bir biçimde yine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ifade ediyor. Kürt Halk Önderi, “Sürecin yaratıcısı halkımızdır, halklardır” diyor. Demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa hamlesinin yürütücüsü ve başaranı olarak halkları göreve çağırıyor. Yine demokrasi ve özgürlük hamlesini en güçlü bir biçimde kadınların sahipleneceğini belirtiyor. 4 Nisan doğum günüyle de birleştirerek kadınları özgür doğuşa çağırıyor.
Kürt Halk Önderi halklar ve kadınlarla birlikte gençliğe hitap ediyor. Gençliğin gelecek olduğunu çok iyi biliyor. Düzenin kiri ve pasına en az bulaşmış olan gençliğin özgürlüğe ve demokrasiye daha yakın olduğunu görüyor. Bir de gençliğin o büyük dinamizmini ve potansiyelini harekete geçirmek istiyor. Çünkü ilan ettiği siyasi hamlenin ancak büyük bir mücadele ile başarılacağını iyi biliyor.
Nitekim bu süreci ilan ederken Kürt Halk Önderi, “Bunun bir son değil, bir yeni başlangıç olduğunu” ifade etmişti. Özgürlük mücadelesinin bitmediğini, tersine yeni bir mücadele hamlesinin başladığını belirtmişti. Şimdi bu yeni ve büyük siyasi mücadele hamlesini halkların, kadınların ve gençlerin başarıya götüreceğini vurguluyor. Tüm bu kesimleri başarı için zaman geçirmeden aktif mücadeleye çağırıyor.
Kürt Halk Önderi’nin bu tarihi çağrısı aslında Kürt halkı, kadınları ve gençleri nezdinde karşılık buluyor. Ancak bu, siyasi mücadele hamlesinin başarısı için yetmiyor. Başarı için tüm bu kesimlerin çok daha yaratıcı bir tarzda mücadele etmeleri gerektiği gibi, mücadelenin Türkiye toplumuna ve dış alanlara da yayılması gerekiyor. Çünkü demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü tüm bu güçleri de içine alıyor.
Siyasi mücadelede yaratıcılık kuşkusuz çok önemli. Bunun için derslerle dolu tarihsel pratikleri incelemek gerekiyor. Yine somut koşulları doğru analiz edebilmek, engeller kadar başarı etkenlerini de çok iyi görebilmek büyük önem taşıyor. Elbette güçlü bir amaç bağlılığına ve yoğunlaşmaya da ihtiyaç var. Hamlenin başarıya ulaşması için gereken yaratıcılık ancak böyle açığa çıkar.
Şimdiye kadar çoğunlukla görülen ise, ya yeterince yaratıcılık gösterememe, ya da işe tersinden yaklaşma oldu. Birçokları sürecin görevlerini doğru bir anlayışla sahiplenmek yerine, “AKP’den bir şey beklenmez” diyerek ucuz redçi bir yaklaşım içine girdi. Sanki AKP’den devrim ve demokrasi bekleyen varmış gibi. Bu tür devletten ve hükümetten beklentili yaklaşımın çok tehlikeli olduğu ve sorunların çözülemeyişinin altında bu yaklaşımın yattığı bir kez daha açığa çıktı.
Şimdi bu yaklaşım kısmen aşılıyor. Kürt Halk Önderi’nin çabaları herkesi doğru yola çekiyor. Bu değişik toplumsal kesimler açısından geçerli olduğu gibi, hükümet ve benzeri güçler açısından da geçerli. Nitekim PKK için “Nasıl geldilerse öyle gitsinler” diyerek sorunu siyasal alana taşımaktan çekinen hükümet, şimdi bazı yeni adımlar atmaya çalışır görünüyor.
İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile BDP heyeti arasındaki görüşmelerin sürmesi bu adımlardan biri. “Akil İnsanlar Heyeti” adıyla bir komisyonun oluşturulması söz konusu adımlardan bir diğeri. Yine mecliste komisyonlar oluşturmayı tartışmak da yeni adım atma çabasını ifade ediyor. Yeni anayasa yapma çabalarını yoğunlaştırmak da böyle görülebilir.
Kuşkusuz hükümetten gelen bu adımlar çok yetersiz ve kendine göredir. Bu tür adımlarla Kürt sorunu gibi devasa bir sorunu çözmek zordur. Bu nedenle AKP hükümetinin tutum ve yaklaşımları ağır eleştiri götürür. Nitekim başta kadınlar olmak üzere birçok çevreden yükselen ciddi eleştiriler de vardır. AKP hükümeti yaptıklarıyla da ciddi eleştiri altındadır.
Ancak sözkonusu bu eleştirileri de iki bölümde ele almak gerekir. Birincisi başta kadınlar ve Kürtler olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinden gelen ve yapılanları yetersiz ve yanlış bulan eleştirilerdir. Örneğin, başta KJB (Koma Jinên Bilind) olmak üzere çok sayıda kadın örgütü oluşturulan “Akil İnsanlar Heyeti”ndeki kadın azlığına sert tepki göstermişler ve eşit sayıda olmalarını önermişlerdir. Bunlar yeni süreci benimseyen, ama yürütülmesindeki hata ve eksiklikleri eleştiren yaklaşımlardır. Kuşkusuz bu tür eleştiriler çok değerlidir ve süreci yönetenlerin bu eleştiri ve önerileri mutlaka dikkate almaları gerekir.
Ama bir de CHP ve MHP gibi güçlerin, süreci reddedenlerin eleştirileri var ki, bu tür eleştiriler yapıcı değil yıkıcı ve bozucudur. Zaten pek anlamlı da değildir. Süreci reddedenlerin, süreç içindeki hataları eleştirmelerinin fazla bir anlamı yoktur. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP tümüyle anlamsızlaşıp MHP çizgisiyle bütünleşir hale gelmiştir. Kendisine sosyal demokrat diyen bir partinin bu hale gelmesi acı vericidir. Bu gerçek ya var olan faşist özden kaynaklanır, ya da iyi yönetilememesinden. Herhalde CHP’de bu iki husus da vardır.
Tüm karşıtlıklara ve AKP gibi her şeyi parti çıkarına bağlayan yaklaşımlara rağmen, demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa hamlesi sürekli gelişecek ve zafer yolunda ilerleyecektir. Önder Abdullah Öcalan’ın, Kürt Özgürlük Hamlesinin ve Kürt halkının kararlılığı bu yönlüdür. Bu kararlılık da, nasıl ki çok karanlık bir ortamda böyle yeni bir süreci hazırlamayı başardıysa, her türlü engele karşı zafere taşımayı da başaracaktır.
Selahattin ERDEM
Yeni Özgürpolitika