HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

gencler botanaBir müddettir Türkiye devletinin başbakanı olan RTE herkese “ya sev, ya terk” dayatmasında bulunarak toplumu gerdikçe geriyor.

Hatırlayanlar bilir, “taraf olmayan bertaraf olur” ya da “bitaraf olmayan bertaraf” olur cümlesini de aynı RTE kullanmıştı. RTE’nin kullandığı bu sözleri daha önce ABD’nin başbakanlarından Georg Bush kullanmıştı. Bush tüm dünyaya seslenerek, “ya bizimlesiniz ya da karşımızdasınız” demişti.

İdeolojik, politik hatta felsefik olarak yukarıda söylenenlerin ne anlama geldiğini, insanların belleğinde nasıl tahribatlara yol açtığına pek girmeyeceğiz. Karşıtlaştırmanın, kutuplaştırmanın hiçte insani bir özellik olmadığını az çok artık herkes biliyor. İnsan toplumunu böyle kutuplaştırarak yürütmenin ve de yönetmenin eski çağlarda kalma iktidar güçlerinin bir hilesi olduğuna kimse yabancı değildir. Ancak dediğimiz gibi konumuz bu hastalıklı dayatmanın felsefik çözümlemesini yapmak değildir. Biz çıkarılması gerekli olan bazı pratik adımlara dönük görüş sunacağız.

RTE ismindeki kişi bir dönemdir bu zıtlaştırmayı, parçalamayı sürdürmeye devam ediyor. En son “Ya meclis ya Kandil” diyerek BDP milletvekillerini baskılamayı hedefine koydu. Güya kendince hizaya getiremediklerini bu tehditle hizaya getirecek. Yukarıda Bush’un söylediklerinin hedefi de aynıydı. Büyük bir baskılama gücüyle bireyleri, toplulukları inandıkları değerlerden koparmaktır. Ne de olsa devasa bir öldürme tekniğine sahiptirler. Yine onlar için işleyen hukukları da vardır. Hatta aç bırakarak, yani bio iktidarla terbiye etme imkanları da fazladır. O zaman yapılacak en iyi yol muhalefet edebilecekleri erkenden hizaya getirerek, bildiğini pratikleştirmedir.

Ancak bu kez “Ya meclis ya Kandil” sözü fazlaya kaçmıştır. Burada sadece birilerine ya bizi seçin ya da diğer tarafı seçin seçeneği sunulmuyor. Burada birde “hodri meydan” mealinde çağrı vardır.

RTE’nin bu provokatif, tahrik edici ve biraz da hakaret vari söylemene Murat Karayılan yoldaşımızın söyledikleriyle cevap vermek gerekiyor:

“Erdoğan, Kürt parlamenterlerine “dağa çıkın” demektedir. “Ya meclis ya Kandil”, yani “ya teslim olacaksınız, ya da Kandil’e gideceksiniz” demektedir.

Ben de buradan tüm Kürt gençliğine şunu söylüyorum; Başbakan bu sözü aslında gençliğe söylemiştir; “Yüreğiniz varsa dağa çıkın” demektedir.

Kürt siyasetinin dağa gelmesine gerek yok ama Kürt gençliği Başbakan’ın bu sözlerine karşılık dağa çıkarak cevap olmalıdır. “Vekiller Değil, Gençler Kandil’e!” diyerek Başbakan’a gereken cevabı vermek gerekmektedir.

“Mademki dağa çıkılmasından çekinmiyorsun, o zaman biz çıkıyoruz” diyerek tutum almanın her yurtsever Kürt gencinin bir görevi olduğunu belirtmek istiyorum. Erdoğan’ın bu sözlerine karşılık Kürdistan gençliğini mücadeleye katılmaya, gerillaya katılmaya çağırıyorum.”

“Yüreğiniz varsa dağa çıkın”a verilecek en iyi cevap elbette tüm yüreklilerce verilecek olan dağlara çıkma kararı ve cevabı olacaktır.

Bunun için diyoruz ki tarihin bu önemli momentinde tüm Kürdistanlı gençleri dağlara.

Final günlerini yaşadığımız bu anlarda yarın, “neden bu tarihi anı yaşamadım” dememek için dağlara.

Hayri Engin