HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Tarihin sonu tezlerini ortaya atanlar acaba neler yaşıyorlardır, neler söylüyorlardır. Şimdilerde birilerinin sistemin bilgisi dahilinde olup biten bir oyun olduğunu söylediğini duyuyoruz. Ne de olsa küresel süper sistemin başında bulanan gücün kuyruğu sıkışmış durumdadır.

Binlerce belgeyi bir şekilde ele geçiren ve kendilerini adaletin yerini bulması, şeffaflığın kök salmasının savunucuları olarak görenler, kendilerini belgelerinde: “Çalışmalarımız basın ve yayın özgürlüğü prensiplerine dayanır. Bizim için önemli olan gerçeklerin tarihsel kaydını tutmak ve insan haklarını geliştirerek yeni bir tarih oluşturma” olarak tanıtıyorlar.

Wikileaks’in böyle olup olmadığını bize tarih gösterecektir, ancak şimdiden açığa çıkarttıkları belgeler küresel sistemi nasıl tehdit ettiği ayan beyan ortadadır. Dünyanın diğer sahalarında olup bitenlere gitmeden, yanı başımızda yaşanan depreme bakaraktan da olup biteni anlıyoruz. Kaldı ki piyasaya sürülen belgelerin sayısı halen sınırlıdır. Halen biz var olan o sınırlı sayıda ki belgelerin Türkçesini de görmüş değiliz. Özcesi birkaç belge bu yıkılmaz, tarihin sonuna kadar gidecek olan bu sistemi sarsıyorsa, orada biraz durup sonuçlar çıkarmak önemli olacaktır.

Biz kendimizi bu kapitalist modernist sistemin karşısında, karşıt kutbunda duran kişiler olarak tanımlıyoruz. Devletçi, iktidarcı, tahakkümcü sistemin retçileriyiz. Devletin, iktidarın ve bunun yarattığı tahakkümün insanlığı kirlettiğini her zaman söyledik. Ve öyle görülüyor ki söylemeye de devam etmemiz gerekir. Devletçi sistemin ne kadar kirli bir sistem olduğunu biz sadece bir devletin diplomatların yazdıklarından dahi görebiliyoruz. Yan yana geldiklerinde birbirine gülenleri, sahte sevgi gösterilerinde bulunanları, olgun yaklaşımların, karşılıklı güvenlerin tümünün sahte olduklarını yine bu yazılanlardan görüyoruz. Biz devletçi ve iktidarcı sistemin sadece ve sadece yalan ve ikiyüzlülük yarattığını söylüyoruz. Ve bunun ne kadar doğru olduğunu bu yazılanlardan alenen görüyoruz.

Özcesi anti devletçi, anti iktidarcı ve anti tahakkümcü olmamamızın çok fazla nedenleri vardı. Şimdi ise bu nedenlere daha da fazla nedenler eklenmiştir. Bundan böyle de her türlü biriktirmeci kültüre karşı bu antiliğimizi daha da güçlendirerek savunacağız.

Bu Wikileaks belgelerinde çıkaracağımız önemli bir sonuç budur. Diğer önemli bir sonuç ise: antiemperyalist mücadelemizin başarısının kaçınılmazlığıdır. Yer yer emperyalist sistemin, küresel süper güçlerin askeri, siyasi, ekonomik, teknolojik üstünlüğüne bakarak değil ki geri adımlar atılmamıştır. Ve hatta devasa sistem karşıtı ya da sistem alternatifi örgütlerin yıkıldıklarını da görmüşüzdür. İnançsızlıkları çokça gördük. Emperyalist Yankee babalara teslim olanları da gördük. Liberalizmin kuyruğuna takılanlarda az olmamıştır. Uzlaşma adı altında devrimcilikten ve onun romantizminden kaçanları da çok gördük. Ve hatta kendi devrimci geçmişine sövenleri gördük. Tüm bu olumsuz yaklaşımların nedeni: Yıkılmayacak bir emperyalist sistem inancıydı.

Ancak Wikileaks belgeleri bize yeni bir şey göstermiştir; emperyalist sistem yıkılabilir. Denilecek ki çok fazla hayali yaklaşım içerisindesiniz. Belki söyledikleriniz yanlış değildir diye biz cevap veriyoruz. Ancak bu belgelerin açığa çıkarılması ardından sallanan küresel sistem ise bizim çocukluk hayallerimizin ne kadar doğru ve haklı olduğunu gösteriyor, ispatlıyor.

Kaos aralığı diye bilimsel bir gerçeklik vardır; geçiş süreçlerinde, momentumu geldiğinde bir hareket kelebek etkisini yaratabilir. Yani bir kanat çırpma devasa dalgalar yaratabilir. O meşhur gözlemleyen, gözlemleyen teorisi işte tamda bu anlarda hayat bulur. Yeter ki kendimizi örgütlemesini bilelim, yeter ki o an’a hazırlıklı girelim ve yeter ki sistem karşıtları olarak bu sistemin yıkılabilineceğine inanalım. Gerisi sadece ve sadece yürü ya kulum dedikleri tarih adımlardır.

Evet, tarihi bir anı yaşıyoruz. Yıkılmayacak sandıkları bir sistemin nasıl debelendiğini gördüğümüz günleri yaşıyoruz. Hiç şüphe yoktur ki bu belgeler sistemi götürmeyecektir. Ancak sistemin nasıl vurulacağına dair bir ilham kaynağı olduğu ve olacağı kesindir.

Evet, sistem sallanıyor, yeter ki biz bu sallanmalara kendi cephemizde itelemeleri eklemesini bilelim. Yeter ki sallanan bu küresel emperyalist sistemin yerine halkların komünal olan, temiz, adaletli ve şeffaf olan yaşam kültürünü dünyanın her yerine yayalım. Yeter ki biz kendi sistem karşıtı alternatif yaşam modelimiz bu kaos aralığında geçerken daha güçlü örgütleyelim, gerisi dediğimiz gibi sadece ve sadece yürü ya kulumdur.

Hayri Engin