HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

TC devlet yetkilileri ve yetkisizleri el ve ağız birliği yaparak artık gerillanın eylem yapamayacağını söyleyip duruyorlar. Ne de olsa gerilla artık bitmiştir, belli kırılmıştır, yapacakları kalmamıştır. Böyle yetkili yetkisiz bol keseden konuşan TC devleti büyüklerine birde koro halinde eklemlenen ihanetçi işbirlikçi çeteler var. Çeteler çoktur. Çeteler de bu yetkili yetkisiz devlet elemanları gibi tehlikeli. Ne de olsa çeteyi: “Ordu birliklerinden olmayan silâhli küçük birlik” olarak öğrenmiştik. Ama gerilla da biz çeteleri birde insan vücuduna yapışıp, kan emmen, emdikçe de insanı çileden çıkaran bitler olarak öğrendik.
Evet, TC devleti daha doğrusu Akepe devleti ile çeteler elbirliği ağızbirliği ederek gerillanın ne kadar etkisizleştiğini, KCK’nin halkı sokaklara dökemediğini, eylem güçlerinin ve kapasitelerinin kalmadığını söyledikçe söylüyorlar, bu Yeşil Türki Faşistlerin kalemşorları da yazdıkça yazıyorlar.
Öyle ki çamur at izi kalır misali diyeceğiz ama çamur at meselesinden çok ileri düzeyde iftiralarla vıcıklıkla bu yapılıyor. Böyle olunca aklımıza Şili’de emperyalistlerin özenle geliştirdikleri “yirmi yalan bir doğru eder” özel savaş yöntemleri geliyor. Tabii buralarda yani Yeşil Türki Faşistlerde bu “bin yalan sadece bir doğru etse bile, yalana devam” a dönüşmüş farkını görerek.
“Bin yalan sadece bir doğru etse bile, yalana devam” korusuna Akepelerin yanında en çok Kürtlere musallat olmuş çeteler katılıyor. Televizyon televizyon gezdirilerek yalanlarına kılıf arıyorlar. PKK’nin ve önderliğinin ne kadar devlet güdümünde olduğunu, -devlet demişken TC devletini kastettiklerini unutmayın-utanmadan, ar perdeleri çatlamadan, kızarmadan, morarmadan söylüyorlar. Söylemeye söylüyorlar “devletin güdümünde” olan PKK ve önderliğine müstahak görülen bombalar hem de kimyasal bombalar ve de insan aklının almayacağı tecrit iken, “devletin güdümünde olmayan” bu çeteler ise televizyon televizyon, gazete gazete, radyo radyo, yayın evi yayın evi dolaştırılarak konuşturtuluyor, yazdırtılıyor, söylettiriliyor ve de kitapları bastırtılıyor.
“devletin güdümünde” olanlar devletçe katlediliyorlar ve yok edilmek için her şey yapılıyor, diğerleri ise “devletin güdümünde olmayanlar” devletçe el üstünde tutuluyorlar. Devlet koruması sağlanıyor. Maddi imkanlarla önleri açılıyor.
Evet, böyle bir ortamda birileri “bin yalanın sadece bir doğru etse bile yalana devam” stratejisine çok içten bir şekilde inandığını görüyoruz. Doğrusu bu naifliğe, hatta ahmaklığa bir sürü yandaş canhıraş aydını, basıncıyı da ikna ettiklerini gördüğümüzde gülmeden edemiyoruz.
Bir bahar geliyor hem de çok sıcak geçecek bir bahar. Baharlar bizim için artık 21 Martla başlamıyor. Baharlar bizim için şubat’ın ilk günlerinde başlayarak Nisan’a, oradan 1 Mayıslara, 1 Haziran’dan 30 Haziranlara ve de 14 Temmuzlara, 15 ağustoslara ve de… kadar uzanır.
“Benim her bahara gerçekten vereceğim anlam, önce kendi baharımdır. Kendi içimde baharı yakalayamazsam, bu dıştaki baharlar benim için fazla anlaşılmaz. Yine, bir halk de için bahar olmazsa, baharın gerçekten diriltici etkisini de duyamaz. Bunu gördük bu arada. Görüyorsunuz, şimdi bahar çok güzel. Hem kişi baharıdır, hem halkın baharıdır; hem siyasi bahardır ve hep yeni yaşam gözenekleri olarak ortaya çıkar. Biz bu baharda gözlerimizi çok özgürce, bağımsızca açıyoruz. Yaşamı yine bütün yönleriyle bağımsızca, özgürce yakalayıp yaşamaya çalışıyoruz. Ama tabii bu bir başlangıçtır. Yani bağımsız, özgür yaşamak; tam bir bağımsızlık ve özgürlük savaşı vermekle mümkündür. Ne kadar düşürülmüşsek, ne kadar baharlarımız kavrulmuşsa, o kadar yüceltme ve kasıp kavrulan baharlarımızı kendimizde, savaşla yeşertmeye ihtiyacımız vardır” diyor Kürt halk Önderliği.
Evet, bu baharı, kasıp kavrulan baharlarımızı kendimizde, inanılmaz ölçüde dirilmiş bir halkın savaşımıyla yeşerterek, Ortadoğu’da ihanetin, işbirlikçiliğe karşı tarihte bir daha kök salmaması üzerine vereceğimizi herkes bilsin. Özelde Yeşil Türki Faşistler ve yine bu Yeşil Türki Faşistlere yamanan, yağdancılık yapan Mangurtlar, ihanetçi ve işbirlikçiler bunu iyi bilsinler. Bu yıl baharımız büyük mücadele baharı olacaktır.
Hayri Engin