HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Türkiye devleti yetkilileri özelde de Yeşil Türki Faşizmin temsilcileri tarihe yeni bir yöntem kazandırdılar. O yeni yöntemin özü insan duygularını yanıltmadır. Birileri diyecek ki bu yöntemi daha önce de kullananlar olmuş ve halende kullananlar vardır. Ve birileri diyecek ki bu sizin bahsettiğiniz yöntemin ismi özel savaş ya da özel psikolojik savaştır. Ve birileri de diyecek ki çok büyük bir tespit yapmış olmuyorsunuz bildiğimiz bir şeyi bize yeni bir şeymiş gibi sunuyorsunuz.

Söylenenler doğru olabilir. Bu yöntemi daha önce başkaları kullanmış olabilir. Hatta dünyanın farklı alanlarında bu yöntemi kullananlarda muhtemelen vardır. Ve bu insan duygularını manipüle eden yönetme biçimine özel savaş ya da özel psikolojik savaş denildiği de doğrudur. Bu söylenenler ışığında yola çıkarsak elbette yeni bir şey söylenmiş olmuyor. Lakin bizim söylediğimiz daha farklı bir şeydir.

Söylediğimiz nedir?

Yeşil Türkî Faşizm kendisini insan duyguları üzerinde şekillendiriyor. Daha doğrusu insan duygularını en derinlikli olarak nasıl yönlendiririm, manipüle ederim, yanıltırım, kendi tarafıma çekerim, kandırırım, etkilerim ve tabii ki gözlerini boyarım hedefini gözetliyor.

Biz Şili’de yirmi yalanın nasıl bir doğru ettiğini iyi biliyoruz. Ancak Yeşil Türkî Faşizm sadece “bin yalan bir doğru etse de” bu bin yalanı söylemiyle sınırlı değildir. Böyle olsa birilerinin söylediği tespitler ya da eleştiriler yerinde olurdu. Ne var ki Yeşil Türkî Faşizm ya da Faşistler (YTF) sadece bu yöntemi kullanmıyorlar. Yani sadece kuru bir psikolojik savaş yürütmüyorlar. Tersine psikolojik savaşı da yanlarına alarak insan denilen varlığın ne kadar kutsal değerleri varsa bunlara el atarak, bunları sahiplenerek, bunları kullanarak bu güzel varlığı dolandırıyor.

İnsan varlığının iç dünyasında aradığı ve onsuz yaşamak istemediği en önemli arayışı özgürlüktür, adalettir, eşitliktir, şefkattir, ortakçılıktır, toplumculuktur derken dini inançlarıdır, emektir ve daha nice böyle güzel erdemlerdir. İşte YTF’ler bu değerlere el atarak, ters yüz ederek insan dünyasına girmeye çalışıyorlar. Bu değerlerle tüm bir insanlığı kandırmayı ve refleksiz kılmayı hedefliyorlar.

Söylemek istediklerimizin daha iyi anlaşılması açısından: YTF’ler örneğin hepsi ticaretçidir. Muhafazakârdır. Milliyetçidir. Devletçidir. Otoriterdir. Askercidir. Güççüdür. Ama bu YTF’lere dikkat edersek söylemlerinde işçidir, emekçidir. Demokrattır. Sosyal demokrattır. Sosyal adaletçidir. Halkların kardeşliğini dilinden düşürmezler. Toplumcudurlar. Çoğulcudurlar. Savaşa ve şiddete karşıdırlar. Tanrının verdiği canı bir tanrı alabilir derler. Ve alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste demeyi de ihmal etmezler. Böyle onlarca olayı sıralamak mümkündür. Ahmet kaya’yı ülkeden atarlar ama onun için gözyaşı dökerler. Kürdistan’ın her yerini zindana çevirirler ama Amed zindanı için gözyaşı dökerler. Faili Meçhullerin açığa çıkmaması için onlarca takla atarlar ancak Berfo ananın öyküsünde yine gencecik fidanların asılmasını dile getirerek gözyaşı dökerler. Dersim katliamı derler ama bugün Kürtler Dersim gibi yaşamak istedikleri için ölümden ölümler yaşatmaktadırlar.

Lafı uzatmadan YTF’ler demokratların, solcuların, sosyalistlerin, feministlerin, özgürlükçülerin, gençlerin, sanatçıların, devrimcilerin, inançlıların tüm değerlerini azlarına dolayarak öyle olmadıkları halde kendilerine mal ederek insanın ruh dünyası manipüle etmeyi bir yöntem olarak benimsemişlerdir. Yani söylemde ret ederek değil, tersine söylemde sahiplenerek kendine eklemleyerek yapan bir yöntemi seçmişlerdir. Bu yöntem dünyada tektir.

İnsan sonuçta duygulu duygu yüklü bir varlık olduğu için içinde kabul etmediklerini hal hareketlerine, mimiklerine, gestiklerine, ses tonuna, göz kaşına derken mutlaka bir şekilde yansıtır. Ancak bu YTF’ler kendilerinin inanmadıklarını, kendilerine uyumlu olmayanları bile sanki inanıyormuş gibi sanki kendilerine uyumluymuş gibi kendilerini gösterebiliyor ve renk atmıyorlar. Ses tonlarını değiştirmiyorlar. Gözlerini kaçırmıyorlar. Tersine bu kadar büyük yalanlara rağmen insanın gözlerinin içine baka baka söylüyorlar, gözyaşı döküyorlar.

İşte bu yeni geliştirilmiş bir yöntemdir. Hiçbir insanın kolay kolay etkisinde kurtulamayacağı bir yöntemdir. Hele siz bu duruma insanın ruh dünyasındaki temizliği, saflığı ve tabii birde güzel insan arayışını da eklerseniz insanın bu kadar renk atmayan yalana inanmaması mümkün değildir. Tarihin o en meşhur bukalemun, ikiyüzlü hatta yüzsüz olan Fouche’si bile bunların eline su dökemez.

Hayri Engin