HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

tel orgulerBirinin doğru söyleyip söylemediğini, en iyi, söyledikleriyle yaptıkları arasındaki çelişkiye ya da uyuma bakmak gerekir.

Söz ile eylem bir ise o zaman söylenenler kuru sıkı söylenmemiştir. Yok, eğer söylenenler ile yapılanlar arasında farklar hatta uçurumlar ve tezatlıklar varsa orada vuku bulan tamamen bir aldatma ve iki yüzlülüktür.

Bugün Rojava’da Kürtler 19 Temmuz’dan bu yana çok ciddi ve köklü bir kalkışı yani devrimi yaşıyorlar. Bu devrim Kürtler için beraberinde birçok kazanımı getirmiştir. Kürtler bu parçada ilk kez kendilerini idare edecek bir pozisyona kendilerini getirdiler.

Elbette bu kadar kazanımın bedeli ağır olmuştur. Kimilerinin ikide bir temcit pilavı gibi, “Esat ile anlaştılar” yalanına karşı onlarca değerli insan bu mücadelede ve bu değerlerin ortaya çıkmasında canını verdi, halende vermeye devam ediyorlar.

Kürtler Rojava’da kendi yönetimlerini ellerine alırlarken birçok Kürt çevresi, “yardım edelim, birliği güçlendirelim, arka çıkalım” gibi birçok söz sarf ettiler. Hatta kimisi sözde Kürtlerin ve Kürt hareketlerin arasını düzeltmek için Hewler’lerde toplantılar üzerine toplantılar yaptılar. “Birlik olmalısınız, başkalarının kuyruğuna takılmamalısınız, her şeye rağmen beraber çalışmalısınız” diyerekte bolca nasihatler da verdiler.

Bunlar söylenmeye söylendi ancak peki pratik nedir diye sormamız umarız yanlış sorulmuş bir soru olmaz.

Birlik ya da beraberlik kimin için kime karşı? Herhalde birliği kendi içinde, karşıtlığı ise Kürtleri parçalamaya kalkanlara karşı olarak söylenmişti.

Ne var ki bakıyoruz ki birileri ısrarla Kürtleri parçalamak için her türden oyunun içinde yer almayı kendilerine marifet biliyor. Bu marifet bilmeyi biz nereden biliyoruz diye sorulabilir.

Evet, söyleyelim, bugün Rojava’da Kürtler, Kürtlerin özgürlük hareketleri, Kürtlerin değerlerini korumak isteyen ne kadar güç varsa hepsi ayakta kalmak için müthiş direniyorlar. Esat’a karşı direndiler, çetelere karşı direndiler, TC devletinin çok çeşitli kirli oyunlarına karşı direndiler ve bugünlere geldiler.

Ancak öyle görülüyor ki bu direnci kırmak isteyenler rojava Kürtlerinin en nazik yerinden vurmak istiyorlar. Rojava Kürtlerinin en nazik yeri ekonomileridir. 2 yıldır kıran kırana bir savaş yaşanıyor. Yine Türkiye devleti Kürtlerin bulunduğu yerleşim yerlerine ambargo uyguluyor. Kaldı ki daha önceki yıllarda Suriye devleti Kürdistan’a tek bir yatırım yapmamıştı. Sonuç itibariyle bu durum Kürtler için ciddi sıkıntılar demektir.

Evet, şimdi ise hep birlikten beraberlikten dem vuranlar rojava sınırlarını kapatmışlardır. Hem de kesinlikle TC devletinin istemleri üzerine. Sınırı kapatma yetmemiş bu kez tel örgüler yapılıyor. Yani Kürtler rojava Kürtlerinin etrafı tümden sarılmak isteniyor. Bir yandan Türkler, diğer yandan Güney’de KDP. Kürtleri kendilerince kıskaca alarak her türlü kirli politikayla yapamadıkları bu kez rojava Kürtleri aç bırakarak yapmak istemektedirler.

Evet, şimdi soralım sözünüz ile eylemleriniz arasındaki bu kadar yaman çelişkileri neyle izah edeceksiniz?

Her gün her ortamda Kürtlerin birliğine ve beraberliğine vurgu yapan sizlere bu halk artık ne diyecek?

Her ortamda Kürtlerin değerlerini temsil ettiğinizi söylediğiniz o büyük sözlere peki artık kim inanacak? Hem de rojava ile sınır tel örgüleriyle kapatılırken.

Özcesi sözleriniz ve eylemleriniz bir değildir. Bir olmadığı için de Kürtlerin vicdanlarından giderek siliniyorsunuz.

Kasım Engin