Bir Kürdistan şafağında daha bir ayın sonunu bir başka ayın eşiğine devrederken anlıyoruz ki ülkemizde bir tek haziran değil, bütün aylar şehit kokar Haziran,o ayların en nazenin olanından.Zira o, Zilan’dan iz alan, Zilan’ın sevgi yasasından doğan, bütün yaşamsal damarlarımıza fedailik çağrısı taşıyan ve Zilan karakteri çığlık olan…
Bir otuz haziranı daha karşılarken Zilan yoldaşın tanrıça görkeminde yarattığı tarihsel pencereden bakıyor, ateşin orta yerinde geçen 16 yıllık mirası kana kana içiyoruz. Kadın özünü tanımaktan aciz bütün yargıları yerle bir eden, bizi kadınca zamanlara taşıyandır Heval ZİLAN. 16 sene önce Munzur’un akışıyla gelen, Dersim’de Besé’nin öyküsünü destana taşıyan, Filistin’deki Sena Em Heydeli’den pay alan bir kahramandan bahsediyoruz. Sadece kendi ülkesine değil, bütün Ortadoğu’daki hakikat algısını dillendiren o güzel kadından, halkların çiçeği olan o insandan bahsediyoruz.
Bu anlamda heval Zilan, bütün zaman ve mekanları aşan, yaşadığı anla tarih olandır. Hiç eskimeyen, silinmeyen, istense de unutulamayan, bir ilk’e imza atan ve hep öyle kalandır. Herkesin derin uykularda olduğu zamanlarda, düşleri gerçeğe taşırmayı bilendir. Ülkesinin çocuklarına bir masal olmayı başarandır. Kadınlık dünyasındaki kâbuslardan uyandırıp özgürlük hayalleri peşinde koşturandır. Bu sebeple eskimeyen, bugünümüzün en diri, en canlı çağrısıdır. Bu tanrıça zılgıtı olan fedai, bütün tanrıların sahte tarihine baş kaldırandır. O sadece bir eylem kahramanı değil, komploya karşı kalkandır. Önderliğe gerçek yoldaş olandır. Duyargalarını yitirmiş bu çağın orta yerinde kadın ruhsallığıdır. Ülkemizin ve bütün insanlığın hakikat avcısı olan Önderliğimize hiçbir kötülüğün yaklaşmasına izin vermeyen ve hepimizin içindeki rüyayı temsil edendir. O, hepimiz için Önderliğe dokunabilendir. Damıtılmış güzellikten sadakatiyle önderliğin yüreğine damlayabilendir.
Bugün yüzümüzü döndüğümüz Kabe olan şehitlerimizi anarken, bütün mevsimleri onların gözünde görüyoruz. Her aya nakşettikleri simalarında geleceği görüyoruz. Şubat’ta baştan ayağa Viyan oluyoruz. Mart’ta Zekiye’den selam alıp Sema’larda yüceliyoruz. Mayısın ılıman yüzünde Haki ile başlayıp bir şehit ırmağına dönüşüyoruz. Zilan’la haziranlaşıyor, hasat vakitlerinin eylül ve ekiminde Ruken ve Çiçek oluyoruz ülkemize. Uçurumların uğultusunda Beritan, Sivas sınırlarında Bermal oluyoruz. Ve biliyoruz ki, bu coğrafyada özgürlüğün kanatlarına dokunabilmek için her saati, her günü, her ayı, her yılı destanlaştırmadan, Zilan rengiyle aynadan bakmadan gerçek yüzümüzü göremeyeceğiz. Bu anlamda belki de bugün anı anına bu ruhu yaşamak, halkımızı ve Önderliğimizi korumanın yegâne yoludur. Çünkü şehitlerimiz ve bir inanca dönüşen Zilan yoldaşımız sadece geçmişimiz değil, bugün ve geleceğimizdir. Kişiliğinde fırtınalar estiren Zilan arkadaşın fedai ruhu bugün her zamankinden daha fazla kulağımızda çağrı, yüreğimizde özgürlük inancı, dilimizde Haziran türküsü, gözümüzde halkımıza bahşedeceğimiz aydınlık geleceği ifade etmek durumundadır. Biz ancak böyle ulusumuzun alın akı olabiliriz.
Devrimci halk savaşı gerçekliğimizin tarihsel akışına baktığımızda görüyoruz ki, devrimin yıldızı gibi, halkın gözbebeği gibi ve savaşın en can alıcı noktasında erdemli savaş kahramanı yoldaşlar tanıdık. Bu yoldaşların kahramanlık sırrı, çizilen sınırların dışına çıkmayı başaran bir hissiyata sahip olmalarıydı. Heval Zilan da böylesi tarihsel bir sürecin onur abidesi kahramanlarımızdandır. Biz ne kahramanlarımıza ne de kahramanlarımızın eylemlerine geçmişte kalan destanlar gibi ve masal kahramanları gibi yaklaşamayız. Onlar, gönül gözüyle hissediş deryalarından geçtiler. Önderliğin zeki, akıllı, duygulu ve dürüst yoldaşları olmayı başarabildiler. Bu anlamda bizler onlardan uzak değiliz, olmamalıyız, olamayız. Başta heval Zilan ve bütün kahramanlarımız devrimin yaratımı halkımızın özünden damıtılmış, özgürlüğü ifade eden özümüze en yakın bir hakikattirler. Tarihe uzaklıklar penceresinden değil an’ın tarihle buluştuğu var oluş öykülerinde onlar yanı başımızda olmalı; uzağımızda değil yakınımızda olmalı. Tarihimizi unutturmayan günümüz olmalı.
İşte bu nedenle bugün en çok onların gözleri bizim aynamız, yürekleri pusulamız olmalı. Zira heval Zilan’ın kendini doğurduğu koşullar günümüze çok benzemektedir. Çünkü hala komplo bütün katmerliğiyle sürmekte, halkımız her gününü soykırım cenderesinde geçirmekte, Önderliğimiz amansız esaret koşullarında tutulmakta, kadınlar ve halklar beş bin yıllık erkek egemenlikli zihniyetin katliamlarından geçmektedir. Bu anlamda her zamankinden daha fazla bugün Zilan yoldaşın ruhu önümüzü aydınlatan ışık olmaktadır.
Devrimci halk savaşımızın geldiği aşama heval Zilan’ın aklıyla gerillacılık taktiklerine, stratejik esaslarına fedailiğin zafer yaratan ruhuyla yaklaşmamızı buyurmaktadır. Yeni başarılarımızın Zilanca izler taşıması kaçınılmazlarımızdandır. Belki de bugün değerlerimize karşı duyarlı olmanın zirvesinde seyretmemiz her zamankinden daha fazla güncel olmalıdır. Bu, heval Zilan’dan bize bir çağrı ve heval Zilan’ın en temel özelliklerindendir. Devrimci halk savaşının zaferi Zilanca yaşamın ilkelerinde gizlidir. Her eylemimizde onun bilinciyle ve özgürleşme arzusuyla nefes almayı bilmeliyiz ki, özgürlüğü en çok hak eden ulusumuza onurlu ömürler bahşetmesini bilelim.
Tarihin ve an’ın çağrısı bize gösteriyor ki,yüzünü Zilan gerçeğine dönen normal yaşayamaz. Sıradan sınırlarda seyredemez hakikatin yakıcı gerçekliğini. Zilan’ın ellerine dokunabilen insanın yüreği Ateşgah olur. Zagroslarda, Toroslarda zalimi yakan kıvılcım olur. Onun yoldaşlığından pay alan Önderliğin etrafındaki ateşten çemberin bir halkası olur. Bütün gerilla kokan zamanlarda nefes nefese halkına umut vadeden olur.
Görüyoruz ki hepimizin yüreğindeki kahramanlık öyküsü Zilan’da somutlaşıyor. Geçmişimizi onurlandıran, geleceğimize onurdan bir baş tacı sunan aynı kahraman oluyor. Bize çocukluğumuzun hayallerini hatırlatan, kadınlığımızı kutsallaştıran, insanlığı gururlandıran, devrimciliğimize yüce anlamlar katan, savaşçılığımızın bütün erdemlerinde özgürlüğü bize yakın kılan aynı kahraman. Öykümüzde yürek ve beynimize damlayan ZİLAN…
Sana bağlılığımızı ifade edecek tek anlam senin yüreğinle özgürlüğe vereceğimiz o selam.
Leyla SORXWİN