HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

ozgurluk yeminiKürtler özgür yaşam için zafer yemini ettiler. Kürt kadınları özgür yaşam ve zafer andı içtiler. Paris’te katledilen üç Kürt kadın devrimcinin anısı tam bir özgür yaşam ve zafer yeminine dönüştü. Kürtler için yeni bir duygu ve öfke devrimi oldu. Kürt kadın özgürlük devrimine çok büyük bir hamle yaptırdı. Katliamla Kürtleri, Kürt kadınlarını korkutacağını ve sindireceğini sananlar yanıldılar. Üç kadın devrimci Sara, Rojbin ve Ronahi’nin anıları tüm Kürtler ve Kürt kadınları için yeni bir bilinç, cesaret ve kararlılık kaynağı oldu.

Tam on gündür tüm Kürtler ve Kürt kadınları ayakta. Yemiyor, uyumuyor, yorulmuyorlar. Paris katliamının ne anlama geldiğini anlamaya ve bu üç büyük Kürt kadın devrimcinin anısına nasıl sahip çıkacaklarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Tam bir hafta Avrupa’da yaşayan Kürtler bunu yaptılar. Onbinler ve yüzbinler halinde Paris’e akın ettiler. Üç devrimciye, üç devrimci militan ve öndere, üç özgürlük çiçeğine sahip çıktılar. Tam da Sara, Rojbin ve Ronahi’ye yakışan bir uğurlama yaptılar.

Üç gündür de İstanbul, Amed, Dersim, Elbistan ve Mersin’de benzer durumlar yaşanıyor. Ülkedeki halk ve kadınlar yüzbinler halinde bu büyük özgürlük kahramanlarına sahip çıkıyor. Amed 1991 Vedat Aydın’ı uğurlamaya benzer bir durumu yaşadı. 2006 Newrozundaki ayağa kalkışı bir kez daha gerçekleştirdi. Üç kahraman son yolculuğa tam bir devrimci kararlılıkla uğurlandı.

Paris’te üç kadın devrimci Sara (Sakine Cansız), Rojbin (Fidan Doğan) ve Ronahi (Leyla Şaylemez)’nin katledilmesi olayı Kürdistan özgürlük devrimine her bakımdan ciddi bir hamle yaptırdı. Kürtler ülke içinde ve dışında ayrı bir halk olma ve ısrarla özgürlük isteme gerçeğini açıkça ortaya koydular. Herhalde artık hiç kimse “Bu Kürtler de kim?” diyemez! Kürt kadınları özgür ve örgütlü yaşamda kesin kararlı ve ısrarlı olduklarını herkese gösterdiler. Herhalde artık hiç kimse “Bu Kürtler ve Kürt kadınları ne istiyor?” diyemez.

Kürdün üç özgürlük çiçeği halkı birleştirdiği gibi, özlemle tartışması yapılan ama pratikleştirilemeyen Kürt birliğini de yarattı. Bütün Kürt örgütleri ve şahsiyetleri ilk kez bir konuda bir oldular ve ortak tutum koydular. Paris katliamını şiddetle kınayarak, üç Kürt kadın devrimciye ve yürüttükleri özgürlük mücadelesine sahip çıktılar.

Paris katliamı Kürtleri dünyaya biraz daha fazla tanıttı. Kimin dost, kimin düşman olduğunu açıkça gösterdi. Kürtler açısından çok az bulunan ve bu bakımdan çok değerli olan dostlukları ortaya koydu. Afrika’dan Amerika ve Avrupa’ya kadar her kıtadan mesaj gönderenler, ziyaret edenler, törene katılanlar oldu. Kimisi bu üç devrimciyi Roza Lüksemburg’a benzetti, kimisi Jan Dark’a!

Kürtler on gündür duygu ve düşüncelerini çok net bir biçimde ortaya koydular. Üç büyük özgürlük şehidinin huzurunda çok açık mesajlar verdiler. Her şeyden önce, Fransız yönetiminden olayın aydınlatılmasını isteyerek hiçbir zaman peşini bırakmayacaklarını ve sonuna kadar gideceklerini gösterdiler. Yani Kürtler bu olayı çok ama çok önemsiyorlar. Olayın çözümünün Kürt sorununun çözümünü ve özgürlüğünü getireceğine inanıyorlar.

Amed’te BDP ve DTK Eşbaşkanlarının söyledikleri ise son derece netti. Ve tüm söylenenler meydanları dolduran yüzbinler tarafından açıkça onaylandı. Kürtler birlik içinde olduklarını, özgürlük istediklerini ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çözüm çabalarını desteklediklerini net bir biçimde ifade ettiler. Özgürlük getirecek onurlu bir barıştan yana olduklarını, ama her türlü mücadele yürütmeye de hazır bulunduklarını ortaya koydular. “Ağlama ve üzülme ki acın azalmasın ve dolayısıyla öfken dinmesin” dediler.

Kürtlerin son derece net ve çözümleyici mesajları muhatapları tarafından ne kadar algılandı, elbette şimdi bilemeyiz. Bunu önümüzdeki günler gösterecek. Fakat anlaşılmasından daha önemli olan söylenmiş olmasıdır. Kürtler tam bir olgunluk, birlik ve örgütlülük içinde söyleyip sorumluluklarının gereğini yerine getirdiler. Söylenenleri elbette ancak ciddi ve cesur olanlar anlayabilir.

Daha da önemlisi, on gün boyunca Kürtlerin yediden yetmişe “Özgürlük için zafer andı” içmiş olmasıdır. Bu yemini büyük özgürlük şehitleri Sara, Rojbin ve Ronahi’nin huzurunda ettiler. Onların şahsında tüm şehitlere zafer sözü verdiler. Kuşkusuz bu durum Kürtlerin özgürlük mücadelesinde daha kararlı ve ısrarlı olacağı anlamına gelmektedir. Mücadele içinde yeni yüzlerce ve binlerce Sara, Rojbin ve Ronahi olacak! Yeni Sakine, Fidan ve Leyla’lar görevi devralacak! Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesi çok daha büyük bir güçle gelişecek!

Kürtleri böyle derin bir bilinç, birlik ve kararlılık içine üç kadın devrimci çekti. Bu, kadın özgürlük devriminin Kürdistan’da ne kadar derinleştiğini gösteriyor. Kadın devrimciliğinin mücadeledeki öncü konumunu ortaya koyuyor. Kürt kadınının ne denli güçlü ve etkili hale gelmiş olduğunu ifade ediyor. Kürt özgürlük devriminin yenilmezlik sırrını anlamak isteyenler buraya bakabilirler.

Kuşkusuz Paris katliamı tüm Kürtleri etkilediği gibi, en çok da Kürt kadınını ve kadınları etkiledi. Kadınlar derin bir bilinç ve duyarlılıkla cellâdın amacını daha baştan boşa çıkardılar. Üç devrimci militanın şehadetini kendileri için bilinç, örgütlenme, cesaret ve kararlılık durumuna dönüştürdüler. Çünkü gördüler ki, bilcümle faşistler, gericiler, sömürgeciler kadından korkuyorlar, en çok da Kürt kadınından korkuyorlar. Bu kadar çok korktukları için böyle alçakça ve vahşice cinayet işliyorlar.

Tüm bunlar gösteriyor ki, önümüzdeki süreçte kadın özgürlük devrimi çığ gibi gelişecek ve her alana yayılacak! Kürt kadınları özgürlük mücadelelerini Kürdistan devriminin öncü gücü yapmaya devam edecek! Dahası Türkiye ve Ortadoğu’da demokratik halk devrimlerini özgür kadın hareketleri yürütecek! Elbette Sara, Rojbin ve Ronahi de tüm bu mücadelelerin sembolü olacak! Her alanda gelişecek olan özgür kadın hareketlerinin bayrağını oluşturacak! Tüm bu mücadeleler içinde ölümsüz varlıklar olarak canlı bir biçimde yaşayacak!

Sara, Rojbin ve Ronahi kişilikleri için de yakışan budur. Şimdi onları herkes tanıyor, dost-düşman tüm dünya tanımış bulunuyor. Resimleri kadınlar ve gençlerin elinde taşınan bayrak oluyor. Kuşkusuz Onlar bunu çoktan hak ettiler. Yaşamları boyunca halklarının ve yoldaşlarının büyük coşku, heyecan ve cesaret kaynağı oldukları gibi, şehadetleriyle de mücadelenin yolunu aydınlattılar. Devrimci militanlığın nasıl olması gerektiğini herkese gösterdiler.

Paris’te alçakça katledilen Sara, Rojbin ve Ronahi bir çağrı oldular. Onlar özgürlük çağrısıdır, direniş çağrısıdır, örgütlenme ve partileşme çağrısıdır, Önderliğe ve çizgiye sahip çıkma çağrısıdır! Başta Kürt kadınları ve gençleri olmak üzere yediden yetmişe Kürt halkı bu çağrıya cevap vermiştir ve bundan sonra da daha çok Saralaşarak, Rojbinleşerek ve Ronahileşerek gereken cevabı mutlaka verecektir!..

Selahattin ERDEM

Yeni Özgürpolitika