Basına ve Kamuoyuna!
15 Mart günü akşam 18:30-19:30 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Şivamezê ve Gire Dupişk alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1.14 Mart günü sabah saatlerinde Hakkari’nin (Colemerg) Yüksekova (Gever) ilçesinin Dağlıca (Oramar) alanına bağlı, sınıra sıfır noktada bulunan Şehit Gafur ve Şehit Karker Tepelerine yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 12 Mart günü gece 22: 00-23:00 saatleri arasında Medya savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Girê Helis ve Dola Konferansê alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 10 Mart günü akşam 19:00-20:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Xeregol Tepesi’ne yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 9 Mart günü akşam 19:30 – sabah 06:00 saatleri arasında TC ordusu tarafından Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Şeşdara ve Dola Konferansê alanlarına yönelik olarak obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Emperyalistler bir telden özgürlük mücadelesine saldırıyorlar. Avrupa’nın geneline yayılan saldırı ve tutuklama furyasının bir yerden yönlendirildiği giderek daha netleşiyor. Sam amca söylüyor Sam amcanın torunları uyguluyorlar. Kendilerince de Kürtleri hizaya getireceklerini zannediyorlar.
Biz emperyalistlerin bize dönük saldırılarına hep anlam verdik. Çünkü biz emperyal sisteme karşı alternatif olduğunu iddia eden felsefik-ideolojik bir yaşam duruşun sahibi olan özgürlükçüleriz. Biz başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan sıra dışı olanlarız.
Bunu emperyalistlerin tümü bilir ama bir türlü bunu bilmeyenler, bilmek istemeyenler de maalesef vardır. Böyleleri daha çok sol cepheden yer aldıklarını söyleyenlerdir. Bize düşmanlık yapanlar bizi iyi tanıyorlar ya da iyi tanımışlardır. Biz kapitalist modernist yaşamla uyuşmayanlarız. Felsefik olarak da asla uyuşamayız. Pratik politika da insanlığın sorunlarını çözmek için oldukça esnek olabiliriz ancak yaşam ütopyamız, iddia ve ideallerimizden asla taviz vermeyiz. Bunu da emperyalistler iyi bilir.
Bilebilirler ancak bize ve bizim özgürlük çizgisine yakın duran ve özgürlük çizgisine girmek isteyen insanlara saldırmaktan da asla geri durmadılar, durmuyorlar ve öyle görülüyor ki durmayacaklardır.
Dediğimiz gibi Avrupa’da başlatılan bir saldırı dalgası oldu. Gerekçesi; PKK’nin gençleri zoraki ailelerinden almasıymış. Zoraki Kürt gençlerini kandırmakmış. Ve beyinlerini yıkamakmış…
Öncelikle şunu söyleyelim: Sizin o parlak yaşamınız sizin olsun. Biz kendi ülkemize sevdalıyız.
Öncelikle insanlık ailesinden her gün biraz daha uzaklaşan, bireycileşerek toplum dışına itilen yaşamınız sizin olsun. Biz kendi neolitik komünal ortakçı yaşamımıza sevdalıyız.
Öncelikle insanı cüceleştiren, nefesiz bıraktıran, robot haline getirerek karıncılaştıran, kimliksiz kılan, özünü boşaltan yaşamınız sizin olsun. Biz kendi ülkemizin özgür dağlarında insana saygıyı, sevgiyi, inancı, özgüveni ve kendini bilmeyi öğreten değerlere sevdalıyız.
Öncelikle insani manipülasyonlar, kandırmalar, göz boyamalarla etkileyerek kendi denetim sahasına alan yaşamınız sizin olsun. Biz özgürlük dağlarında aleniyete, güzele, doğruya, iyiye, şeffaf olan yaşama sevdalıyız.
Ve ekleyelim; sizin çalışma merkezlerinizde, o kadar maddi ve manevi imkânlarınız varken, insanlara o kadar vaatlerde bulunurken biz insanlara sadece ve sadece güzel bir dünyayı kurmanın mümkün olduğunu söyleyerek Kürt gençlerini ve tabii ki özgürlük arayışı olan tüm gençleri dağlara davet ediyoruz.
Sizler sahte parlak gelecekler vaat ederken, biz sadece ve sadece dağlara çıkarken onları bekleyen zor günlerin olacağını söyleyerek dağlara davet ediyoruz.
Sizler bin yıllık tecrübenizi kullanarak, Franco’nun üç F’siyle gençleri etkileyerek kendi kan emici sisteminiz içerisinde tutmaya çalışırken, biz sadece sihirli olan birkaç sözle dünyanın tüm gençlerini, kadınlarını Kürdistan dağlarına davet ediyoruz;
Özgürlük, özgürlük, özgürlük.
Adalet, adalet, adalet.
Eşitlik, eşitlik, eşitlik.
Paylaşımcılık, ortaklık, dayanışmacılık.
Ve tabii ki herkese kendi kişiliği ve iradesine saygı gösterildiği bir mekân, özgürlük mekânını da vaat ediyoruz. Ve diyoruz ki o kirlenmiş yaşamı terk edin. Özgürlük dağlarında kendinizi bulmaya gelin. Kendinizle barışık olmaya gelin. Kendiniz olmaya gelin. Kendi ayaklarınız üzerinde kendinizi gerçekleştirmeye gelin.
Evet, sizin yaşamınız sizin olsun biz özgürlük dağlarına sevdalıyız. Ve özgürlük dağlarına davet ederken hiçbir genci zoraki ailesinden, evinden, o kirli sisteminizden alamazsınız. O gençlerin büyük inancı olmazsa, büyük bağlılıkları olmazsa bir dakika dahi o kırk dereden su getirerek insanları kandıran sisteminizden koparamazsınız. Ne de olsa siz tarihin o meşhur Marduklarının torunlarısınız. Siz o meşhur başında çocuk doğuran Zeus’un torunlarısınız.
Evet, sizin yaşamınız sizin olsun ancak bizim özgürlükçü yaşamımız da bizim. Ve özgürlükçü yaşama gönül vermiş, yüreğinin bir köşesinde bu kıpırtıları yaşayan tüm gençleri bu saldırılara inat özgürlük dağlarına akın etmeye davet ediyoruz.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 9 Mart günü gece 00:30-02:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Xaftanin’in Xantur alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Benim kadınla ilişkilenmem farklıdır. Kendini özgürleşmeye, özgürlük mücadelesine adamış insanlar için ne olursa olsun iki kişi arasındaki tutku, kimseyi hiç bir yere götürmez ancak hiyerarşiye, patriarkal tutuma, baskıya, tecavüz kültürüne götürür. Kadınla erkek arasında ancak felsefik temelde bir buluşma olabileceğine inanıyorum. Geçende Taraf’ın yirmi soruluk anketine felsefeci Zizek bir cevap veriyor. Sizin için güzellik nedir diye soruyorlar, “benden güzel ve akıllı bir kadınla felsefe tartışmak” diyor. İlginçtir ama ben de aynen böyle düşünmüştüm. Benim kadınla buluşmam da tabi yeterince anlaşılmıyorsa da ama bu temeldedir. Kadınla felsefi buluşma dışında bütün buluşmalar, doğru bir buluşma değildir. Kadınla felsefi buluşma dışındaki bütün ilişkilerin, evliliklerin geleceği yer patriarkal, hiyerarşik ilişkidir ve bu tür ilişkiler eninde sonunda ilişkiyi tüketir, bitirmeye götürür. Felsefik buluşma dışında hiç bir buluşma bunu kurtarmaz.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
7 Mart günü gece 02:00-03:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Şeşdara alanına yönelik
- Ayrıntılar
8 Mart’lı günlere doğru gidiyoruz. Ağırlıklı olarak bir kadın devrimi olan Kürdistan devrimi coşkulu günleri yaşıyor. Her 8 Mart özgürlük hareketi için bir başkadır. Kadınla simgeleşen bu günde kendi kadının yükselişini görmek, yaşamak, doyasıya tatmak müthiş bir heyecan yaratıyor. Ve bu heyecanı en çok yaşayanların başında özgürlük savaşçıları yani gerillalar geldiğini de abartmadan söylememiz gerekiyor.
Sanatçıların ince ruhlu insanlar olduğunu söylemiştik. Bu onların karakterine bir nevi ekilmiş belki de tabiatüstü olan bir bağışlamadır. Kadınların da ince ruhlu olduğu söylenir. Biz gerillalar olarak buna en çok inanan insanlar olduğumuzu da ekliyoruz.
Sanatçıları Kürdistan’a davet ediyoruz. Özelde de kadın sanatçıları davet ettiğimizi de ekleyelim. Son zamanlarda AKP’nin Türkiye’nin tanınmış sanatçılarını ‘açılım’ a destek sunmaları için bir araya getirmeye çalıştığını gördük. Kendi cephemizde bizim de söylediklerimiz oldu. Ancak birkaç hususu yaklaşan 8 Mart’tan dolayısı ile yine söylememiz yerinde olacaktır.
Kimi sanatçı arkadaş ‘Kürt halkını ve PKK’yi ayrı tutmak’ gerektiğini talihsizce dile getirmişlerdir. Kimisi de daha ileri giderek küçümseyen davranışlarda bulunmuşlardır. Alışılagelen resmi ideolojinin davranış kalıplarını sergileyenler de oldu. Hâlbuki biz biliriz ki sanatçı olmak resmi kalıplara gelmeyenlerin ortak karakteridir. Öyle olması gerektiğini her sanatçı kendisi de ifade eder.
Tuhaflık oradadır ki söz konusu Kürdistan, özgürlük hareketi oldu mu sanatçı karakteri yerine resmi ideolojinin kendi insanlarına ektiği o ırkçı, faşizan, bön, militarist karakter öne çıkıveriyor. Ha denilecek ki son yıllarda birçok sanatçı militarizme karşı görüş sunarak tavır almıştır. Evet, bu da doğrudur, ancak unutmayalım bu durumun oluşması için özgürlük hareketi ne kadar büyük bir mücadele vermiştir. Ne kadar büyük özverilerde bulunarak en zor olan kavgayı yürütmüştür.
Hâlbuki biz biliriz ki dünyanın başka yerlerinde olup bitenlere en duyarlı yaklaşanlar öncelikli olarak sanatçılardır. Bir bakın Fransa’nın Cezayir işgaline karşı Fransa’nın önde gelen Sartreleri nasıl sokaklara dökülerek sömürge politikalarına karşı duruş sergilediler. Hem de en ön cephelerde yer alarak.
Maalesef Türkiye sanatçılarında biz bunu göremedik. Bugünlerde gösterdikleri duyarlılığı küçümseme anlamında değil ancak geçmiş yıllarda binlerce faili meçhul olay yaşanırken, binlerce köy yakılırken, işkenceler günü birlik yaşam kalıbı haline biz Kürtler için getirilirken, sokaklarda çocuklarımızın kolları kırılırken, analarımıza onlarca polis saldırarak linç ederken maalesef çok az sayıda sanatçı dayanışma örneği göstermiştir. Büyük bir kesim sanatçı bu işin havasında bile olmamıştır.
Evet, bugün duyarlı yaklaşımlarını gerilla olarak küçümsemiyoruz. Önemli bir gelişme olarak ele alıyoruz. Ve biz eskiden beri sanatçıların yaşanan bu savaşıma müdahil olmalarını istedik. Dayanışma göstererek bir an önce bu acının, şiddetin sona ermesi için inisiyatif almalarını istedik. Ama maalesef bunu geçmişte çok az gördük. Şimdi gelişen kısmi bir duyarlılığı ise kimi sanatçının ‘PKK ayrıdır Kürt halkı ayrıdır‘ demesini de tuhaf karşıladığımızı da zaten söylemiş bulunuyoruz.
‘PKK’nin ayrı Kürt halkının ayrı’ olduğunun tespitini öncelikli olarak tüm sanatçıları 8 Mart’ı yaşadığımız bu günlerde Kürdistan’a çağırarak cevap veriyoruz. 8 Mart’ı yaşadığımız bugünlerde gelip Kürdistan’da Kürt kadınını görsünler. Kürt kadınının siyasete olan ilgisini görsünler. Toplumsallaşmada kadının rolünü görsünler. Kadının kendi rengini nasıl gelişen toplumsallaşmaya vurduğunu görsünler.
O sesi soluğu kesilen, hiç görülen, evinin eşiğinde dışarıya çıkamayan, sadece erkeğinin kadını olan, sesi duyulmayan, başı kapalı, alınıp satılan, gülmesi yasaklanan özcesi kapatılmış olan kadını gelip Kürdistan’da bugün görsünler. Siyaset sahnesinde belediye başkanı olarak görsünler, sivil toplum örgütlerinde en önde konuşan olarak görsünler, meydanlarda pos bıyıklı erkeklere rağmen haykırdıklarını görsünler, dağların doruklarında zılgıtlarıyla gerilla olarak görsünler ve yetmişlik anaların meydanlarda haykırışlarını görsünler.
Evet, sanatçıları Kürdistan’a davet ediyoruz. Gerillalar olarak dağlara yanımıza komünal, hümanizm üzerine kurulu olan yaşamımızı görmeye gelsinler diyeceğiz ancak bu belki de bazı sanatçı arkadaşlar için fazla özveri isteyen bir istem olabilir. Belki gelecek yıllarda bu istemimiz de gerçekleşir. Şimdilik biz Türkiye sanatçılarını Kürdistan’a davet ediyoruz.
Denilir ki bir toplumun düzeyini öğrenmek istiyorsanız kadının gelişim düzeyine bakın. Ve derler ki bir kadın ne kadar özgürse, özgürleşirse o toplum da o kadar özgürdür ya da özgürleşmiştir.
Evet, biz sanatçıları Kürdistan’a davet ediyoruz. Şimdiden bir haftayı aşkındır 8 Mart etkinlikleri sürüyor. Ve bu tempo giderek daha da yükselecektir. Ve şunu da ekleyelim; nerede bir Kürt kadını varsa orada bir 8 Mart mitingi, etkinliği, coşkusu, heyecanı ve kutlaması vardır. Ve nerede bir gerilla birliği varsa orada da bir 8 Mart yükselişi olduğunu da hiçbir komplekse girmeden ekleyelim.
Evet, Türkiye sanatçılarını bugünlerde Kürdistan’a kadın yükselişinin zirvelerde seyrettiği mekânlara davet ediyoruz.
Hem de en büyük istek olarak.
- Ayrıntılar
