Basına ve Kamuoyuna!
23 Temmuz günü 21.00 ile 22.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanları’na bağlı Xakurke’nin Şehit Beritan ve Kevire Spî bölgelerine yönelik olarak İran ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı düzenlenmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 22 Temmuz günü 03.00 ile 05.00 saatleri arasında İran ordusu sınır hattında konuşlu bulunduğu tepelerin etrafını ağır ve makinalı silahlarla taradıktan sonra Medya Savunma Alanları’na bağlı Xakurke’nin Şehit Beritan alanı ve Şehit Aziz vadisine yönelik olarak obüs, havan ve katuşa saldırısı düzenlemiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 22 Temmuz günü 01.30 sularında Medya Savunma Alanları'na bağlı Zağros'un Sere Sate, Rındık ile Deşta Reşe alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı düzenlenmiştir. TC ordusunun topçu saldırısında alanda bulunan ve çevre köylerde yaşayan köylülere ait çok sayıda hayvan telef olmuştur.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 20 Temmuz günü 08.00-12.00 saatleri arasından Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Çiyareş, Ferhat Tepesi, Kovi Tepesi, Çareser Tepesi, Latê Kewa ile Sernê, Ditaza ile Aşağı ve yukarı Nêrve Köylerine yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Türk halkının gözü aydın. Ölen asker ailelerinin gözü aydın.
Vatani görevdekiler, anlamsız bir savaşa sizleri sürükleyen ve yeni yasayla sunduğu bu olanağa dua etmenizi isteyenler var, hemen şükredin. Minnettarlığınızı bas bas bağırma vaktidir. Mutlaka dillendirin.
Yeni bir teklif geliyor ya teklifin adı “askerin şehit olması durumunda da terfinin devam etmesi”. Hem gülünecek hem de acınacak bir vaziyet. Şu hale bir bakın.
Böyle anlamsız bir teklif olabilir mi?
Ölen insan hangi koşul altında olursa olsun RAHMET EYLEMİŞTİR. Tanrı katına ulaşmıştır. Toplumsal ölçü budur. Hele buna bir de şehitlik mertebesi anlamı yüklenmişse tartışma bitmiştir. Ama bu Türkiye, siyaset sahnesinde işler bildiğiniz gibi yürümemekte. Ölenlerin vaziyeti bildiğiniz gibi değil, denmektedir. Bunun siyasetini siz bilemezsiniz o yüzden biz böyle uygun buluyoruz ve bunu yasada çok ayrı bir yere taşıyoruz, denmektedir. Ne yasa ama…..
İlginç olan bu yasa için sokaktan geçenlere soruyorlar, ne düşünüyorsunuz? cevap hazır, hemen hayat bulmalı diye yanıt geliyor. O sokaktaki ne anlar en kızgın savaşın sıcaklığını…
O sokaktaki nerden bilebilir savaşa sürülen bu gençlerin nasıl bir koyun gibi ateşe atıldığını….
Kürt sorununun demokratik anayasal çözümünü bu terli teklifiyle yapmaya çalışan ve bunu çok olumlu bulan bir meclis karşımızda. Kürt sorununun çözümü değil de savaşta asker ölümlerinin daha kazançlı hale gelmesinin yasallaşmasını onaylamaya hazır bir meclis karşımızda. Bu ciddi zihniyet sorunu olan ve savaşı inkar ve imha ile sürdürülerek devamından kazanç elde edenlerin düşüncesiyle yeni açılım senaryosu oluyor.
İşte şimdi bu zihniyet sermayenin meclisteki ilk icraatını yasalaştırmaya çalışarak daha da meşru hale getirmek istiyor. Tatile giren meclisin ilk büyük icraatı bu olacak sanırım.
İcraat devam ederken 5 yıldızlı kumarhane açılışı da cabası. Ne ülke liderliği değil mi? İnsanların ölümü bu asker bile olsa kimin umurunda.
Şunu demeye getiriyorlar “Hey tc ordusunun ayyıldız bayrağı kurbanları sizler ölmeye devam edin öldükten sonra terfi olacaksınız. Ölüme nasıl giderseniz gidin önemli değil yeter ki ölün, biz sizleri şehitte sayacağız” üstünüze iyi kazançta elde edip yaşayacağız. Terfilerde Subay, Albay, Yarbay olacaksınız. Paralar fevkalade olacak.
Bu anlamsız teklife kimse dur diyemeyecek mi?
Şehid en yüksek mertebedir. Ama anlamsız ölümlere sürülen gençlere böyle bir yakıştırma yapabilecek ne duruş ne de kararlılık sahibisiniz sizler. Bunu anlamış olsaydınız bu savaşı durdurabilecek gücü tanır ve işin çözüm yolları için meclisi harekete geçirirdiniz.
Sizde yüksek mertebe maaşa endeksli maneviyat yarattığını düşündüğünüz yeni tekliftir ya, bakın bunu unutmamamız gerektiğini daha iyi herkese hatırlatmış oldunuz.
Hiçbir ana yüreğinin böyle bir durumu kabul etmeyeceğini bilmiyor musunuz. Bu akıl karı olmayan yasa teklife en başta yüreği yanan türk anaları dur demelidir.
Tüm bu acıları ve akan kanı durduracak yasa tekliflerine hazırlanacak bir meclisi ancak yüreği acıyla yanan insanlar sağlayabilir ve çözümün yolunu açalabilir.
Son günlerde 20 askeri çatışmalarda öldü. Temmuz sıcaklığında gönderdiniz operasyona gerilla ne yapacak yaw hoş geldiniz gelin biz buradayız siz bizi vurun mu diyecek. Gerilla kendini kat be kat savunacak ve koruyacaktır. Çünkü o özgürlüğe yürüyen bir halkın umududur o yüzden koruyacak ve savunacaktır.
Bahtiyar Umut
- Ayrıntılar
Kürdistan’da yasadışı yapılan eylemlere, işbirliklere ve de düşmana hizmet etmelere karşı tavırsız, sessiz kalmamız beklenmemelidir.
Gerillalar olarak çokça açıklamalarda bulunduk. Çokça uyardık. Çokça yazdık ve söyledik: “Düşmana hizmet etmeyin” dedik.
Ne var ki halen birçok yerde söylenenleri ciddiye almayan kesimler çıkıyor. Ciddiye almadıkları gibi gerillalarca alıkonulduklarında da feryadı figan kopartılıyor.
Açıkça belirtiyoruz: bu ülkede suç işleyenler, düşmana hizmet edenler, düşmana çalışanlar, düşmanla işbirliği içerisinde özgürlük hareketine saldıranlar soruşturulur, suçları varsa tutuklanır ve gerekli cezai müeyyide uygulanır. Kimsenin Kürdistan’ı ‘dingonun ahırı’ görmesine izin de verilmez.
En son Dersim’de gerillalarımız TC devletinin karakol yapımlarında çalışan iki işçiyi ve bunlar -Kürt’tür, yani insanlarımızdır-tutuklamışlardır. Bu alıkoymaya kimisi kaçırma diyor. Kimisi el koyma diyor. Kim ne derse desin, biz ülkemizde düşmana hizmet eden, düşmana çalışan ve çalışmalarıyla gençlerimizin, halkımızın ve de gerillamızın kanına girecek her türden eylemi yasaklamışız. Ve bunu da tüm kamuoyuna da deklere etmişiz. Ve düşmanla bu ülkede işbirliğin ve her türde işbirlikçiliğin suç olduğunu alenen söylemişiz. Ve pratik uygulamaya geçmeden de onlarca kez uyarmışız. Bunun için karakol, baraj, dağlara yol yapımı için kullanılan şantiye araçlarını çok kez açıkça belirttiğimiz gibi, yakmışızdır. Ve buralarda ne karakol, ne baraj, ne dağlarımıza gerilla avlamak için yol götürülemeyeceğini alenen belirtmiş ve inşaatların yapılamayacağını da açıkça söylemişiz.
Israrla düşmanla işbirliği içerisinde, düşmana erzak taşıyan, düşman karakol ve binalarını yapan, Kürdistan coğrafyasını bozmak ve gerilla alanlarını birbirinden koparmak için barajlar yapan, barajlarda çalışan, yine düşmanın askerlerini bizleri yanıltmaları için sivil araçlarıyla operasyon yerlerine, karakollarına taşıyan herkesi uyarmışız.
Ve artık uyarı zamanı geçmiştir. Artık sıra uygulamaya gelmiştir. Bunu düşmanla kim işbirliği yapıyorsa, buna göre düşmanla işbirliğini yapacaktır. Düşmanla işbirliğini bu kadar uyarılara rağmen yapanlar varsa, bu bilinçli bir tercih olmaktadır. O zaman sonuçlarına da katlanacaktır.
Her gün onlarca özgürlük savaşçısı bu ülkenin aydın geleceği için canlarını feda ederken, faşizan politikalarla binlerce Kürt siyasetçisi tutuklanıp hapislere atılırken, her gün Kürt gençliğine, analarına, kızlarına, yaşlılarına ve de imamlarına el uzatılmışken kimse artık daha ileri düzeyde suç durumlarına tahammül göstermemize beklememelidir.
Söylediğimiz bu tutuklamalar Kürdistan’da TC askerliğini yapan, Kürdistan’da TC devletinin faşizan polis teşkilatında yer alanlar için de geçerlidir.
Kendileri özel savaşın Kalemşörleri olan, bunun için oldukça özenle hazırlanmış kimi sözde istihbaratçı gazeteciler “dağa kaldırmanın zamanı” geçti diyerek kendilerince asker esir almaların suç teşkil ettiğini söylemeye çalışıyorlar.
Dağa kaldıran yoktur. Kürdistan’da halk karşıtlığı tememlinde çalışmaların önüne geçilerek el konuluyor. Dağa kaldırılmıyor tutuklanıyorlar. Gerillamıza karşı savaşmak için ülkemize gelmiş askerler ya da rütbeliler suç işledikleri için tutuklanıyorlar. Bırakalım böyle silahlı, üniformalı olmalar, Türkiye metropollerinde hatta Kürdistan’da bir yoldaşımızın bilgisi TC devletin eline ulaştığında yüzlerce asker ve polisle nasıl saldırı yapılarak tutuklandığını, işkencelerden geçirildiğini bilmeyen mi var? Sen yoldaşlarımızı haksız yere günlerce takip ederek zorla ek koyarken “dağa kaldırma olmuyor da” biz Kürdistan’da hem üniformalı hem üniformasız halkımıza ve gerillasına karşı savaşmak için gelen birini tutukladığımızda “dağa kaldırma mı oluyor?”
Devam edersek; yine aynı merkezden yönlendirilmiş ve haber üreten kimi özel savaş elemanı da bu çağda “rehin tutmanın geçerliliği yoktur” diyerek kendilerince akıl veriyorlar.
Askerler rehin tutulmamışlardır. Burası Kürdistan’dır ve yaşanan bir savaş vardır. Asker ise bu savaşın bir parçası olarak düşman kategorisindedir. Bunun için tutuklanmışlardır.
Bırakalım böyle asker olarak, Jitemci olarak, düşman tesislerinde iş yapanların tutuklanması, TC devleti bir yılı aşkındır 5000 Kürt siyasetçisini, seçilmişini, sivil toplumcusunu, üniversite okuyan gencini, yaşlı anasını, duyarlı ve halkına bağlı imamını herkesin gözünün içine bakarak boş gerekçelerle, hem de hiçbir suç işlemeden, herhangi bir silahlı faaliyet iöinde olmadığı halde, resmi bir üniforma giymeden tutuklayarak tüm Kürt halkına karşı rehin olarak tutmaktadırlar.
Dağa kaldırma budur. İttihattı Terakki ile ilişkisi kurulacaksa öncelikli olarak halkımıza karşı bu faşizan tutuklamaları bir plan dahilinde, bilinçlice, zindanlara kaldırarak, mangurtlaştırmak için yapılan rehin almalar görülecektir. Rehin tutmanın zamanı geçmiştir. Ancak TC devleti ve onun kirlenmiş, vicdanı kararmış, ruhu kararmış, ismi ak olsa da kara olan partinin ve de onun Kürdistan’da uzantıları olan yapıları görülecektir.
Evet, yeniden söyleyecek olursak Kürdistan’da düşmanlık yapanlar, düşmanlık yapmalarının hesabını yaparak düşmanlık yapacaklardır. Düşmanla çalışanlar düşmanın çalışanları olarak ele alınarak muamele göreceklerdir. Ve Kürdistan’da halkımıza, gerillasına zarar veren tüm öğeler bu zarar vermenin sonuçlarının ne olacağının hesabını yaparak, eğer verebiceklerse, zarar vermeye devam etsinler.
E. Nuda
- Ayrıntılar
Silvan’daki çatışmadan sonra herkes bir şeyler çizmeye, bir şeyler söylemeye başladı, saldıran saldırana. Türk kamuoyu açmış ağzını yummuş gözlerini, ağzına geleni söylüyor. Bu söylenenlerin sonucunun nereye varacağını ise hiç kimse hesaplamıyor. Laf olsun torba dolsun misalidir.
Başta şunu belirtmek gerekiyor: AKP hükümeti stratejisini değiştireceğini beyan ediyor. Bu sözler başbakan Recep Tayip Erdoğan’a ait. Kürtler bu durumu; AKP hükümeti daha önce illegal yürütmüş olduğu saldırıları, operasyonları, katliamları ve tutuklamalarını artık açık bir şekil de yürütecek, onun ötesinde de bu sözlerin hiç bir anlam ifade etmediği biçimde okuyor. Şimdiye kadar gizli yapılanlar, bundan sonra açıktan yapılacak, zaten AKP iktidara geldiğinden beri bunu bir biçimde yapıyordu. Gizli veya açıktan AKP saldırıları yapıyordu.
Kürtler için bunlar yeni değildir. Bilinen düşman politikalarıdır. AKP şiddetin dozajını yükseltecek, ‘’kadın çocuk ve yaşlı demeden gerekenler neyse yapılacaktır’’ politikası zaten biliniyor. Üslubuyla beyandır insan derler, AKP üslubuyla bellidir.
Türk kamuoyuna bakınca insanın acınası geliyor. O kadar masum o kadar zavallı hiç bir şeylerden haberleri olmadığı halde durduk yerde HPG gerillaları tarafından saldırılıp vurulduklarını düşünüyorlar. Böyle algılıyor ve Kürtlere yöneliyor. Kürtleri linç etmeye çalışıyor. neredeyse her buldukları kürdü öldürme teşebbüsünde bulunacaklar- ki, bunu yapmaya yeltenenler de var.
Bu vesileyle Türk aydınlarına bir kaç soru sormak gerekiyor.
1- HPG gerillaları hiç bir biçim de saldırmadı ve pusu kurmadılar. En başta Türk ordusu aylardan beri o dağlarda operasyon üzerine operasyon düzenliyor. Bu operasyonların amacı nedir?
2- Eğer ordu insanları öldürmek için o dağlar da değil ise, o zaman o askerler orada ne yapıyorlardı?
3- Ordunun amacı insan avı değil ise binlerce asker neden o dağlara yığdırıldı?
4- Eğer siz gerçekten insan haklarından, insanın yaşam hakkından yana iseniz? O zaman başta Hatay, Erzurum, Dersim ve Şırnak olmak üzere onlarca gerilla yaşamını yitirdi, neden hiç bir tepki göstermediniz?
Eğer bu ordu gerçekten operasyon amaçlı ve insan öldürmek için o dağlara çıkmamışsa ve amaçları sadece pikniğe gitmek ise o zaman ne derseniz haklısınız. Bu durumda gerçekten Türk askerine yapılan bir haksızlıktır diyebilecektik.
Ancak işin özü hiç de böyle değildir. Sen ordunu her türlü teknik ile donatacaksın, tüm imkanları hizmetine koyacaksın, savunma pozisyonunda olan gerillalara karşı imha maçlı operasyonlar düzenleyeceksin, üzerine gidip kimyasal silahlar kullanacaksın, gerilla cenazelerini tanınmayacak hale getireceksin. tüm bu insanlık dışı uygulamaları yapacaksın. Ve gerillanın da buna karşı sessiz ve hiç bir şey yapmamasını isteyeceksin. Canımız isterse gelip sizi öldürürüz, canımız isterse sizi yaşatırız diyeceksin.
bu nokta da adama sormazlar mı? Sen bizim dağlarımıza bizi öldürmek için geliyorsun. Bu dağlarda insan avına çıkmışsın. Peki hiç avlana bileneceğini düşündün mü? Düşünmediysen artık düşünmeniz lazım.
Aslında bazı aydın geçinen kişilerle, generallerin düşünsel yapıları hiç birbirinden farklı değildir. Neden belirtmeye gereği diyoruz? bu generalin söylediklerine 7 yaşındaki bir çocuk bile güler. Bu generaller ne diyor? Çatışma esnasın da çıkan yangının HPG gerillalarının attığı merminin çekirdeğinin ısısı bu yangına sebebiyet vermiş. Elbette yaz aylarıdır. Mermiden çıkan ilk alevde araziyi tutuşturmuş olabilir. Ancak Türk ordusunun 250 kg, 500 kg ve bir tonluk kazanlar yine yüzlerce roket fırlatması arazinin tutuşmasına neden olmuyor da, gerillanın atmış olduğu merminin çekirdeği mi bu yangına sebebiyet veriyor? Bu düpedüz bir hinlik ve ipe sapa gelmeyen bir görüştür.
Türk kamuoyu ölümlerin son bulmasını gerçekten samimi ve içten istiyorsa, öncelikle siyasal ve askeri operasyonlarını derhal sonlandırması gerekiyor. Aksi taktir de operasyonlar sürdüğü müddetçe hiç kimse kalkıp da Kürt özgürlük hareketini şu veya bu şekil de suçlamasın, bu ölenlerin tek bir sorumlusu vardır o’da; AKP hükümetidir.
Siyasal alanda süreci tıkayan hükümet, askeri operasyonlarla Kürtlere gözdağı vererek, sürecin önünü kendi rotasına koyarak kendi hegemonyası kurmak istiyor.
Operasyonlar sürdükçe gerilla güçleri de meşru savunmalarını yapacaklardır. Aksisini iddia edenler yanılıyorlar. Operasyonlar her zaman ölüm getirir.
Kürt sorununu çözmek istiyorsanız, askeri ve siyasi operasyonları durdurup gereken adımları bir an önce atmanız gerekmektedir. Aksi taktirde ölümleri hep teşvik edersiniz.
Erdem Can- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 18 Temmuz günü saat 16.00 sularında Van’ın Çatak ilçesi Narlı beldesinde operasyona çıkan TC ordusu askerleriyle gerillalarımız arasında bir çatışma yaşanmıştır. Yaşanan çatışmada 2 düşman askeri öldürülmüş, 2 asker de yaralanmıştır. Düşman ölü ve yaralıları skorsky helikopterler tarafından alandan uzaklaştırılmıştır. Çatışma ardından operasyon Xumarê, Xavışta ve Kato Xalîla alanlarına doğru genişletilmiştir. Operasyon halen devam etmektedir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
14 Temmuz günü Dersim ve Ovacık ilçesi arasında gerillarımız tarafından karakol inşaatlarını üstlenen Egemen İnşaat isimli şirket bünyesinde çalışan Mustafa Arıkan ve Murat Keskin isimli iki kişi gerillalarımız tarafından tutuklanmıştı. Bu işçilerin sorguları gerillalarımız tarafından tamamlanıp serbest bırakılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1.15 Temmuz günü Siirt merkezde devriye halinde bulunan polis aracına yönelik olarak gerillalarımız tarafından Kürt halkına uygulanan baskılar nedeniyle bir eylem düzenlemiştir. Gerçekleştirilen eylem sonucunda gerillalarımız tarafından 1 komiser öldürülmüş, 1 polis ise yaralanmıştır.
- Ayrıntılar